HAYATI
XVIII. yüzyıl divan şairlerinden. İzmir’de dünyaya geldiği bilinen Selami’nin doğum tarihi hakkında herhangi bir bilgi yok. 1813’te İstanbul’da vefat etti ve Eyüp’te Baba Haydar tekkesinin haziresinde toprağa verildi. Asıl adı Mustafa Selami’dir. Babası, Nakşibendi şeyhi İsmail Şerhi Efendi’dir. Öğrenimini memleketinde yaptı. Daha sonra babasından hilafet alarak Şeh-i Nakşibend’in mezarını ziyaret amacı ile Buhara’ya gitti, oradan, Afganistan ve Mısır’ı dolaşarak Eyüp’te Baba Haydar tekkesinin şeyhliğini yaptı.
Divan’ında Peygamber için yazılmış pek çok manzumenin bir kısmı övmeler, yalvarışlar, bir kısmı da hayatının destanı şeklindedir. Bütün bunlar az çok samimi olmakla beraber, muayyen bir basitlikten yukarı çıkmamaktadır. Tasavvuf ruhu, anlatan diğer gazelleri ile terci ve terkib-i bend şeklindeki manzumleri nevinde orta dereceyi aşamamaktadır. Ara sıra hakiki hayata temas eden parçaları da aynı evsaftadır. Dervişlik halini canlandıran mısraları da oldukça enteresandır. Sezayi gibi Selami de şiir ve sanatı ikinci plana düşüren aşık şairlerdendir. Dil düzgünlüğü Zekayi’den az nazım kusurları da Sezai’den çoktur.
ESERLERİ
Divan’ı basıldı. Tasavvufi öz taşıyan ve divan şiirinin geleneksel biçimleri ile yazılmış şiirlerinin yanı sıra ilahileri, ayrıca bir de Mevlid manzumesi vardır. Na’tlarından bazıları ise bestelenmiştir.
ESER ÖRNEKLERİ
Ey güzeller ser-firâzı dil-rübâ küsdüm sana
İşve vü nâzı tükenmez hoş-edâ küsdüm sana
Ben niyâz itdikce nârı eyledin hadden füzûn
Çâresiz ben dahi ey şîrîn-likâ küsdüm sana
Gösterip evvel vefâlar kendine meftûn iden
Zülfünün her bir telinde bin deli Mecnûn iden
Şad idüp a‘dâyı dâ’im âşıkın mahzûn iden
Dostunun kâtın içen çeşm-i elâ küsdüm sana
Tîr-i hicrin eyledi kaşın gibi kadem kemân
Ne recâ geçdi sana zâlim ne feryâd ü emân
Perde-i ihfâya çekdin kendini itdün nihân
Olmazam gayrı seninle âşinâ küsdüm sana
Eyledin âşıkına her günde bin gûne cefâ
Yandırıp hasretle cânım eyledin cismim hebâ
Taşlar alıp döğünürsem de eger subh u mesâ
İtmezem şimden girü hîç merhabâ küsdüm sana
Kande ol va‘d ü yeminler kande ol ahd-i emân
Tatlı cânında bulasın bana itdiğin hemân
el-Emân zâlim elinden hâlim oldı pek yaman
Bi’z-zarûr oldı dimek lâzım bana küsdüm sana
Bî-ter itdin cismimi seng-i sitemlerle harâb
Cânıma kâr itdi gayrı intizâr u ıztırâb
Ben de cânımdan usandım hâsılı şâfî cevâb
Sabr idemezsem dahi ey pür-cefâ küsdüm sana
Şimdi bildim ne imişsin ey gözi âhû seni
Yok yere virdim hevâya aşk ile cân u teni
Tîğ-ı hasretle helâk eyler isem de ben beni
Her ne olur ise olsun bâ‘dezâ küsdüm sana
Tûtî dillim söz ile uşşâka çekdirdin şeker
Yoğ imiş kalbinde lâkin merhametden hîç eser
Olmadı bu âna dek bâğ-ı ümîdimden semer
Ey mürüvvetsiz keremsiz bî-vefâ küsdüm sana
Cân u dilden sevdiğin yârin iken ben bir zamân
Şimdi gelmem hâtıra n’oldı sana ey nev-cüvân
Bana sihr itdi adûlar yâ nazar irdi hemân
Âteşe yakdın beni bâd-ı hevâ küsdüm sana
Çekmeye cevr ü cefânı tende tâkat kalmadı
Dîdelerde hâb-ı râhat sende şefkat kalmadı
Çün bilindi bu Selâmî’ye muhabbet kalmadı
Anın içün olmış iken mübtelâ küsdüm sana
KAYNAKÇA: Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmanlı Müellifleri. C. I. İstanbul: Matbaa-i Âmire, Komisyon (1990).“Selâmî Mustafa Efendi”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi. C. 7. İstanbul: Dergâh Yay. 493.