HAYATI
Şair ve deneme yazarı. 21 Mart 1955 günü Sivas, Şarkışla’da dünyaya geldi. Mehmet Fikri Ünal, Mehmet Fikri ve M. Yürek imzalarını da kullandı. İşçi Fikriye Hanım ile işçi Mehmet Temizyürek’in oğlu. İlk ve orta öğrenimini Sivas ve Ankara’da tamamladı. Matbaa ve inşaat işçiliği, santral operatörlüğü yaptı (1973-82). AÜ Eğitim Bilimleri Fak. Psikoloji Bölümü’nü bitirdi (1980-93). Büyük Larousse ve Temel Britannica ansiklopedilerinde yazarlık ve yayın kurulu üyeliği yaptı. Tempo, Güneş, Demokrat, Siyah-Beyaz ve Demokrasi dergi ve gazetelerinde yazdı. Başkent Üniversitesi’nde basın danışmanlığı yaptı (1996-2005). Bilkent Üniversitesi’nde dersler veriyor. Edebiyatçılar Derneği ve Gümüşlük Akademisi üyesi. Ankara’da yaşıyor; evli, bir çocuk babası. İlk şiiri (“Filistin”) 1981’de Yarın’da çıktı. Şiir ve yazılarını Edebiyat Dostları, Edebiyat Eleştiri, Defter, Adam Sanat, Evrensel Kültür, Virgül ve İnsan dergilerinde yayımladı. “Özellikle İkinci Yeni ve gerçeküstücülükten” etkilendiğini belirtiyor.
ÖDÜLLERİ
- Boşluktan Doğan ile 2008 Memet Fuat Eleştiri Ödülü (Deneme Dalında)
ESERLERİ
Şiir:
- İz ve Rüya, Ank.: Öteki, 1995
- Kırlangıcım Paranoya, İst.: Yön, 2000
- Yeryüzünü Gezen Atlı, İst.: Yasak Meyve, 2004
Deneme:
- Göçebe Buluşması, Ank.: Ekin, 1996
- Boşluktan Doğan, İst.: Kanat, 2007
ESER ÖRNEKLERİ
ATLARI SEVERSİN DEMEK
atları seversin demek
anması bile sevinç atları
gökten ineni, sudan çıkanı
göğe ağanı, suya döneni
burak’ı, düldül’ü, bozat’ı
melezi, safkanı
seversin demek
doru, demirîkır, al
üstü çukur bal gözde
o derin şehlayı
deli bakış, gülen ayva
sakarı, sekiliyi, yılkıyı
kişneyişi hele!
o dudak gökte kahkaha
hızır’ın döküp şarabı sütgölü’ne,
yakaladığı zil sarhoşlukta
o tay kalmış ruhları
seversin demek
ucu çiy çiy ıslak burun
tok nefes, diri sıcak, nemli döş
süt köpük, eflatun dil, arı diş
yokuşta uzayan
inişte kazalan o boyun
çiftleşirken şuh eda
ince belde yayla gönül sırt
benim seni dinleyişim
gibi o baş sallayış
ağızda köpük uçup giderken
kuyruğundan okunur
yelenin rüzgârla konuşuğu
ova ruh, yakın temas, uzak yolcu
tek toynaklı kozmik kader
o büyük çarkın burktuğu dirim
yüzü kahırsız keder
dört ayağın buluştuğu o dört nal
az önce kalbimden geçip
giden tufan
ağlatır mı seni de
bir kırat, bir de rozinant
sanki sen gördün
yeryüzünü gezen atlı’yı
İNSAN TUTKUSUDUR
İnsan tutkusudur, ona benzer
Yaşken güneşle dağlar gezmiş…
Yorgun gelmiş bir kedidir insan
hayatı yinelemekten.
Kalbine koy, uyuyakalır
Tırnakları gevşer,
mırıltısı damlar damardan
Unutur bazen kurutulduğunu
Bu var ya, bu tutku,
her gece kazana atılır rüyasında
Sabah, acı da pıhtılanır.
Esirlerden
alınma kandan böyle bir huy geçmiş
Akşam, açılır ansızın bir
rüzgârla tutkunun arka kapısı
Yalnızlık aç bir kedi, girer içeri
KAYNAKÇA: Işık, 583