HAYATI
1878 yılında Sinop’ta dünyaya geldi. 8 Eylül 1942 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. Mahmut Zeki isimli bir kunduracının oğludur. Kuleli İdadisi’ni bitirdikten sonra 1901 yılında Askeri Tıbbiye’den mezun oldu. Gülhane Hastanesi’nde ihtisas yaptı. 1907’de cerrahi profesörü oldu. Tıbbiye’de öğrenci iken İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı. 1909’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Sinop milletvekili seçilerek Meclis-i Mebusan’a girdi. Parti yöneticileri ile anlaşmazlığa düşerek partiden istifa etti. Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın kurucuları arasında yer aldı. 1913 yılındaki Babıali baskınından sonra yurtdışına kaçtı. Bir süre Paris’te, daha sonra da Mısır’da yaşadı. Mütarekeden sonra İstanbul’a döndü ve son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Sinop vekili olarak yer aldı. Bu meclisin dağıtılması üzerine Ankara’da toplanan TBMM’ye katıldı. Milli Mücadele yıllarında eğitim ile sağlık bakanı olarak görev yaptı ve bir süre dışişleri bakanlığına vekalet etti. Sağlık bakanı iken çalışmaları daha önce başlatılmış olan “Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası” adlı şehir monografilerinin yayımlanması ile bizzat ilgilendi. Lozan Konferansı’na delege olarak katıldı. Atatürk’e yönelik İzmir suikastından sonra tekrar ülke dışına çıktı. Yedi yıl Paris’te on iki yıl da İskenderiye’de yaşadı. Mustafa Kemal’in vefatından sonra Türkiye’ye döndü. Kabri Merkezefendi Mezarlığındadır.
Rıza Nur, Türkçülük-milliyetçilik düşüncesine bağlı şiir, yazı ve incelemeleri ile adından söz ettirdi. 12 cilt tutan Türk Tarihi adlı eseri Cumhuriyet’in ilk yıllarında basıldı. Paris Milli Kütüphanesi’nde bulduğu “Garp Ocakları”na mensup şairlerin şiirlerini yayımladı. “Kantik” diye adlandırdığı milli ilahi türünde şiirler kaleme aldı. Ali Şir Nevai, Tevfik Fikret ve Namık Kemal üzerine çalıştı. İskenderiye’de Fransızca Türkbilik Revüsü adlı bir dergi çıkardı. Yurda döndükten sonra Kopuz ve kendisi tarafından çıkarılan Tanrıdağ dergilerinde eserleri yayımlandı. Ölümünden sonra bulunup İstanbul’da yayımlanan Hayat ve Hatıram adlı anılarında tarihi gerçekleri çarpıttığı, dahası bu anılarında sağlıksız ruh halini yansıttığı kabul edilir.
Peyami Safa, 1942 yılında Tasvir-i Efkar gazetesinde Rıza Nur ile ilgili şu düşünleri dile getirmiştir: “Onun şahsî ve millî hüviyetine ait intibalarım ve kanaatlerim, en kaba bir tahlili bile zorlaştıran dağınık ve uçarı bir şuur hali içinde birbirine karışıyor. Meşrutiyet’in, birbirinin peşinden yıkılan hürriyet ve fazilet ideallerinin hüsranı içinde kendisini politikadan çekip ilmî araştırmalar veren Rıza Nur’un 12 ciltlik Türk Tarihile, Paris’te kurup Mısır’da çıkarmıya devam ettiği 8 ciltlik Türkbilik Revüsile, Namık Kemal hakkındaki monograsi, Türk edebiyatı tarihi ve folklorumuz üstündeki birçok incelemelerile Türk kültürüne kucak kucak taşıdığı bilgi ve kir hamulesini burada tartamam. Bütün kütüphanesini hemşerisi olduğu Sinop şehrine teberru eden ve bütün politika menfaatlerini tepen bu tertemiz adamın ahlâk vasıarını da şuracığa sığdıramam. Onun Lozan konferansındaki tarihî hizmetlerini, Büyük Millet Meclisi, evvelâ Lozan kahramanı hakşinas İsmet Paşa’dan dinledi. Daha sonra biz, onun Lozan’da millî dâvâmızı içeriden torpillemek isteyen; ecnebi sermayesiyle ve üstelik bir de Hüseyin Cahid ve Cavit’lerle nasıl mücadele ettiğini teferruatiyle öğrendik.”
ESERLERİ
Servet-i Şahâne ve Hakk-ı Millet (1909), Meclis-i Mebusan’da Fırkalar (1910), Tıbbiye Hayatından (1911), Fenni Hitan (1911), Cemiyet-i Haye (1914), Gurbet Dağarcığı (1919), Hürriyet ve İtilaf Nasıl Doğdu, Nasıl Öldü (1919), Samsun ve Dalila (1921), Janet’in Düğünü (1921), Türk Tarihi (14 cilt, 1924-26), Şecere-i Türk (1925), Arab Şiir Birliği (1926), Oğuzname (İskenderiye, 1926, 1928, 1938), Hayat ve Hatıratım (Paris, 1929; 1968), Türkiye’nin Yeni Baştan İhyası ve Fırka Programı (Paris, 1929), Hilalin Tarihi (1933), Şehname ve Firdevsi (1934), Ali Şir Nevai (1935), Namık Kemal (1936), Hücumlara Cevaplar (1941), Hayat ve Hatıralarım (1968).