HAYATI

Oyun yazarı, sözlükçü ve devlet adamı. 1813’te İstanbul’da dünyaya geldi. 1 Nisan 1891’de İstanbul, Rumelihisarı’nda yaşama veda etti. Rumelihisarı Kayalar Mezarlığı’nda toprağa verildi. Divan-ı Hümayun’un ilk Müslüman tercümanı Yahya Neci Efendi’nin torunu, hariciye memurlarından Mehmet Ruhiddin Efendi’nin oğludur.

İlköğrenimini özel hocalardan aldığı derslerle tamamlayan Ahmet Vefik Paşa, bir süre Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da öğrenim gördü. Daha sonra elçilikte görevli bulunan babası Ruhiddin Efendi ile birlikte üç yıl kadar Paris’te kaldı. Bu dönemde bir Fransız Lisesi’nde ortaöğrenimini tamamladı. Yurda döndükten sonra Babıali Tercüme Odası’nda çalışmaya başladı. Sonraki yıllarda Londra Elçilik Katipliği, Tahran ve Paris elçilikleri, Sadaret Müsteşarlığı, Maarif Nazırlığı, Mebusan Meclisi Reisliği gibi pek çok görevde bulundu. Rusya ile savaşın en karışık günlerinde sadrazamlığa getirildi. Bu görevinden dört ay içinde azledilerek, bir süre sonra Bursa Valiliği’ne atandı. Üç yıl sonra ikinci kez getirildiği sadrazamlık görevinde üç gün kalarak yeniden azledildi.

Ahmet Vefik Paşa, 1851’te Encümen-i Daniş’e üye seçildi, aynı yıl Tahran büyükelçiliğine getirildi. 1855’te Meclis-i Ahkâm-ı Adliye üyeliğine seçildi, ertesi yıl deavi nazırlığına atandı. 1860’ta Paris büyükelçisi oldu, 1863’te Meclis-i Vâlâ üyeliği yanında Darülfünun’da hikmet-i tarih dersleri okutmaya başladı. 1864’te geniş çaplı bir teftiş yapmak üzere kurulan Anadolu sağ kol müfettişliğine getirildi, ancak bu görevi sırasında imarıyla büyük ölçüde meşgul olduğu Bursa’dan daha ileriye gidemedi. 1865-71 arasında kendisine resmi bir görev verilmedi, o da bu sırada yoğun bir şekilde fikri ve edebi çalışmalar yaptı. 1872’de maarif nazırlığına getirildi, 1876’da Petersburg’da toplanan Oryantalistler Kongresi’nde Türkiye’yi temsil etti.

Tanzimat’tan sonraki yıllarda zekâsı, ahlakı, çalışma disiplini, mücadeleci kişiliği ve dürüstlüğü ile ön plana çıkan bir devlet adamı olarak tanınan Ahmet Vefik Paşa bir yandan resmi görevleri dolayısıyla devlet işleriyle uğraşırken, diğer yandan da tiyatro ve lügatçılık alanında öncü sayılabilecek çalışmalar yapmıştır. Özellikle Bursa valiliği sırasındaki edebi faaliyetleri hayatının en verimli dönemini oluşturmuş, bu sırada bir taraftan Molière’in oyunlarını uyarlarken, bir taraftan da onları sahnelemiş ve dolayısıyla halka tiyatroyu sevdirmeye çalışmıştır. Gerek kısa süren maarif nazırlıkları, gerekse Bursa valiliği sırasında açtırmış olduğu yeni okullar ve yayımladığı talimatnamelerle, eğitim sisteminde belirli ölçüde de olsa bir yenilik yapmayı başardığı görülmektedir.

Ahmet Vefik Paşa, Bursa valiliği sırasında kurduğu tiyatro ile dört yıl boyunca halkta tiyatro beğenisinin yaratılmasında, kökleşmesine çalışmış, düşünce ve inançlarını yaşama geçirme eyleminin olumlu bir deneyimi de göstermiştir.

EDEBİ KİŞİLİĞİ

Ahmet Vefik Paşa, dil konusunda belirli bir hedefi olmadığı için uyarlamalarında pek tutarlı olamamış, aynı yapıtta farklı imla kullanması, hatta Çağatayca gibi bazı Türk lehçelerinden kelimeler alması, eleştirilmesine yol açmıştır. Ancak Lehçe-i Osmani’de “lisan-ı Osmani” şeklinde nitelediği Anadolu Türkçesini bağımsız olarak ele alması ve Türk tarihinin başlangıcı hakkında dikkate değer fikirler öne sürmesi, onun, döneminde ulusal bilince ulaşmış bir kültür ulusçusu olduğunu göstermektedir. Faaliyetleri daha çok Türk tarihi ve Türk dili alanlarında yoğunlaşan Ahmet Vefik Paşa, uyarlamalarında eserin kahramanlarının adlarına varıncaya kadar değişiklikler yapmış, Türk gelenek ve göreneklerini ayrıntılarıyla vererek yapıtın genel havasını yerlileştirmiş, kullandığı mahalli ifadelerle bunların geniş kitle tarafından sevilmesini sağlamıştır.

Türk atasözlerini derlediği mecmuada oldukça düzgün bir sıralama ile 7000’e yakın darbımeseli bir araya getirmiştir. Türk lügatçılığında bir dönüm noktası oluşturduğu kabul edilen lügatında ilk defa çeşitli Türk lehçeleri hakkında bilgiler vermiş, bunların yayılma sahalarını açıklamıştır. Özellikle “Türk” maddesindeki bilgiler dolayısıyla, daha sonraki yıllarda gelişen Türkçülük akımının öncülerinden biri olarak kabul edilmiştir.

Ahmet Vefik Paşa, Ebülgazi Bahadır Han’ın tarihini Şecere-i Evşal-i Türkkiye adı ile Çağatay dilinden Batı Türkçesine çevirmiş, Türk dilinin büyük savaşçılarından Ali Şir Nevai’nin Mahbubulalub adlı eserini yayımlamıştır. Yazarın, Fezleke-i Tarihi Osmani adlı okul kitabında ise Batı ülkelerinde okutulan kitapların hazırlanma yöntemlerini uygulamış, Osmanlı tarihini, kuruluş, gelişme, ilerleme ve çöküş açılarından evrelere ayırarak incelemiştir. Her evrenin sonunda devlet örgütleri ve uygarlık konularında verdiği bilgilerle Prof Mükrimin Halil Yinanç’ın dile getirdiği gibi, daha sonraki tarihçilere birleştirim yönünden ışık tutmuştur. Dil ve tarih konusunda yaptığı çalışmalarının yanı sıra Moliere’den yaptığı çeviri ve uygulamalarla Türk tiyatrosunun kurulmasına önemli katkılarda bulunmuş, bu oyunlarda zamanının dil anlayışını aşarak, büyük ölçüde Türkçe sözcük kullanmıştır.

ESERLERİ

Tarih-Sözlük:

  • Salname-i Devlet-i Osmaniye, 1847
  • Atalar Sözü: Türki Durûb-ı Emsal, 1852
  • Hikmet-i Tarih, 1863
  • Fezleke-i Tarih-i Osmani, 1869
  • Lehçe-i Osmani, 1876 (yb 2000)
  • Molière uyarlamaları:
  • Zor Nikâhı (le Mariage Forcé), 1869
  • Zoraki Tabip (le Médecin malgré lui), 1869
  • Yorgaki Dandini (George Dandin), 1869
  • Azarya (l’Avare), 1871
  • Tabib-i Âşk (l’Amour médecin), 1871
  • Meraki (le Malade imaginaire), 1871
  • Dekbazlık (les Fourberies de Scapin), 1871

Çeviri:

  • Şecere-i Türki (Ebülgazi Bahadır Han), 1864
  • İnfial-i Aşk (le Dépit Amoureux, Molière), 1869
  • Dudu Kuşları (les Précieuses ridicules, Molière), 1871
  • Don Civani (Dom Juan, Molière), 1871
  • Savruk (P’Étourdi, Molière), 1871
  • Kocalar Mektebi (l’École des maris, Molière), 1871
  • Kadınlar Mektebi (l’École des femmes, Molière), 1871
  • Tartüf (Tartuffe, Molière), 1871
  • Adamcıl (le Misanthrope, Molière), 1871
  • Okumuş Kadınlar (les Femmes savantes, Molière), 1871
  • Hikâye-i Hikemiye-i Mikromega (Micromégas, Voltaire), 1871
  • Telemak (Télémaque, Fénelon), 1880
  • Cil Blas Santillani’nin Sergüzeşti (Histoire de Gil Blas de Santillane, Lasage), 1886
  • Arslan Avcıları yahut Hak Yerini Bulur (Le Tueur de Lions, L. Thiboust-E. Lehmann), İst., 1303/1886

KAYNAKÇA: İ. H. Ertaylan, Ahmet Vefik Paşa, İst., 1932; A. H. Tanpınar, “Ahmed Vefik Paşa”, İA, I, 207; M. Z. Pakalın, Ahmed Vefik Paşa, İst., 1942; M. K. İnal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar, c. II, İst., 1944, s. 651-738; C. Perin, Tanzimat Edebiyatında Fransız Tesiri, İst., 1946, s. 82-89; F. A. Tansel, “Ahmed Vefik Paşa”, Belleten, c. XXVIII, S. 109, s. 117-139; ay, “Ahmed Vefik Paşa’nın Eserleri”, Belleten, c. XXVIII, S. 110, s. 249-283; ay, “Ahmed Vefik Paşa’nın Şahsiyetinin Teşekkülü, Hususi Hayatı ve Muhtelif Karakterleri”, Belleten, c. XXIX, S. 113, s. 121-175; S. Güray, Ahmet Vefik Paşa, Ank., 1966; R. E. Koçu, “Ahmed Vefik Paşa”, İSTA, I, 477-486; Ö. F. Akün, “Ahmed Vefik Paşa”, DİA, II, 143; N. Sakaoğlu, “Ahmed Vefik Paşa”, DBİA, I, 133-135; A. Uçman, “Ahmed Vefik Paşa”, YYOA, I, 165-167.

Paylaş