HAYATI
Divan şairi. Hayatı hakkında yeterli bilgi olmayan Dukakinzade Ahmet Bey’in anne tarafından II. Beyazıt’ın torunu ve Yavuz Sultan Selim’in yeğeni olduğu bilinmektedir. Babası Mehmet Paşa ise Yavuz’un sadrazamlarından Dukakinoğlu Ahmet Paşa’nın oğludur. Sancak beyliğine dek yükselmişken, Latifi ve Hasan Çelebi’ye göre rütbeyi, malı, mülkü bırakarak inzivaya çekildi.
Dukakinzade Ahmet Bey’in şiirleri Ahmed-i Sarban’ın şiirleri ile karıştırılmıştır. Abdülbaki Gölpınarlı yaşam öykülerinin birbirine benzediğini, tezkirelerde Dukakinzade adına kayıtlı şiirlerin Sarban’ın Divanı’nın bütün nüshalarında bulunduğunu söyleyerek her ikisinin de aynı kişi olduğunu ileri sürer (Melamilik, s: 340-349). Oysa iki şairin yaşam öyküleri arasında gözle görülür belirgin bir benzerlik yoktur. Kesin kayıtlar olmadıkça, Ahmet mahlasını kullanan iki şairin şiirlerinin karıştırılmasının doğal kabul etmek gerekir. Nitekim Dukakinzade’nin Divanı’nın nüshalarından birinde Divan-ı Ahmed Sarban Dokakinzade, birinde Divan-ı Ahmed Süryani kaydı olduğu gibi biri de kitaplık defterine Ahmet Paşa Divanı olarak geçmektedir.
Dukakinzade Ahmet Bey’in Divan’ı basılmadı. Şiirlerinde tasavvuf etkisi belirgindir. Dili, çağdaşlarına oranla yalın ve süssüzdür. Divanın nüshaları arasında nüsha farkları oldukça fazladır. Bu farklılıklar manzume çeşitleri ve sayılarında olduğu kadar manzumelerin metinlerinde de göze çarpar.
ESERLERİ
- Divan (basılmadı)
ESER ÖRNEKLERİ
Bu dil-i divaneye bir çare söylen dustlar
Rahmede şayet ana dil – dare söyleyen dustlar
Dil leb-i canandan artık zikrini terkeylesun
Halet-i nez’e bimare söylen dustlar
Göz ucuyla halime kılsun nazar lütfeylesun
Gamzesi celladıma yalvara söylen dustlar
Cam-ı la’li cur’asından mest olmuşam
Kan görünür gözüme ağyara söylen dustlar
Ahmed’e nola nasihat etseniz divanedir
Pendiniz güş eyleye avare söylen dustlar
DİVAN’DAN
GAZELLER
GAZEL I
Her kimün bağ-ı cihanda bir gül-i ra’nası var
Bülbül-i şuridedür başında gül sevdası var
Taht-gah-ı kişver-i aşka çıkup sultan olan
Her zaman yariyledür alemden istğinası var
Nev-arus-ı dehre aldanman ki pir-i zaldür
Kim şafakdan her seher başında al valası var
Tas-baz-ı çerh gör kim al idüp her şeb kapar
Çın seher zahir ider duşında kızmış tası var
Ahmed’ün mahbub u meydür her zaman eğlencesi
Zahidün gel gör başında ruz u şeb gavgası var
GAZEL II
Rah-ı aşk içinde gerçi çok belalar var imiş
Ol beladan derdüme bildüm devalar var imiş
Ben mariz-i aşkı öldürmek güzel kaanün ise
Hokka-i la’lünden in’am it şifalar var imiş
Mülk ü malını dü-kevnün habbeye almaz bu gün
Günc-i istiğnada gördüm bi-nevalar var imiş
Kanlu yaşum sırrumı faş itmeyince bilmedüm
Çeşm-i giryanumda haylı maceralar var imiş
Nay-veş inletmeyince dost izhar itmedi
Sine-i mecruhda rengin nevalar var imiş
Ehl-i aşka saki-i vahdet bekaa camı sunar
Bu fena meyhanesinde hoş sefalar var imiş
Ahmed’ün hicrinde hattun gördi ol dilber didi
Derde derman istemez hoş-mübtelar var imiş
GAZEL III
Çün tarik-i aşk-ı canandur sıratu’l- müstakim
Ol tarika varmayan gümrah-ı şeytanür’r-racim
Mushaf-ı Hakdur yüzün vü çeşm ü ebrun sureler
Kaamet ü zülf ü dehanun hem elif lam oldı mim
Selsebil ü kevser ü cam-ı musaffadur lebün
Suretindür dilbera uşşaka cennatü’n-na’im
Padişah-ı mülk-i hüsn ü alemün sultanısın
Devletün payende cana yancun olsun kadim
Kuy-ı canandan yağarsa başıma fig ile tir
Yüzümi döndürmeyem estagfirullahe’l-azim
Ay yüzün gördüm cemalün iydine kurban olam
Çekmeyem başumı bismillahirahmanirahim
Öldürsen Ahmed’i öldür beyüm lütfeyle kim
Aşık-ı divanedür ölmez dedüm bi-havf ü bim
KAYNAKÇA: Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 292 (6 nolu dipnot), 296 (13 nolu dipnot), 297, İsmail Hakkı [Uzunçarşılı], Kitâbeler, İstanbul 1345/1927, I, 123, Abdülbâki Gölpınarlı, Melâmîlik ve Melâmîler, İstanbul 1931 s. 55-56, ilâve s. 340-351, a.mlf., Yunus Emre: Hayatı, İstanbul 1936, s. 298-299, Ergun, Türk Şairleri, I, 277-281, İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu, İstanbul 1947 I, 114, 141-143, İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Hamseler Kataloğu, İstanbul 1961, s. 56, Büyük Türk Klâsikleri, III, 396-397, İ. Güven Kaya, “Dukagin Oğulları ve Dukaginzâde Yahyâ Beğ”, Çevren, XIII/52, Priştine 1986, s. 9-18.