HAYATI
Tezkire yazarı ve divan şairi. 1688’de İstanbul’da dünyaya geldi. 1743’te İstanbul’da yaşama veda etti. Bozdoğan Kemeri yakınına, babasının yanına gömüldü. Asıl adı Mehmet Emin olan Salim, Şeyhülislam Mirza Mustafa Efendi’nin oğludur.
Ulema çocuğu olduğu için henüz beş yaşındayken mülazemet verilen Salim, gerekli öğrenimi gördükten sonra, 1704’te müderris oldu. İlmiye mesleğinde hızla yükseldi ve 1713’te Süleymaniye müderrisliğine getirilene kadar bütün rütbeleri aldı. Aynı yıl içinde Selanik kadılığı görevine atandı. Ama burada gösterdiği uygunsuz davranışlar yüzünden azledildi ve 1714’te Serez’e sürüldü. Babasının şeyhülislamlığı sırasında, Galata kadısı olduysa da, onun azledilmesi ile, Salim de görevinden alındı ve babasıyla birlikte Trabzon’a sürüldü. Bir buçuk yıldan sonra Boğaz içinde bulunan yalılarında oturmak şartı ile İstanbul’a dönmelerine izin verildi. Kendisine kimi arpalıklar (Keşan, Balya) bağışlandı ama Damat İbrahim Paşa’ya tezkiresini sunduğu 1722’ye kadar resmi bir görev verilmedi. Atandığı İstanbul kadılığındaki süresini tamamlayınca yeniden azledildi. Daha sonra uzun bir süre boşta kaldı. 1730’da Anadolu, 1735’te Rumeli kazaskeri oldu. Bundan sonraki görevleri ve ölüm yeri konusunda kaynaklarda değişik bilgilere rastlanır. Mekke kadılığı görevinden dönerken yolda ya da Şam’da öldüğü söylentilerinin yanı sıra, Rumeli kazaskerliğinden azledildikten sonra İstanbul’da öldüğü de ileri sürülmüştür.
Mirzazade adı ile tanınan Salim, yaşadığı dönemin usta şairlerinden biri olarak gösterilmiştir. Şiirlerine yüz elliye yakın nazire söylenmiş olması da divan geleni içinde belli bir yeri olduğunu gösterir. Salim’in divan şiirinde sözünü ettiği mısraların pek çoğu, klasik anlayışa göre güzel sayılan sanatlı parçalardır. Anlar göründüğü gibi Nedim’in güzel diye seçtiği beyitlerinde bu zevke ve ölçüye yine bağlı kalmıştır. Salim’de bulunan sanatlı nesir düşkünlüğü ifadesini ağırlaştırmış, pek çok kez gereksiz sözlerle yüklü bir hale getirmiştir.
On sekizinci yüzyılın en önemli tezkire yazarlarından biri olan Salim’in “Salim Tezkiresi” adı ile tanınan eserinde sanat anlayışı bakımından çok güzel buluşlar ve görüşler vardı. Kişilerin tahlili, ve şahısların tasviri çok kere isabetli ve değerlidir. Ancak yaşadığı devre göre bile tam bir metot, geniş bir araştırma yoktur. Kendi çevresinde bulunan şahsiyetlere dair zahmet çekmeden edindiği bilgileri çok kez edebiyat dışı gereksiz ve değersiz ayrıntılarla anlattığı halde kendisine tarih ve coğrafya bakımından uzak olan kişilere ait gerekli bilgileri bile arayıp yazmak zahmetine girmemiştir. Kendi mesleğinden olan az ya da çok önemli şairlerin doğumları, ataları, ilk girdiği ve sonradan değiştirdikleri tüm görevleri ince ince anlatıp tarihleriyle birlikte kaydettiği halde, örneğin, Nabi gibi pek çok büyük şairin doğumuna ve hayatına ait olumlu bilgiler vermemiş, eserlerinden tam ve kronolojik olarak söz etmemiştir.
ESERLERİ
- Tezkire-i Sâlim
- Divan
- Neylü’r-reşâd fî emri’l-cihâd
- Selâmetü’l-insân fî muḥâfaẓati’l-lisân
- Mâhiyyetü’l-âşık
- Lugat-i Vassâf
ESER ÖRNEKLERİ
SALİM DİVANI’NDAN
GAZELLER
GAZEL I
Muradın üzre seni sanma şad-kam eyler
Husul-i kamını çarh intikama dam eyler
Neşat-ı yek-nefes-i dehre der-kafa ekdar
Bir an safaya bu derdi kim iltizam eyler
Tamam bedr ola diyü hilal-i maksudi
Bu fikr-i na-be-mahal ademi tamam eyler
Ümid-i buy-ı vefa eyleme bu gülşende
Dimağ-ı kamını azürde-i zükam eyler
O yâri habda görmek dilersem ey Salim
Felek dü-dideme habı benim haram eyler
GAZEL II
Çeşm-i hab-aludemiz kim habdan bidar olur
Şüst ü şuy-ı ruye eşk-i dide katre-bar olur
Aşıkın sermaya-i dirine-karıdır elem
Teng dengi hâce-i aşkın gam-ı dildar olur
Şehr-bend-i arzuda deng-ber-deng-i heves
Hep meta’ı bu diyarın taze dağ-ı yar olur
Kakülünde kalmadı dil gâhi kerem kıl sevdiğim
Çeşm-i ser-mesti garibin lutf ile huşyar olur
Yek nigahı kaldırır ednaları a’laların
İltifat-ı mihr ile zerre Süreyya-kar olur
Gonca-veş Salim açılmaz gülşen-i takrirde
O dehanın kim zebanı hem-dem-i esrar olur
GAZEL III
Etfal-ı ruh kim suhanın mektebinde
İlm-i hakikat-i ezeli mektebindedir
Her bir şirişte maye-i kesb-i kemal olur
Asar-ı feyz ma’rifetin kalebindedir
Olsan çi sud mihr-i sipihr-i hüner gönül
İl tali’ndedir kişinin kevkebindedir
Hatt-ı şerifin eyler imiş nüsha-i şifa
Ol kim firak-ı hicr ile tab-ı tebindedir
Huddam-ı ilm mahrem-i sırr-ı kemin olur
Raz-ı deruni nüshaların mıklebindedir
Ayini cevr iken yine izhar-ı meyl eder
Salim takiyye varsa cefa mezhebindedir
KAYNAKÇA: Hüseyin Güfta, Sâlim (Mirzâzâde): Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri ve Divanının Karşılaştırmalı Metni (doktora tezi, 1995), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü