HAYATI
Şair. 6 Şubat 1957 günü İzmir’de dünyaya geldi. 1973’te DDY Çıraklık Okulu’nu bitirdi. Daha sonra uzun yıllar TCDD’de akşam işçisi olarak çalıştı. Bu dönemde DEU Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Serbest avukatlık yaptı. İlk şiiri “Nimete Ağıt”, 1985’te Milliyet Sanat dergisinde, diğer şiirleri Milliyet Sanat, Mavi Derinlik, Kunduz Düşleri dergilerinde yayımlandı.
ÖDÜLLERİ
“Cilet” adlı şiiriyle 1991 Mavi Derinlik DergisiŞiir Yarışmasında birincilik ödülünü, “J”adlı şiir dosyasıyla 1996 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülünü aldı.
ESERLERİ
Şiir:
- J (1996)
ESER ÖRNEKLERİ
Şahmerdan
Beni yeşil düşün yavrum fazla hasar yok
Demeyi diyebilmeyi nasıl isterdim soranlara
Van Gogh’la arkadaş olmayı istediğim kadar
Halamım siyanürü istediği kadar isterdim evet
Gel gör ki bir yandan yüzümdeki eğreti maske
Bir yandan benimle büyüyen eski yara izleri
Dilimdeki sözcükleri kanatmaya götürüyor işte beni
Yeni bir rengi keşfetmenin keyfiyle birlikte
Tenimize düşen yaralarla da bezeniyor ömrümüz
Ne kadar yelkovan akrebe darılırken kabuk da bağlasa
Dökülse de o kabuk düğün evinde kasap oynarken
En sessiz yerde bağıran bir iz kalıyor yerinde
Ben büyüdükçe benimle büyüyor bu yara izleri
Böylece efendiler daha bir çöküyorum kağıda ben de
Bıçak sırtı törenlerde herzelik ettim tamam
Kibarca hır çıkartmanın tam yerini de bildim
Yine de eksiklerim olmalıydı ki yıkıldı siperlerim
Mesela kentin en güzide yerlerine işemedim hiç
Pisuarlara izmarit atmanın zevki de benden uzak
Sonunda yorgun yokuşları düzleyemedim lanet
Şimdi parmaklarımı çıtlatıyorum bunlan anlatırken
Ordugâhta akşamlar gürültüyle iniyordu üstümüze
Mavi kuvvetlerin her neferi gibi kahraman
Cezalı bir nöbetçi kulesi kadar yalnızdım
Gölgemi günbatımına düşürüp mırıldandığım hava
Luck’nin şu ünlü şarkısıydı ‘I’am a lonely cowboy’
Aklımda korsan koyarken düşen kırılgan sadak
Kıç cebimde tek güvencim her zaman bir yatağan
Sulann soğuduğu günlerdi kükürt renkli günler
Karanlığın kahpeye çanak tuttuğu bir saatte
Vay bile beklemezken eyvah geldi başıma tertip
Ruhsuz karaltıları kara listemin başına koyup
Vakarla çıkarıp gömdüğüm yerden savaş baltamı
Mızrağımı öperek dalkılıç daldığım dalkavuklara
Dönüşüm yoktu artık fünyem çekilmişti bir kere
Kanayan yaralarıma da boşverdim kırılan kalkanıma da
Hatta esen rüzgarla kalkan bir şeyim vardı benim
Onun da ne zamandır bana küsülü kaldığını unuttum
Yavrumlar gözleri uçaksavar sinik ejderhalarım
Yalnız onlar için sağlam tuttum örselenen kalbimi
Çok şeyin yırtık her şeyin buruşuk olduğu bu dünyada
Bir o dünyaya dışından bakabilmek sıvazladı sırtımı
Güzelim Haşimiye dehlizinde kaybolduğumda anladım ki
Ağır çekiç darbeleri altında bunca kıvranmamam için köpeğimin
adı Kıtrnir olmalıydı bir kere bu kesin
Sağ yanağımda en afilisinden bir şark çıbanı
Sol gözümde yaygaracı bir trahom olmalıydı
De hele bir doğru değil mi söylediklerim
Ey İbrahim’e karşı serin ve sakin olan ateş
Yorgansız yatan Urfalılar çığlık tacirleri
Dövüşün kör tefecileri gökten medet umanlar
Ne kanatlarında binlerce çağrışım taşıyan Halilrahrnan
Ne yalımlarıyla büyüleyen Anzılha dikilmesin yoluma
Belli ki beynimde darp izleriyle terkederim bu kenti
Buralarda hiç yere düşürmedim siyah pelerinimi ama
Konakladığım ilk korunakta usta işi ağlarım
Çok vukuatım vardır derinimde bilmezsiniz komutanım.
KAYNAKÇA: İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).