HAYATI
Divan şairi. 1661’de İstanbul’da dünyaya geldi. 1725’te İstanbul’da yaşama veda etti. Üsküdar’da Karacaahmet Mezarlığı’nda Kami Efendi’nin yanında gömülüdür. Mehmed Selîm Efendi, Bosna mollası Gölpazarlı veya Beypazarlı Hüseyin Efendi’nin oğludur. Kavsarazadelik ile tanındı.
İyi bir öğrenim görerek yetişen Selim, İstanbul medreselerinde bir müddet müderrislik yaptı. Müderrislikte en yüksek paye olan “Musıla-i Süleymaniye” seviyesine kadar yükseldi. Bir ara Bursa’a Muradiye medresesinde müderrislik yaptı. Bu görevi sırasında azledildi. 1715’te yeniden İstanbul’a çağrılan Selim, nişancı oldu. Daha sonra dönemin şeyhülislamı Feyzullah Efendi’nin mektupçusu oldu. 1719’da Sultan III. Ahmet, kendisini saray hocalığına ve kendi adına yaptırdığı kitaplığa görevli tayin etti. Son görev yeri ise Galata mevlevihanesi fetva eminliği oldu. Bu görevi sırasında hayatını kaybetti.
Selim, iyi derecede Arapça ve Farsça bilirdi. Yaşadığı dönemin önde gelen ilim insanlarından biriydi. Hüsn-i hattın sülüs ve nesih çeşitlerini Nefes-zâde Seyyid İsmail Efendi’den, talik hattını da Siyâhî Ahmed Efendi’den meşk eden Selîm, hattatlığıyla da meşhur olmuştu.
ESERLERİ
- Divan
- Tarih-i Feth-i İstanbul
Selim’in eserleri yazma halinde olup basılmamıştır. Türkçe eserlerinin dışında Arapça ve Farsça yazılmış şiirleri de bulunmaktadır.
ESER ÖRNEKLERİ
SELİM DİVANI’NDAN
GAZELLER
GAZEL I
Garib ol gurbet ehl-i derde sahra-yı selamettir
Bu halk içre kişi bigane olmak başka halvettir
Seda-yı siyt u şöhretten sakın kim şöhret afettir
Ney ü tanburu seyr eyle seraser dağ-ı hasrettir
Su’ud nahsı nam-aver nücuma nisbet eylerler
Hele rindane bi-nam ü nişan olmak sa’adettir
Hayal-i reng-i meyle mest olur dil la’l dilberden
Bu bağa ebr-i tasvir esfer-i mahz-ı taravettir
Misal-i peyker-iv canandır ancak gayri yok deyyar
Peri-zar-ı dil-i uşşak bir vadi-i vahşettir
Mey-i aşkıyla sermest ol da dünyayı temaşa kıl
Selima kendiden gitmek aceb seyr ü seyahettir
GAZEL II
Hayli sirişke verdim akın kuy-ı dilbere
Dil verdim anda bir gözü hün-rüz kafire
Uşşaka kibr ü kin ile bir kastı var gibi
Bir yere geldi kaşları etti müşavere
Dil kaldı perçeminde ararken konak yeri
Ahır düşürdü kendiyi bir bi-aman yere
Can almada süzülmesi şehbaz-ı çeşminin
Kafidir urmasın elini tir ü hançere
Didar-ı ceyş-i hüsnü yazıldı gelip hatı
Serdar kabül olsa revadır bu leşkere
Saki ayak ayak yürüt imdadına meyi
Gam hayli etti Selimi muhasara
KAYNAKÇA: Karatay, Halit (2008). Hattat Divân Şâirleri. Ankara: Akçağ Yay.