HAYATI

Yazar ve müzisyen. 20 Haziran 1946 günü Konya’ya bağlı Ilgın ilçesinde dünyaya geldi. Tam adı Ömer Zülfü LİVANELİOĞLU. Şükriye Hanım ile hukukçu Mustafa Sabri Livanelioğlu’nun oğlu. Ankara Koleji’ni bitirdi. 12 Mart 1971 darbesi sonrası cezaevine girdikten sonra yurtdışına çıktı: 1972’de İsveç’e yerleşti. Stockholm’de müzik eğitimi aldı (1974-75). İlk albümü Belçika’da çıktı (1973). Yirmi beş albümü, üç yüz bestesi vardır. “Otobüs”, “Yol”, “Sürü” filmlerinin müziklerini yaptı. 1987’de ilk filmi “Yer Demir Gök Bakır”ı çekti. 1996’da UNESCO Kültür elçisi seçildi. 2002’de CHP İstanbul milletvekili seçildi; 2004’de partisinden istifa etti. 1989’dan sonra Sabah, Milliyet, Vatan gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. İstanbul’da yaşıyor; evli, bir çocuk babası. Edebiyata öykü yazarak başladı. Kitapları birçok dile çevrildi.

ÖDÜLLERİ

  • En İyi Müzik (Mutluluk) / 40.Siyad Türk Sineması Ödülleri 2007
  • En İyi Müzik (Mutluluk) / 44. Antalya Film Şenliği 2007
  • En İyi Özgün Müzik (Mutluluk) / 19.Ankara Film Festivali 2008
  • En İyi Müzik (Mutluluk) / 1.Yeşilçam Ödülleri 2008
  • Altın Antigone (Sis) / Montpellier Film Festivali 1989
  • En İyi 2. Film (Sis) / 26. Antalya Film Şenliği 1989
  • Altın Palmiye (Sis) / Valencia Film Festivali 1989
  • En İyi Müzik (Sürü) / 17. Antalya Film Şenliği 1980
  • Engereğin Gözündeki Kamaşma ile 1997 Balkan Edebiyatı Ödülü
  • Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm ile 2001 Yunus Nadi Roman Ödülü
  • Mutluluk ile Barnes Noble (ABD) Yeni Yazarları Keşif Ödülü

ESERLERİ

Düşünce-Araştırma:

  • Arafat’ta Bir Çocuk (1978)
  • Diktatör ile Palyaço (1993)
  • Sosyalizm Öldü mü? (1994)
  • Gorbaçov’la Devrim Üstüne Konuşmalar (2003)
  • Edebiyat Mutluluktur (2012)
  • Orta Zekalılar Cenneti (1991, 2015)
  • Gözüyle Kartal Avlayan Yazar: Yaşar Kemal (2016),

Roman:

  • Engereğin Gözü (1996)
  • Yalnızlık Mevsimi (2001)
  • Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm (2001)
  • Mutluluk (2002)
  • Leyla’nın Evi (2006)
  • Son Ada (2008)
  • Serenad (2013)
  • Kardeşimin Hikâyesi (2013)
  • Konstantiniyye Oteli (2015)
  • Huzursuzluk (2017)
  • Elia İle Yolculuk (2017)
  • Son Ada’nın Çocukları (2017)
  • Arkadaşıma Veda: Atatürk (2018)
  • Gölgeler (2018). 

ESER ÖRNEKLERİ

SERENAD’DAN

Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin, Müslümanlardaki kâfir, Almanlardaki Ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.

Cumhuriyet diyecektim, devrimler diyecektim, Türkiye’de kadınların seçme seçilme hakkını Avrupa’daki birçok ülkeden önce aldığını, üniversite hocalarının yüzde kırkının kadın olduğunu anlatacaktım. Bu ülkede yarım asırdan fazladır fes giyilmediğini, erkeklerin dört kadınla evlenmediğini, Türklerin Arap olmadığını, İstanbul’da çöller ve develer bulunmadığını, kışın soğuktan herkesin kıçının donduğunu ve bunlar gibi bir sürü cümleyi ardı ardına sıralayacaktım.

Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!

Küçük bir kız çocuğuyken geceleri odadaki gölgeleri korkunç figürlere benzeterek korktuğum dönemi hatırlıyordum. Odada bir şeyler çıtırdardı, ben o zamanlar ahşap eşyaların çatırdadığını bilmezdim, odaya kötü adamların girdiğini sanıp korkardım. Nefes almaktan bile çekinerek gözlerimi sıkı sıkı yumar, beklerdim.

Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba?
İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir. Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır: Bir erkek.

Yazıyla insan hayatı arasında garip bir ilişki düşündüm. Yazı doğal bir şey değildi. İcat edilmişti, yani uçmak gibi o da doğamızda yoktu. Bu yüzden uçmaktan nasıl korkuyorsak yazıdan da korkuyorduk…

İnsanların kendi milletini veya kendi inancını diğerlerinden daha üstün görmesi, ne korkunç olaylara, ne büyük acılara neden oluyordu bu dünyada!

KAYNAKÇA: İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) – Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) – Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) – Ünlü Sanatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 5, 2013) – Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013)

Paylaş