HAYATI
Divan şairi. İstanbul’da dünyaya geldiği bilinen Ulvi’nin doğum tarihi hakkında bir bilgi yoktur. 1585’te İstanbul’da yaşama veda etti. Asıl adı Mehmet Ulvi olan şair, Terzizade adıyla ünlenmiştir. Medrese eğitimi görerek ilmiye sınıfına geçti. Muallimzade’nin Manisa müftülüğü sırasında danişmendi oldu. Daha sonra Manisa valisi Şehzade Selim’e bağlandı ve şehzadenin defterdarı olan Durak Çelebi’nin adamları arasına girdi. 1565’te Durak Çelebi, Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile öldürülünce yazdığı mersiyenin dillerde dolaşması üzerine katline ferman çıktıysa da, uzun süre saklanarak canını kurtardı. II. Selim’in tahta çıkmasıyla da ortaya çıktı. Padişah fermanı ile mesleğine geri döndü ve dönemin ileri gelenleri tarafından korunup kollandı. “İçüb Ulvi beka camını göçdü bezm-i mihnetten” dizesi şairin ölüm tarihini gösterir.
Ulvi, XVI. yüzyılın sözü edilmesi gereken şairlerinden biridir. Aşıkane şiirler kaleme almış, Necati’nin yolunu benimseyerek deyimler ve atasözleri ile yüklü kendine özgü bir şiir dili kurmuştur. Necati’nin deyimli edası, Zati’nin mazmunlu anlatımı, Hayali’nin zarif ve lirik tarafı Ulvi’de bir araya gelmiş gibidir. Fakat bütün bu özellikleri kendine mahsus bir şahsiyet haline getirmiş ve daha da tekamül ettirerek Baki’ye doğru ilerlemiştir. Necati’de gördüğümüz redifli ve kelimelerin her beyitte tekrarı ile güç ve sanatlı kasideler meydana getirme yolunda çok daha ileri gitmiştir.
ESERLERİ
- Divan’ı basılmadı. Divan’ının nüshaları içinde de bulunan Şehrengiz’i Manisa ile ilgilidir.
ESER ÖRNEKLERİ
I
Harc eyler ise hançerinde dil n’ola varın
Yeg bilür efendi kişi kendüye çıkarın
*
İhtiraz et yıkma aşık gönlün ey çeşm-i gazal
Bu mese’dür herkesin gönlünde bir arslan yatar
*
Kerem kıl alma sinen sine-i mecruh Ulvi’den
Bilirsin ey tabib-i can unulmaz yara merhemsüz
*
Garibim bi-kesim gerçi ne dar ü ne diyarum var
Gönül derler bu ellerde hele bir gam-ı güsarum var
II
Dest-i kudret sanema kaşların ettik de keman
Tir-i müjganına karşu hedef oldu nice can
*
Baş açık yüğrüğüdür tir-i müjen meydanın
N’ola ey kaşı keman dersem ana toz koparan
*
Görmedi navek-i gamzen gibi bir tir-endaz
Ya kaşın gibi kemankeş kanı ey taze civan
III
Efendim sana kim derler ne yerdensin nedir adın
Cefayı kimden öğrendin a zalim kimdir üstadın
*
Ruhun arz et bize ey mülk –i hüsnün şahı lutf eyle
Safa-bahş olsun afaka cemalin mabı lutf eyle
Cefa vü cevre her dem ka’il olduk gâhi lutf eyle
Kerem kıl sorduğum ayb olmasın billahi lutf eyle
IV
Arz-ı hal etmeğe cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulacak kendimi asla bulmamam
*
Bezme gel bu gece ey alem-i hüsnün mahı
Yoksa yerden göğe dek inciniriz vallahi
DİVAN’DAN
GAZELLER
GAZEL I
Garib ü bikesem künc-i belada mahremüm sensin
Benümçün ağla ey çeşm ölünce hemdemüm sensin
Ferahla imtizacum yok bilürsin ey gam-ı dilber
Safa-yı hatırum zevk u sürur u alemüm sensin
Dedüm gül göricek pay-ı semend-i şehsuvarumda
Yürekde tig-i hasret yarasına merhemüm sensin
Habibüm kalb-i mu’min arş-ı Hak’dur der anun içün
Benüm gönlüm sana arş oldı nur-ı o’zamam sensin
Dil-i Ulvi gibi dünya içün gam çekmesem hergiz
Benüm alemde ancak ba’is hüzn ü gamum sensin
GAZEL II
Erişdi nev-civanum serv-i bala oldı gitdikçe
Açıldı gül gibi ol gonca ra’na oldı gitdikçe
Salınsa cem’ olur ol serv-i kaddün seyrine uşşak
Denilmez vasf-ı reftan temaşa oldı gitdikçe
Gözümden katre katre dökülen eşk-i güher-barum
Derildi bir yere irgüldi derya oldı gitdikçe
Ayakdaşum bulunmazken beyaban-ı muhabbetde
Reh-i aşk içre söyem bana hem-pa oldı gitdikçe
Gamum afyonı Ulvi’nin şu denlü aklın aldı kim
Yitürdi kendüyi yolda muharra oldı gitdikçe
KAYNAKÇA: İsen, Mustafa (2000). “Klâsik Kültürden İki İlginç Portre Turak Çelebi ve Ulvî”. Ötelerden Bir Ses, Divan Edebiyatı ve Balkanlarda Türk Edebiyatı Üzerine Makaleler. Ankara: Akçağ Yay.