HAYATI
Şair. 1958 yılında Antalya’ya bağlı Gazipaşa’da dünyaya geldi. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Teftiş Bölümü’nde tamamladı. Uzun yıllar Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünde eğitim uzmanı olarak çalıştı. Ergül Çetin’in şiirleri 1981 yılından itibaren Yarın, Edebiyat ve Eleştiri, Varlık, Yeni Biçem, Promete, Çağdaş Türk Dili vd. dergilerde yer aldı.
ÖDÜLLERİ
1990’da Cahit Sıtkı Tarancı Şiir Ödülünü, 1998’de Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülünü aldı.
ESERLERİ
Şiir:
- Bir Avuç Kum (1984)
- Yenilikler (1992)
- İlk Sözleri Söylenmemiş Bir Aşkın Son Sözleri (1995)
- Zambak ve Yontu (1997)
- Borges’in Eli (1998), Teneşirde Ten (2002).
ESER ÖRNEKLERİ
KANATLARI BAĞLI KÖR KUŞLAR VE GRİ
güneşin uzak çağrısına uyup çekip gidince kuşlar
bir ben kaldım kuzeyde yabanıl, yalnız ve gri.
otağ kurdum güneşin terk ettiği tepelerde
eski bir dağın eteklerinde yayıldım kumrularla bir süre.
güneş kırıntılarıyla besledim kavrulan göğsümü
dipte derin, ağır kütlesiyle akıp giderken sular,
girdabın üstünde hep yerinde sayan bir köpük gibi
akan suların tersine yüzmeyi erdem bildim.
yoksulca günlerimi çizme yapıp ayaklarıma
yürüdüm otları yolunmuş güzü bir uçtan bir uca, kuzeye doğru.
kuzeye, en kuzeye, tüyleri dökülmüş güzü gördüm
iri, çıplak kemikleriyle tortul kayaların orda.
görkemli bir ölüme hazırlanıyordu kollarını açarak.
kırılmış kalkanı ve mızraklarıyla bulsunlar diye
geri dönüp geldiği zaman yeni güz, yeni kuşlarla,
kararmış kaburga kemiğini, paslanmış miğferini,
otların arasına atılıvermiş çene kemiğini.
sevişilmiş kasıklarını yağmalasın diye gökyüzü
kanatları bağlı kör kuşlar, yağmur ve hüzün,
parçalanmış ettir cesettir deşilmiş dere yatağında
ağarmış taşlardır akar sonsuza
çığlığımı göğsünde sakla yeryüzü.
BEN DE SÖYLEDİM
dönüyorsun tane tane
yol alırsın gurbet elde
mevsimlerin senden öte
cennetten bir köşe dünya
barışı en sevdirensin
savaşlara sebep sensin
fanilerin mülkü senin
benim mülküm sensin dünya
gizemlerin sırların var
mahremiyet kime zarar
sundukların insana kar
insan sana zarar dünya
yarın sanki yok bilenin
dünyalığım sensin benim
öte dünya neren senin
mazlumları güldür dünya
doğduğun yer doğum yerim
battığın yer mezar yerim
benden önce vardın ama
benden sonra yoksun dünya
KARANLIĞA IŞIK SORULMAZ
aydınlığı bilseydi
karanlığa sapmazdı
gözlerini sakladı
ışıktan kaçıyordu
bir gece hiç ağlamamalı
yıldızlara konup söndürmeli karanlığı
ötelere yollamalı eskiyen zamanları
dipdiri bir gecenin yağmuruyla ıslanmalı
ışıklı gecelere gülücükler doğurmalı
ışıkta mı kusur vardı
gözlerin mi kamaştı
bir şarkı daha var mı
yitirilen umut mu
yağmurlarla çoğalıp toprağa karışmalı
karıştığın toprakta bereketi artırmalı
yıldızları cömertçe yeryüzüne sermeli
bebeklerin yanağına gülücükler koymalı
yitmeyecek umutları doğan günde bulmalı
bir bahar daha vardı
papatyada açardı
renkleri de asildi
yitmedi ki zamanı
bir sabah yeniden doğmalı
gönülsüz sürgünleri toprakta bırakmalı
gökkuşağından bir demet menekşe toplamalı
yıldızlardan bir ışık yüreğine konmalı
güneşten daha parlak sevgide buluşmalı
KAYNAKÇA: Mehmet Çetin / Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (c. 4, 2002), Hasan Efe / “Ahtapotun Ölümü”-Günümüz Şairlerinden Şiir Çözümlemeleri (2004).