HAYATI
25 Nisan 1928 günü İstanbul’da dünyaya geldi. 2014 yılında Ankara’da hayatını kaybetti. Tam adı Azime Sevda Şener’dir. Emine Neriman Hanım ile mühendis İsmail Hakkı Şener’in kızıdır. İlk ve orta öğrenimini Turhal, Ankara Maarif Koleji ve Eskişehir’de tamamladı. 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Aynı fakültenin tiyatro bölümünde “Musahipzade Celal ve Tiyatrosu” konulu tez çalışması ile doktor oldu. 1967’de doçent, 1972’de profesörlüğe yükseldi. İngiltere’de Bristol Üniversitesi Drama Bölümü ve Viyana Üniversitesi Tiyarobilimi Enstitüsü’nde bir süre eğitim gördü. 1978-1980 yılları arasında Devlet Tiyatrosu Edebi Kurul üyeliği görevinde bulundu. 1995 yılında kendi isteği ile görevinden emekliye ayrıldıktan sonra bir süre dışarından ders vermeye devam etti.
Sevda Şener’in ilk yazısı 1952 yılında Yeditepe dergisinde çıktı. İnceleme, tanıtma ve eleştiri yazıları Tiyatro Tiyatro, Devlet Tiyatrosu Dergisi, Türk Dili, Ulusal Kültür, Tiyatro Araştırmaları, Tiyatro 70, Birikim, Milliyet Sanat ve Gösteri dergileri ile Radikal gazetesinde yayımlandı. Eserlerinde dramatik olgunun öğelerini, tiyatronun tarihsel aşamalarını ve oyunculuğun kaynaklarını inceledi. Türk tiyatrosunun dönemlerini titiz bir araştırmacılık ve akıcı bir dil ile ortaya koydu.
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Türkiye Milli Merkezi, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Dil Derneği, Edebiyatçılar Derneği ve Türkiye Felsefe Kurumu üyesi olan Sevda Şener, 1990 Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü; 1990 Tiyatro ve Televizyon Yazarları Derneği Hizmet Ödülü; 1992 İtalya Adalaide Ristori Ödülü; 1994 Nisa Serezli “Tiyatroda Yılın Kadını” Ödülü; 1999 Muhsin Ertuğrul Emek Ödülü; 1999’da Afife Jale Ödülünü, Muhsin Ertuğrul Özel Ödülünü, 2001’de Çankaya Belediyesi Hizmet Ödülünü, 2002’de Ankara Sanat Kurumu Onur Ödülünü, 2004’te 9. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali Tiyatro Emek Ödülünü aldı.
“Artık tiyatronun ne olduğunu, insanla, toplumla, yaşamla nasıl bir ilişki kurmuş ve kurmakta olduğunu ve dolayısıyla neyin / nelerin tiyatro olmadığını, ‘güzel’, ‘orijinal’, ‘etkileyici’, ‘çarpıcı’, ‘alışılmamış’, ‘modern’, ‘yaratıcı’ sıfatlarının teker teker ya da hep birlikte, bir yapıtı ya da gösteriyi ‘tiyatro’ kılmaya neden yetmeyeceğini aydınlıkta tartışabilmemizi sağlayacak güvenilir bir kaynak var elimizde”. (Füsun Akatlı)
ESERLERİ
Musahipzâde Celal ve Tiyatrosu (1963), Çağdaş Türk Tiyatrosunda Ahlâk Ekonomi Kültür Sorunları (1971), Çağdaş Türk Tiyatrosunda İnsan (1972), Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi (1982), Oyundan Düşünceye (1993), Yaşamın Kırılma Noktasında Dram Sanatı (1997), Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu (1999), Nâzım Hikmet’in Oyun Yazarlığı (2002), İnsanı Geçitlerde Sınayan Sanat (2003), Gelişim Sürecinde Türk Tiyatrosu (2003), İzleri Kaldı (2005).