HAYATI

Divan şairi. II. Mustafa’yı tahtan indirmeye sebep olan büyük isyanın mağlup kahramanı vezir Rami, şiirde Nabi’nin koruyucusu, arkadaşı ve en yakın takipçisidir. 1654’te İstanbul’da dünyaya geldi. 1707’de Rodos’ta yaşama veda etti. Padişahın emri ile burada gömüldü. Terazici Hasan Ağa’nın oğludur.

Rami Mehmet Paşa, ilk eğitimini tamamladıktan sonra reisülküttaplık kaleminde devama başladı. Daha sonra Nabi’nin dikkatini çekti. Onun aracılığıyla Müsahip Mustafa Paşa’nın adamları arasında girdi. Nabi ile birlikte gittiği hac dönüşü önce beylikçiliğe, ardından da reisülküttaplık görevine getirildi. 1699’da Karlofça müzakerelerine katıldı, görüşmeler Osmanlı Devleti’nin aleyhinde sonuçlanmakla birlikte, barışı sağlamakta gösterdiği başarı padişahın iltifatının yanı sıra büyük ölçüde saygınlık kazanmasına yol açtı. Sadrazamlar arasındaki çekişme, Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin Rami Mehmet Paşa’yı savunması sonucunda lehine sonuçlandı ve 1702’de üç tuğlu kubbe vezirliği görevine yükseltildi. Bir yıl sonra da sadrazam oldu. Hemen geniş bir programla ıslahat hareketlerine girişti, birtakım sert tedbirlere başvurdu. Başta koruyucusu Feyzullah Efendi olmak üzere çıkarları engellenen kişilerle çatıştı. Edirne’de başlayan ve dönemin padişahı II. Mustafa’nın tahtan indirilmesine yol açan ayaklanma üzerine kaçarak gizlendi. III. Ahmet’in tahta çıkarılarak kendisinin yakını olan Damat Hüseyin Paşa’nın sadrazam olması üzerine ortaya çıktı. Önce Kıbrıs’a, daha sonra da Mısır’a vali olarak gönderildi. Valiliği sırasında, halkın onun yönetiminden şikayetçi olması ve ona karşı ayaklanması neticesinde Rodos’a sürüldü. Saray’ın buyruğu ile Rodos’ta boğdurularak öldürüldü.

İlk edebiyat bilgisini Nabi’den aldığı anlaşılan Rami Mehmet Paşa, yaşadığı dönemin önde gelen şairlerinden biri olarak gösterilmişse de, ünü sürekli olmamıştır. Dil ve ifade bakımından devrinin en başarılı şairlerindendir. Nazmı neredeyse kusursuzdur. İç vasıflar bakımından da değerlidir. Oldukça renkli ve duygulu bir ruhu, asil ve temiz bir zevki vardır. Az ve öz sayılan mahdut gazelleri, ona, dil ve edası kusursuz, zevki ve samimiliği yerinde, mükemmel bir şair şahsiyeti kazandırmaya yeterli gelmiştir.

ESERLERİ

Rami Mehmet Paşa’nın Divan’ı dışında Karlofça Sulhnamesi adını taşıyan bir yapıtı da bulunmaktadır. Bu yapıt, barış görüşmeleri ayrıntıları ile verdiği için tarihsel bir önem taşır. Resmi yazılarını ise İnşa adlı eserinde toplamıştır.

ESER ÖRNEKLERİ
DİVAN’DAN

GAZELLER

GAZEL I

Deruna tir-i nifak-ı sitemgeran geçiyor
Bizi o afete ağyar-ı bed-güman geçiyor

Nedir bu renciş bi-mucib-i pey-ender-pey
Diriğ bizden o nazende-i cihan geçiyor

Ne denlü came-i nahvet olursa teh-bee-teh
O denlü serdi-i ah-i sitem-keşan geçiyor

Humar-ı naba sabah-ı haşr kalur amma
Neşat-ı cam-ı emel gelmedin heman geçiyor

Bahar geldi çemem hulde döndü ey Rami
Gönülden ol gül ile azm-i gülistan geçiyor

GAZEL II

Düşüp ayağına mü pest olup kalmış
Ya dilmidir mey-i aşkınla mest olup kalmış

Gelür mi meclis-i ehl-i riyaya bir dahı hiç
Gönül ki mahrem-i bezm-i Elest olup kalmış

Muradı aşıkın öldürmek ol şehin amma
O denlü mest ki hançer be-dest olup kalmış

Nigar u nakşına dil meyl idüp firakın ile
Diyar-ı Çinde suret-perest olup kalmış

Felekde zahir olan mah-ı nev değil Rami
Cemin piyalesidir kim şikest olup kalmış

GAZEL III

Sevda-yı zülfün ile perişanınam senin
Mecnun-ı ser-be-deşt ü beyabanınam senin

Bigane görme merhem-i nim-nigahına
Zahm aşına-yı navek-i müjganınam senin

Ser-menzil visale yetişsem acep midir
Tayy-ı güruh-ı mesafe-i hicranınam senin

Çek tiğ-i tiz-i gamze-i alem-helakini
Ben ıyd-gah-ı işvede kurbanınam senin

Feryad-ı Rami ermeye mi guş-ı lütfuna
Ey gonce-fem hezar-ı hoş-elfanınam senin

GAZEL IV

Ne fikr-i turre-i yar ile piç ü tabım olaydı
Ne reşk-i şane ile dilde ıztırabım olaydı

Ne hacle-gah-ı fenaya kadem-nihade olaydım
Ne böyle şahid-i baht-ı siyeh-nikabım olaydı

Nigah-ı hasrete vakf olmaz idi halka-i çeşmim
Benim de bir der-i valaya intisabım olaydı

Kedu-yı dehri pür etmezdi eşk-i huninim
Yanında def’-i gama bir sebu şarabım olaydı

Giderdi dağ-ı gam-ı encüm-şümar olursa da Rami
Sipihr-i sineme bir reşk-i efitabım olaydı

BEYİTLER

Biz ol aşıklarız kim dağımız merhem kabul etmez
O gülzarız ki ateştir gülü şebnem kabul etmez

Şimdi güller gibi peymane gerektir elde
Bağda her kişi bülbül gibi mestane gerek

Şem-i ümmid bir ah ile füruzan olsun
Hele sabr eyle biraz şam-ı gariban olsun

Bahar geldi çemen hulde döndü ey Rami
Gönülden ol gül ile azm-ı gülistan geçiyor

Azurde oldu naleden ol dil-sitanımız
Yansın ilahı ateşe ah ü figanımız

Yed-i beyzanı seyran eyleyenler nurdur derler
Bakılmaz sinene ayine-i billurdur derler

KAYNAKÇA: Silâhdar, Nusretnâme: Tahlil ve Metin (haz. Mehmet Topal, doktora tezi, 2001), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 332, 575-577, 657, 665, Bekir Sıtkı Baykal, “Râmî Mehmed Paşa”, a.e., IX, 623-624; Münir Aktepe, “Şefik Mehmed”, a.e., XI, 384.

 

Paylaş