HAYATI
Şair. 28 Ekim 1976’da İstanbul’da dünyaya geldi. Şaziye Hanım ile makine mühendisi İrfan Işın’ın oğludur. Orta ve lise eğitimini Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamladı. Ardından bir süre İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü’ne devam etti. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Bölümü’nde öğrenim gördü. Mizan dergisinin kurucularından. Poetik Har(s) dergisini çıkardı (2003). Yasak Meyve şiir dergisinde editörlük yaptı (2004-2005). 2008’den bu yana arkadaşlarıyla Karagöz dergisini; 2003’ten bu yana da Poetik Har(s) isimli şiir dergisini çıkarıyor. Halen bu derginin ve poetikhars.com isimli sitenin editörü.
Serkan Işın’ın “Benim Yüreğim Onun Elinde” başlıklı ilk şiiri 1997’de Düşlem dergisinde (Bursa) yayımlandı. Mizan, Atlılar, Islık, Ağırolbaydüzyazı dergilerinde yer aldı.
ÖDÜLLERİ
- İki Şehir Arası Gece ve Şeyler ile 1998 İnkılap Yayınevi Öykü-Şiir Yarışması Şiir Ödülü.
ESERLERİ
Şiir:
- İki Şehir Arası Gece ve Şeyler, İst.: İnkılap, 2000
- Metropol Aşkları, İst.: Liman, 1999
- Nesnevi, İst.: Can, 2002
- Hz. Hubble’ın Rüyaları, İst.: Yom, 2005
- Bonus, İst.: YKY, 2007
Deneme:
- Tüğün, Ank.: Ebabil, 2007
ESER ÖRNEKLERİ
Kuşağımı Beline Dolayanlar
Sokaktan başlayarak
Salaş sükse yüz veriyor sokağına
İç çamaşır rengini sihirle siyaha devşiriyor
Orospuluklar tüm kentin dibini oyarken
El değiştirmek, satılmak, pazarlanmak
Mal’ın satım gücünü tek nesnede
Özetliyor: tanınmak, kabul görme anlamında…
Uygarların (t)arafı:
Bu dizeler bir anlam uyandırıyor
En devşirme, en zorzopina kafalarda
Bellek sürtünerek eriyor, aşınıyor şehirde
Şeylere çarpıyor, taytlarda, ayakkabılarda
Ekranlarda, vitrinlerde, ellerde, ayaklarda,
Külotlarda, sütyenlerde, eteklerde, kıllarda
Saçlarda, kıvırdayan kalçalarda…şekil değiştirmiş: hobdin
Mevsimsiz baştan çıkarma:
“Meçhul bir felaketten buraya
düşmüş…”
diyor Mallarmé,
[Mallarmé kim?
Toplum sokaklarına yüzünü sürmüş bir
Lirik tanrı, bayağı tanrı
…
Bir Mevlevi Kasabasında Aşkın Topoğrafisi
Yüzleri uzuyor mevlevilerin döndükçe bedenleri
Tenleri karıştıkça yergök arası topraklarda
Seyrederken karelere bölerek şarabı ve ekmeği
Dağılıyorlar: ve ancak bu dört fiile yazılabilir bu şiir
gidilebilir yerler aramanın vakti gelmişti Mutasavvıf Bey için
her tünek her kargı her kargaşa ses uyumunda ötelere gitmeyi gerektiriyordu
her in her oyuk her oda ve kefere ayînleri
tenin o çağırılmayan kötü kokusunu baş döndürücü seslerle çağırıyordu
Mutasavvıf bazen duruyor, düşünüyor, önündeki parşomenlere gözlerini
daldırıyor kullanmaması gereken bir diviti hokkasına kaldırıyor
elyazması emirleri siliyor yüzüne inen şafak&aura toplamında kaybediyor
uzaklara olan özlemini, eksik mısralara gömüyordu.
Bir sürek avı.
Zaman’ın dışında durmayı öğretmişlerdi oysa, dönerek
Ve biçiminin küre olduğunu biliyor mutasavvıf bey, turkuaz:
Euclid geometrisinden uzaklaşmayı biliyordu dönerek
‘Sonraki nesil çok yetenekli; bu yüzden çok heyecanlıyım.
Ne kadar yetenekli insanlar, rolü nasıl kabul ediyor ve vazgeçiyorlar.
Onlar, hep mürşit rolünde değillerdir. Halbuki önceki mürşidler, eski
Alışıldık modele göre işlerini yapıyorlar ve ayrılmaları gerektiğinde de
ona göre davranıyorlardı. Bu durumda onlar görevi bırakmak yerine her zaman
işlerini yapıyorlardı.
Geri çekil mutasavvıf!
Yalnızlığına kur otağını, sür elini simya ve karanlıkların üzerinde
Mürşidin Ruhu bana döndü ve dedi ki:
‘burada senden ayrılıyorum. Seçersen, bu kapıyı açabilirsin.
Seçim tamamen senin ve doğru veya yanlış şık yok. Her iki
Seçim de eşit ağırlıkta. Kapıyı açmak istersen diğer tarafta seninle
Buluşacağım.
Kapıyı açmadım.
Bana korkma diyorlardı. ‘senden önce karanlığa gidenler sana rehberlik etmekte.
Korku kapıydı.
KAYNAKÇA: Mehmet Çetin / Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (c. 4, 2002)