HAYATI

Divan şairi. 1752’de Adana’da dünyaya geldi. 1814’te İstanbul’da yaşama veda etti. Sünbülzade Vehbi’nin yanında toprağa verildi. Asıl adı Seyyit Osman. Babasının adı Hafız Mustafa Efendi’dir. Öğrenimini memleketi Adana’da tamamladı. Süruri, sonraki yıllarda, Mekke kadılığından dönerken Adana’ya uğrayan Yahya Tevfik Efendi’nin teşviki ile, 1779’da İstanbul’a geldi. Yine onu aracılığıyla şeyhülislam Esadzade’den mülazım olduysa da oldukça sıkıntılı bir ömür sürdü, sonunda sınavları vererek kadılığa geçti. 1781’de Anadolu sadaretinde görev aldı. Sünbülzade Vehbi’nin kethüdası olarak Eski Zağra’ya gitti. Yeni Pazar’da yaptığı kadılık görevini, 1800’de Mostar kadılığı izledi. III. Selim’e sunduğu bir kaside üzerine yeniden Anadolu kazaskerliği emrine alındı.

Süruri, Kaside ve gazellerinin dışında, asıl tarih manzumeleri ve hicivleri ile ünlenmiştir. 2000’e yakın tarih manzumesi, askeri, siyasi olaylardan, ölüm ve doğumlara, hırsızlıklara, hava durumuna varıncaya dek geniş bir alanı kapsar. Tarih düşürmek konusunda gerek ustalık, gerekse zenginlik açısından tek sayılmıştır. Yalnızca önemli kişilerin yaşamları ile ya da önemli tarihsel olaylarla sınırlanan tarih düşürme sanatı, onun elinde günlük yaşama açılmış, toplumun her katından insanı kapsamış, üstelik mizah ve hicivle beslenmiştir. Tarihlerinin 1773-1814 yılları arasını konu alan çalışmalar için ana kaynak olduğu belirtilmelidir. Ayrıca hicivleri ve hezliyyatı da benzerlerinden ayrılır. Yergiden çok, mizahın öne alındığı görülür.

ESERLERİ
  • Divan (Bulak, 1255/1839)
  • Hezliyyat-ı Süruri (mizah ve hiciv ile ilgili şiirleri. Bu şiirlerinde Hava’l mahlası kullanmıştır, basıldı).
  • Süruri Mecmuası (başka şairlerden ve kendisinden seçtiği tarihleri kapsar, tarihler konularına göre bölümlendirilmiştir. 1882’de Ahmet Cevdet Paşa tarafından yayımlanmıştır).
ESER ÖRNEKLERİ
TARİHLER*

I

Çulpalar başı Gedik berber kim

Müşterisi idi üç beş amele.

Veresi bulduğun ettikçe tıraş

Başın eylerdi fakirin çetele.

Ekseri kazdığı kel baş idi,

Galiba kendi de benzerdi kele.

Sanatından usanıp vaz gele,

Verdi dellale dükkan memleketin,

Gezdi gitti sutura elden ele.

Kurtulup kalfa dedi tarihin:

Mülkini satıp Gedik Usta hele.

II

Kardeşim, sağsın inekten anamız çok süt kim

Kaymak olmazsa doyunca yiyelim yoğurdu

Söyle babana beşaretle münekkel tarih:

Müjdeler, boz düğemiz bir danacık doğurdu.

III

Gelmiş idi camiye bir beynamaz,

Hırsız imiş kim yiyeyazdı dayak.

Söyledi tarihini kayyım anın:

Kaçtı papuç hırsızı yalın ayak.

IV

Melekülmevti düşünde görerek fevt oldu,

Vermedi hiç halel uykusuna tiryaki.

Müptelayan-ı şehir gıpta ile der tarih

Bir gece daldı ecel uykusuna tirkayi.

V

Muallim hansinin damı damlardı, Veli Hece

Kılıp etfali azad istedi tecdidini anın,

Hesab-ı Ebced’i kalfa bilirmiş, söyledi tarih:

Yıkıldı mektebin sakfı, yapıldı göblü sıbyanın.

ŞAHİN ALİ PAŞA’NIN SADARETİNE

Sürfiri savt-i e’ali hatif söyledi tarih

Hüma-yı mührü aldı şahbaz-lane-i devlet (1199/1784-85)

TAYYAR PAŞA’NIN VEZARETİNE

Mısra’eyni per-i tavus gibi reng-amiz

İki yüzden ruh-ı mazmuna olur ayine dar

Ser-i tarih nüvisana olur saye-figen

Evc-i a’la-yı vezaretde hümadır Tayyar (1215/1800-01)

(*Eski edebiyatımızda şiirle olayların tarihlerini tespit etmek geleneği vardı. Doğumlar, ölümler, cüluslar, yaptırılan binalar gibi pek çok olay için tarihi manzumeler yazılırdı. Yazılan bu manzumelerin son mısralarının harfleri Ebced Hesabı denilen usule göre sıralanırdı. Bu harflerin karşılığı olarak kabul edilen rakamlar toplanınca çıkan sayı olayın yılını gösterirdi.

Zamanınızda bu usul değerini kaybetmiş bulunmaktadır. Fakat vaktiyle yazılan bu çeşit manzumelerden birçok mühim tarihi göstermek bakımından değerli olduğu gibi bir kısmı da gündelik hayatı aksettirmek dolayısı ile oldukça ilginçtir.)

KAYNAKÇA: Muallim Naci (2000). Osmanlı Şairleri. (hzl. Cemal Kurnaz). Ankara: Akçağ Yay, Özkırımlı, Atilla (1982). “Sürûrî”. Türk Edebiyatı Ansiklopedisi. İstanbul: Cem Yayınevi, IV, 1060, Ahmet Cevdet Paşa (2000). Belâgat-ı Osmâniye. (hzl. Turgut Karabey-Mehmet Atalay). Ankara: Akçağ Yay.

 

 

Paylaş