HAYATI

1869 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 29 Mayıs 1925 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. Dönemin tanınmış gazetecilerinden biri olan Abdullah Zühdi, “Baba Zühdü” adı ile tanınırdı.

1890 yılında Galatasaray Sultanisi’nden mezun oldu. Okul sıralarında başladığı yazarlık mesleğini Saadet gazetesinde sürdürdü. Daha sonra Tarık, Sabah, Tercüman-ı Hakikat ve İkdam gazetelerinde çalıştı. Bir süre Maarif Nezareti Tetkik-i Muellafat Komisyonu üyeliği görevinde bulundu. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Mahmut Sadık ile birlikte Yeni Gazete’yi çıkarmaya başladı. Önceleri İttihat ve Terakki’nin politikalarını savunurken 31 Mart Olayı’ndan sonra Kamil Paşa ve İngiliz politikasının taraftarlığını yaptı. Bunun üzerine Yeni Gazete, Babıali Baskını sonucu İttihat ve Terakki’nin iktidara gelmesiyle yayımına son verdi. Abdullah Zühdi bir süre mesleğe ara verdikten sonra İkdam ve Sabah gazetelerinde imzasız yazılar kaleme almaya başladı.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında İkdam gazetesinin, daha sonraki yıllarda ise Sabah gazetesinin başyazarlığını yaptı. Mütarekeden sonra, 1918 yılının Kasım ayında yine Mahmut Sadık ile birlikte Yeni Gazeteyi tekrar yayımlamaya başladı. Ahmet İhsan Toksöz ile Le Soir adında Fransızca yayımlanan bir gazete çıkardı. Bu arada İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Kısa bir süre de Matbuat Umum müdürü olarak görev yaptı.

Abdullah Zühdi son yıllarını Bedesten’de antikacılık yaparak geçirdi. Yazarın seksenden fazla çeviri ve telif eseri bulunmaktadır. Rus edebiyatından ilk çevirileri yapanlardan biridir. Yunan Savaşı yıllarında kaleme aldığı “Şanlı Asker” adlı şiiri gerek zamanında, gerekse sonraki yıllarda çok ilgi gördü ve pek çok kez basıldı.

“Abdullah Zühtü’nün en çok sevdiği şey, bol bol yârenlik etmekten ibaretti. Tatlı bir konuşması vardı. En çok hoşlandığı şey
de aşk serüvenleriydi. Zühtü’de son derecede duygusal bir ruh göze çarpardı. Ucuz aşk dünyasının bayağılıkları arasında
yüzdüğü halde duyarlığını, duygulanma yeteneğini yitirmemişti. Zühtü, her dakika âşıktı. Sevdiği kadınlar değişebilir ama
sevgi gereksemesi bir türlü değişmezdi. Bir gün anlatıyordu: İstanbul’a bir Fransız operet kumpanyası gelmişti. Zühtü her
akşam tiyatroda ve doğallıkla kırk kuruşluk “paradi”de. Çünkü sanatçılardan Matmazel Viyolet’e tutkun. Kız sahneye çıktıkça avuçları patlayacak kadar alkışlıyor. Ama sanatçı başını kaldırıp da paradinin kalabalığı arasında Abdullah Zühtü’yü nereden görecek? Zühtü, artık çıldırma düzeyinde. Sevgilisine kendisini göstermek için sonunda bir çare düşünüyor. Tiyatronun en tepedeki ucuz bölümü, bütün locaların üstünü kaplayarak ta sahneye kadar uzanıyor. İşte Zühtü, bu bölümün en ucuna gidiyor ve oyunun en coşkulu bir dakikasında fesini sahneye düşürüyor. Herkeste bir kahkaha. Matmazel Viyolet de başını kaldırarak yukarı bakıyor!” (Hüseyin Cahit Yalçın)

ESERLERİ

ROMAN: Güller Dikenler (1896), Şanlı Asker (1897), Hırçın Kız (1324-1908), Şikeste Beste, Sara.

SOHBET: Rehgüzâr-ı Matbuatta (1898).

İNCELEME: Devlet-i Aliyye-i Osmaniye ve Yunan Muharebesi (1897), Sarf-ı Osmani (1900).

ÇEVİRİ: Firari Bir Kız (1890), Esrarı Müthişe (1895), Müteehhil (1895), Marsuen’in Milyonları (1895), Beş Yüz Bin Frank (1895), Adelina’nın Esrarı (1896), Bir Gece (1898), Leydi (1899), Yandım Aman Kantosu (1899), Abı Nevbahar (1903), Kadın Hisleri (1903), Bahr-ı Mün cemidi Cenubide (1904), Vade (1908), Muharririn Zevcesi (1908), Parmak İzi (1910), Matmazel Yüz Milyon

Paylaş