HAYATI
Şair. Bursa’da doğduğu bilinen Üftade Hazretleri’nin doğum tarihi ile ilgili kesin bir bilgi yoktur. 1580’de vefat etmiş ve Yerkapı denilen yerdeki caminin türbesine gömülmüştür. Doksan üç yaşında ölmüş olduğu söylentilerine dayanılarak, 1480’da doğduğu tahmin edilmektedir. Asıl adı Mehmet Muhyiddin’dir. Öğrenimini tamamladıktan sonra, Hacı Bayram’ın halifelerinden biri olan Hızır Dede’ye bağlanarak bayrami tarikatına girdi. Halifelerinden Aziz Mahmut Hüdai, şeyhinin yolundan giderek celveti tarikatını kurdu.
Üftade Hazretleri’nin sözleri, halifesi olan Aziz Mahmut Hüdai tarafından Vakıat adlı bir kitapta toplandı. Şiirleri tasavvufi olup, çoğu ilahidir ve şiirlerinde Yunus Emre etkisi sezilir:
Ey dostlarım tanman bana aslımdan ayrı düşmüşem
Vatamını terkeyleyüp aslımdan ayrı düşmüşem
*
Derdimin dermanı sensin gayriden yoktur deva
Aşık olan kimselere gayre bakmaklık hata
*
Gerü bir menzile irdim nedamet bahrime daldım
Hayal-i aşka kul oldum saba gibi kararım yok.
ESERLERİ
Divan: 1911’de Bursalı Mehmet Tahir tarafından basıldı.
Vakıat: Halifesi Aziz Mahmut Hüdai tarafından sözlerinin topladığı yapıt.
Makalatü’l – Aliye
ESER ÖRNEKLERİ
I
İy hakikat erenleri
Dost elinün rehberleri
Tabiblerün serverleri
Dostdan haber virün bana
*
Düşdi yüreğüme firak
Dostumdan olmuşam ırak
İdemezsem her dem yarak
Dostdan haber virün bana
*
Hicran içinde kalmışam
Derd ü gam ile dolmışam
Çok arsalara dalmışam
Dostdan haber virün bana
*
Varup visalüne irem
Anda cemalini görem
Sıkd ile yolınu bulam
Dostdan haber virün bana
*
Miskin fakir Üftade’yi
İçi taşı pür-yareyi
Esirgegör biçareyi
Dostdan haber virün bana
II
Gece gündüz edelim zâr ü efgân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Kılavuz ola bize ehl-i irfân
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin görmeğe eyleye lâyık
Tarîkatde olalım Hakk’a sâdık
Gönülden olalım Allâh’a âşık
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Keremden ilete dârü’l-celâle
Merâtib erişe cümle kemâle
Ede gözlerimiz lâyık cemâle
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Nebîlerle velîlerle buluşup
Ki ellerin öpüp anda görüşüp
Cemâlin keşfine cümle erişüp
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Cemâlin sîretin ere safâsı
Ziyâde erişe Hakk’ın atâsı
Tecellî eyleye Hakk’ın bekâsı
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Rızâsıyla ede bize ziyâfet
Ki firkatden olup cümle selâmet
Diye râzî mısız benden temâmet
Hidâyet eyleye Allâhu Gufrân
Garîb Üftâde’ye Hakk’ın Habîb’i
Şefîʻ olmak ola Hakk’dan nasîbi
Ki oldur firkatin canda tabibi
Hidâyet eyleye Allâh u Gufrân
III
Hakk’a aşık olanlar zikrullahdan kaçar mı?
Alim olan gevherin yok yirlere saçar mı?
*
Gelsün ma’rifet olan yokdur sözümden yalan
Emmareye kul olan hayrı şerri seçer mi?
*
Sen bir kovuk servisin hemen şöyle turursın
Sen bir palaz yavrısın kuş kanatsız uçar mı?
*
Gerçek bu söz yarenler gördüm dimez girenler
Keramete irenler gizli sırrın açar mı?
*
Üftade yanup tüter bülbüller gibi öter
Dervişlere taş atan iman ile göçer mi?
IV
Göster cemâlin nûrunu
Şevk eylesün âşıkların
Kes gayrıdan gönüllerin
Zevk eylesün âşıkların
Aç gözlerinin perdesin
Gark eylegil envârına
Göster cemâlin yolunu
Azmeylesün âşıkların
Bahr-i muhîte gark edüp
Ummâna sal canlarını
Ummân içinde kendüyü
Yoğ eylesün âşıkların
Görmeğe kim kâdirdürür
Senin cemâlin nûrunu
Sensin yine seni bilen
Sabreylesün âşıkların
Doymadı dağlar nûruna
Yanubeni mahvoldular
Yanubeni kül olmağı
Dâim diler âşıkların
Olan cemâline hicâb
Varlığıdır dervişlerin
Al bunların varlığını
Bulsun safâ âşıkların
Herkes diler senden seni
Üftâde’nin umar cânı
Lûtfedüben Yâ Ganî
Görsün yüzün âşıkların
V
İlahi yâri kıl ki senden özge yarum yok
Ne yüz ile sana günehden gayrı karum yok
*
Ne dervişem feragetde be tac ü taht ü devletde
Bu dar-ı dehr-i gurbetde garib oldum anarum yok
*
Gönül yad itdi Sübhan’ı gözüm yaşı ciğer kanı
Yoluna virmişem canı bu yolda ihtiyarum yok
*
Girü bir menzile irdüm nedamet bahrına daldum
Hayal-i ışkda kul oldum saba gibi kararum yok
*
Benem asi yüzi kara garib Üftade biçare
Tutuşmışam bir nara yanumca bir yanarum yok
VI
Yâ İlâhî zikrin ile ver gönüllere cilâ
Görüne tevhîd içinde hûb cemâlin ey Hudâ
Rehber eyle zikrini olsun vesîle zâtına
Zikr içinde erdiler cümle erenler hep Hakk’a
Cânımıza zikrin ile ver hayât-ı câvidân
Kim fenâdan kurtulup zikrin ile bulsun bekâ
Götürüp gözden hicâbı açıla envâr-ı Zât
Nûruna gark eylegil âşıklarını ey Hudâ
Kim cemâlin vaʻdesidir bunlara veren sükût
Anın içün dâimâ ederler hamd ile senâ
Muntazırlardır bular güzel cemâlin görmeğe
Bundan özge yokdurur arzûları önden sona
Derd-mend Üftâde’nin kalbini kurtar gayrıdan
Tâ cemâlin nûruna vâsıl olup bula safâ
VII
Seherde bülbüli gördüm iniler
Kamu dertlerün derdim yiniler
İşidenler esirgeyüp didiler
Zihi şuride vü biçare bülbül
*
Meğer dimağına irmiş havası
İrişmiş canına gülün safası
Ki sanmış derdinün oldur devası
Zihi şuride vü biçare bülbül
*
Fıraka odı irişmişdi cana
Gazeller okur iken yana yana
Kohusından irişdi gülistana
Zihi şuride vü biçare bülbül
*
Yitirmiş aklını buyından anun
Mecali kalmamış cisminde canun
Ki urmış terkini cümle cihanun
Zihi şuride vü biçare bülbül
*
Araşdurdı gezüp bahçe bucağun
Bulımadı gülün kızılın ağın
Yitürmiş vuslatın bilmez ne çağın
Zihi şuride vü biçare bülbül
*
İşit Üftade’nün bülbül sözini
Ki izler ehl-i irfanun izini
Dilersin kim görsün dost yüzini
Zahi şuride vü biçere bülbül
VIII
Görmez isem cemalini
Güzel adın işideyim
İrmez isem vüsalune
Güzel adın işideyüm
*
Bir gün görem cemalünü
Seyr eyleyem kemalüni
Kesb eyleyem visalüni
Güzel adın işideyim
*
İrem visale şevk ile
Görem cemalin zevk ile
Cümle aşıklarla bile
Güzel adın işideyim
*
Güzel adın rehber bize
Işkun dahi server bize
Cümle adın ezber bize
Güzel adın işideyim
*
Ne dilde kim ola zikrün
İrişe gönüle fikrün
İde daim senün şükrün
Güzel adın işideyim
*
Gönül bulur cilasını
Dahi Hakk’ın rızasını
Cemalinün saftasını
Güzel adın işideyüm
*
Üftade’nün budur yolı
Hak yolına didi beli
Zikreyleye daim dili
Güzel adın işideyim
IX
Gel berü ey gönlümün sahnından seyren eyleyen
Zerrece bir katreyi ışk ile umman eyleyen
*
On sekiz bin aleme sığmaz iken bu aşk ile
Bir haber birle ana dünyayı zindan eyleyen
*
Varlığumda zerre zerre sed ola yolda bana
Al elüm kurtar bu sedden lütf u ihsan eyleyen
*
Ehl-i irfana didiler sen çıkınca aradan
Bilemezsin kimdürür kendüyi pinhan eyleyen
*
Bilmek istersen nazar kıl sırrına Üftade’nin
Ta bilesin kimdürür sırrını seyran eyleyen
X
N’oldun ağlarsın gönül bir bedel yarun mı var
Zari zari inlemekden gayrı bir karun mı var
*
Nar-ı ışkda kendüyi atmak dilersin her nefes
Oda yanmaz kim Halilullah gibi tenün mi var
*
Ruz u şeb arzu idersin dost cemalin görmeğe
Sırr-ı Ahmed’den irişmiş çeşmüne nurun mı var
*
Ne aceb cür’et idersin sözlere Üftade’nin
Rah-ı Hakk’a vasıl olmış zerrece halün mi var
KAYNAKÇA: Meral, Arzu (2012). Dîvân-ı Hazret-i Üftâde. İstanbul: Revak Yay., 3-4, Ulusoy, Mehmed Şemseddin (1997). Bursa Dergahları- Yadigar-ı Şemsi I-II. Bursa: Uludağ Yay, M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (İstanbul 1919) (haz. Orhan F. Köprülü), Ankara 1976, s. 269, Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin, Risâle-i Melâmiyye-i Şettâriyye, İÜ Ktp., İbnülemin, nr. 3357, vr. 5a-6a.