HAYATI
Şair, yazar ve çevirmen. 5 Şubat 1965 günü Trabzon’da dünyaya geldi. Tam adı Ali Osman Çakmakçı. Bazı yapıtlarını Ali Ateşoğlu imzası ile kaleme aldı. Özel Darüşşafaka Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü (1995) mezunu. Yayınevlerinde editörlük yaptı. Arkadaşlarıyla birlikte Göçebe ve Yeryüzü Düşleri dergilerini çıkardı. Yazı ve şiirleri 1982’den itibaren Darüşşafaka, Göçebe, Yeryüzü Düşleri, Sombahar, Virgül vd. dergiler ile Radikal gazetesinde yer aldı.
ESERLERİ
Şiir:
- Zakkum Avı (1991)
- Uçuşan Ağaç (1996)
- Kör Yazı (1999).
Deneme:
- Konuşmanın İmkânsızlığı Üzerine Bir Diyalog (2000).
Derleme:
- The Beatles (Ali Ateşoğlu imzasıyla, 1994).
Çeviri:
- Bütün Şiirleri (J. Joyce’dan, 1994)
- Aforizmalar (F. Kafka’dan, 1995)
- Led Zeppelin (Ali Ateşoğlu imzasıyla, 1996)
- Pithagoras (P. Strathern’den, 1997)
- Newton (P. Strathern’den, 1997).
ESER ÖRNEKLERİ
Yaşamanın İmkânsızlığı Üzerine Bir Diyalog
Varlık olarak Dünya, Varoluş olarak İnsan’ı gereksinmez. Varlık, Doğa kendi kendine yeterli ve uyumludur; kendi içinde bir bütün oluşturur ve anlamlı olmaya da ihtiyaç duymaz.
…
yaşamın her safhasında, hem içinde yaşadığın dünyaya, hem dışına fırlatılmış olduğun Doğa’ya ve hem de insan uğraşı olarak kültürle insanlaştırmaya çabaladığın yeryüzüne anlamsızlık ihtimalinden korkarak anlam dayatmak bir tür zorbalığa giriyor. İnsan, bunu kendisinin varoluşun merkezinde olduğunu varsayarak yapıyor.
…
Akıl kendi üstüne katlanır, duyarlılık ise gerçekliği kendi içine alır, gerçeklik duyarlılığımız aracılığıyla bize olduğu gibi nüfuz eder. Hem olduğu gibi, tam olarak kendi gibi nüfuz etmesi, duyarlılığımızdan süzülerek değilse, çarpılsa, kırılsa da gerçek olan odur. Ve bizim için gerçek anlamda bir başka gerçek yoktur.
…
Ben aklımla değil duyarlığımla düşünmeyi seçiyorum. Ulaştığım düşünceler aklımla değil, duyarlığımla ulaştığım düşüncelerdir. Önce hissederim, daha sonra düşünürüm. Ve bunlar her zaman daha doğrudan, daha dolaysızdırlar. Akıl kendi üstüne katlanır, duyarlık ise gerçekliği kendi içine alır, gerçeklik duyarlığımız aracılığıyla bize olduğu gibi nüfuz eder. Hem olduğu gibi, tam olarak kendi gibi nüfuz etmese, duyarlığımızdan süzülerek değişse, çarpılsa, kırılsa da gerçek olan odur. Ve bizim için gerçek anlamda bir başka gerçek yoktur.
KAYNAKÇA: Mehmet Çetin / Tanzimat’tan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (c. 4, 2002).