HAYATI

On altıncı yüzyıl divan şairlerinden. Doğduğu tarih hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bursa’da dünyaya gelen Rahm, 1566’da Bursa’da yaşama veda etti. Asıl adının Pir Mehmet olduğu söylenir. Medrese öğrenimi gördü. Celalzade Salih Çelebi’den icazet aldı. Defterdar İskender Çelebi’ye bağlandı ve onun aracılığı ile dönemin sadrazamı olan İbrahim Paşa’ya takdim edildi. Bursa, Yenişehir’de müderrisken hayatını kaybetti.

Devrin edebiyatçıları tarafından övgü ile bahsedilen Rahmi, Baki’den evvel devrin ifadesi mükemmel, ruhu ve edası olgun, kudretli şairlerden biridir. Fakat zamanımıza ulaşan büyük şairler arasına girememiş, özellikle Baki’den sonra pek çok örneği gibi gölgede kalmıştır. Rahmi, şiirlerinde kendine döndüğü, duygularını dile getirdiği kimi beyitlerinde rahat bir söyleyişe, bir içtenliğe ulaşır:

“Gama mu’tad olan gönlüm aceb divanedür şimdi

Ümid-i vuslat etmez minneti hicranadur şimdi

*

Halime kafirler ağlar rahm kılmazsın bana

Yok mudur ey na-müselman dinün imanın senin

*

Ne karım idi benüm Rahmiya güzel sevmek

Gönül dedikleri bi-ihtiyarı neyleyeyim”

ESERLERİ

Rahmi’nin Divan’ı dışında Taşlıcalı Yahya ile aynı zamanda başladığı Şah ü Geda adlı bir mesnevisi vardır (Bir nüshası British Museum’da bulunmaktadır). Şiirleri tezkire ve mecmualardadır.

ESER ÖRNEKLERİ

Figan eder yine bülbül baharı görmüştür

Benim gibi o da bir gül-izarı görmüştür

 

Fırak-ı yar ile zarım baharı n’eyleyim

Gözümde ateş olur lalezarı n’eyleyim

 

Güzellere dahi dil vermeyem derim amma

Sever görünce gözüm ıztırarı n’eyleyim

 

Arz-ı hal edemedim yâri görüp ağlamadan

Yılda bir id olup ol dahi baran oldu

 

Dünyaya ki biz sine delip vay ile geldik

Monlayilerüz encümene nay ile geldik

***

Geldi yanına şah-ı nükte güzar

Etti hal-i gedayı istisfar

 

Dedi halin ne ey esir-i bela

Dedi derd ehlinin ne hali ola

 

Dedi ey yar sana aşk olsun

Dedi cana safa ki aşk olsun

 

Dedi kanı kaba vü pirahen

Dedi olmaz şehid-i aşka kefen

 

Dedi kimdir sana bu yerde karin

Dedi derd ü bela vü ah ü enin

 

Dedi cismin neden figar oldu

Dedi ceyş-i gama hisar oldu

 

Dedi aşkına var mı bari nişan

Dedi kanlu yaşumdurur burhan

 

Dedi buldun mu vasl-ı yâre vusül

Dedi kim bir hayal u hab imiş ol

 

Dedi a’da çekerse fig-i cefa

Dedi döndürmezem yüzüm kat’a

 

Dedi ersen visal-i canana

Dedi can verem ana şükrane

 

Dedi karın neden ki zaridir

Dedi aşıkların bu karıdır

 

Dedi ettin mi iş bu hale nazar

Dedi aklım başımda olsa eğer

 

Dedi aklın neden perişandır

Dedi her gördüğüne hayrandır

 

Dedi kimdir bu yerde sana refik

Dedi yârim cihanda aşk-ı sadik

 

Dedi sana bu ıstırap neden

Dedi budur ezelden aşıkta ten.

KAYNAKÇA: Pervin Aynagöz, “Bursalı Rahmî’nin Gül-i Sad-berg’i Üzerine Bir Değerlendirme”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, III/1, Elazığ 1989, s. 1-27; Sabahattin Küçük, “16. Yüzyıl Şairlerinden Bursalı Rahmi Çelebi ve Şiirleri”, MÜTAD, sy. 7 (1993), s. 423-472.

 

Paylaş