HAYATI

Şair. Amidi adı ile bilinmesinden Diyarbakır’da doğduğu tahmin ediliyor. Yaşamı üzerine kesin ve ayrıntılı bilgimiz yok. Şehzade Cami’nin yakınlarından olduğu, Mısır’a giderek oraya yerleştiği ve H. 920 dolaylarında öldüğü söyleniyor (Osmanlı Müellifleri). Ali Emiri ise, öğrenimini Diyarbakır’da yaptıktan sonra İstanbul’a gittiğini ve 1523’te öldüğünü belirtir (Esami-i Şuara-yı Amid). Şairin, 1511’de tamamladığı yapıtı Şehname’yi, Memluk sultanı Kansu Gavri’ye (ölm.1516) sunduğu düşünülürse, Bursalı Mehmet Tahir’in verdiği bilginin doğruya yakın olduğu kabul edilebilir.

Süleymaniye kütüphanesinde bulunan ve Şerifi adlı bir şaire ait olan Divan’ın, Amidli (Diyarbakırlı) Şerifi’ye ait olduğu kabul edilmiştir. Tersini kanıtlayabilecek bir bilgiye de sahip değiliz. Her manzumenin başına konuyla ilgili bir ayetin konduğu bu Divan’daki şiirler dinsel bir özellik taşımaktadır.

Şerifi’ye ait olduğundan kesinlikle emin olduğumuz yukarıda da adı geçen Şehname’dir. Firdevsi’nin ünlü yapıtının manzum çeviri olan kitabını, on yılda tamamladığını söylemektedir.

ESERLERİ
  • Divan
  • Şehname (Firdevsi’nin ünlü yapıtının çevirisi)
ESER ÖRNEKLERİ
TERCÜME-İ ŞEHNAME’DEN

Bular başladı gine içmeğe mey

Çalar her yana mutnblar def ü ney

*

Gine devr eyledi la’lin kadehler

Gidüp gussa gelür zevk ü ferahlar

*

Gine başladı saza ol füsun-ger

Anul anul gine udını çalar

*

Gine işitdi ol avazı Husrev

Gine divane girdi san meh-i nev

*

Gelür Perviz feryada figane

Ki nedür bu terennüm bu terane

*

Durur ol arada Husrev ayağa

Çerağ alur girer kendüsi bağa

*

Bu ademdür degüldür der peri-zad

Peri etmürdeye bu denlü feryad

*

Ne peridür bu hergiz ne ferişte

Degül anlar bu işlerle sirişte

*

Eger div olsa bulmazdı usuli

Veli bilür mi div bu anca yolı

*

Yakın bildüm beni kim ademidür

Ne adem kim gönüller mahremidür

*

Bulun kim damenin pür-zer kılalum

Dehanın toptolu gevher kılalum

*

İşidüp Barbed ağaçtan anı

Dedi ey şeh bana virgil amanı

*

Ağacı tuta tuta iner ol dem

Temaşa eder anı şah-ı alem

*

Gelüben Husrev’e yuz vurdı yere

Dedi Hak sana uzun ömr vere

*

Bu işler k’eyledüm terk-i edebdür

Edeb terk etmeğe bir iş sebebdür

*

Dedi Husrev ki değil ne kişisin

Bu dağ içinde kimün bilişisin

*

Dedi şah-ı cihan ben bendeyem ben

Yabanlardan yatur efgendeyem ben

*

Dahi her sergüzeştin Şah’a bir bir

Hikayet eyledi hep evvel ahir

*

Irak yerden yüz urdum bu diyara

Ki geldüm hizmet etdüm şehriyara

*

Hasedden beni saldılar ırağa

Özümi ben dahi saldum bu bağa

*

Ki şahı görmeğe bir hile bulam

Garibüm ben bu elde bes ne kılam

*

Anı gördügine Şah oldı şadan

Ferahdan gül yanağı oldu handan

*

Dedi hoş geldün ey üstad-ı alem

Bu zahmetler ki çekdün yemegil gam

*

Kim şimden girü rahatlar göresin

Ne maksudun ki var ana eresin

*

Dönüben Serkeş’e kıldı itabı

Ki balçıkla sıvarsın afitabı

*

Kinlenmekten ü buğz u hasedden

Diledün dür edesin Barbed’den

*

Yabanda kala bunun gibi üstad

Ola şah ile senün gibi har yad

*

Niçün benden ırağ etmek diledün

Garib ü miskine dişün biledün

*

Yüz urdı Serkeş istiğfara geldi

Ayağa düşdi bes yalvan kıldı

*

Şefa’at etdi ol dem Şeh’den Üstad

Dedi olgıl cihanda hurrem ü şad

*

Kerem ehlisin ey Şeh’den Üstad

Günahın Serkeş’ün bana bağışla

*

Bağışladı günahın Şah ol dem

Oturup işret etdi Şah ol dem

*

Biraz kim ud çaldı anda Üstad

Nihadından kopardı Şah feryad

*

Eder Üstad’a Şah ol denlü ihsan

Ki Üstad oldı ol ihsana şadan

*

Elini eteğini pür-zer etdi

Dehanın dolu la’l ü gevher etdi

*

Anı mutrıblarun üstine kodı

Yarağına olarun urdı odı

KAYNAKÇA: Ahmet Ateş, “Şahnâmenin Yazılış Tarihi ve Firdevsî’nin Sultan Mahmud’a Yazdığı Hicviye Meselesi Hakkında”, TTK Belleten, XVIII/70 (1954), s. 159-168

 

 

Paylaş