HAYATI

Öykü yazarı. 1947 yılında Kıbrıs, Aynokofo’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Kıbrıs’ta gördü. Kıbrıs Türk Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ankara’ya gitti. Ankara Gazi Eğitim Ens. Resim Bölümü’nü bitirdi. Kıbrıs’ta öğretmen olarak çalışmaya başladı. Resimleri kişisel ve karma sergilerde yer aldı. Kimi dergi ve kurumların düzenlediği oyun ve öykü yarışmalarında ödüller kazandı.

ESERLERİ

Öykü:

  • Çiçeklenemeyiz Biz Erik Ağacı, 1987
  • Gecelere Açar Gece Tütenler, Lefkoşa: AKÜ, 1993
  • Fincandaki Kraliçe, Lefkoşa; Galeri Kültür, 1993
  • Boncuklar Senin Olsun, Lefkoşa; Işık Kitabevi, 2001

Roman:

  • Sana Sevdam Sarı, 1998
  • Lale Yüreğin Beyaz, 1999

ESER ÖRNEKLERİ

ONLAR BİLGE ZEYTİN AĞAÇLARI

O zamanların, karşı duruşu, ısrarlı direnişi, güçbirliği ve varoluş biçiminin, biçeme, üretime dönüşmesidir. O zor koşullarda, oklarla, taştan baltalarla sert kayaları inatla oyarak resimlerin içini, renkli toprak ve hayvan kanıyla boyayan, yabanıl hayata karşı uğraş verenlerdir Onlar. Onlar, ateşi insana verdiği için kayalıklara, zincire vurulmuş Prometheus’turlar. “Zeus’tan başkası özgür değildir”, deyip, onu, kayaya çakar Kratos (Güç). Kanatlı sandallarıyla uçagelen, Zeus’a uşak ruhuyla bağlı Hermes, Prometheus’un yanıbaşına konar, “İşte senin, hep bu inatların yüzünden bu belâ kayalıklara oturttum gemimi” der. Konuşur, konuşur… Kâh keskin, kâh yumuşak sözlerle… Adının anlamı “önceden gören” olan Prometheus’tan, Zeus’a boyun eğmesini ister. “Sözlerim seni yola getirmezse/ Ne kasırgalar kopar… Zeus’un kanatlı köpeği, o kızıl kartal, kemirir bedenini. Söylediğiniz sözler yüzünden düşeceksiniz belânın ağlarına der Hermes. Yanıtlar onu acılı Prometheus; “Ak kanatlı karlara boğsun Zeus/ Depremlerin yeraltı gümbürtüleriyle/ Afallatsın, allak bullak etsin dünyayı/ Hiçbir şey söyletemez bana adını/ Onu tahtından edecek olanın.” Yer altından gelen uğultulara karışır Prometheus’un son sesleri… Onlar, Sokrates ormanında birer ulu ağaçtırlar. İnandığı, savunduğu düşünceleri, insanlara, özellikle gençlere, gölgelerle çarpışarak aktaran Sokrates, yalancılık ve sahtekârlıkla ve var olan Tanrıları ret suçuyla yargılanır ve ne denli kendini savunsa da ölüme mahkûm edilir. Zindanda son görüşmelerinde, karısı “Çok çok üzülüyorum; seni haksız yere ölüme mahkûm ettiler” der. Zaten ölümü kendi elinden olacak olan Sokrates, “Haklı yere öldürecek olsalardı, daha mı az kederlenecektin” der. Fikirlerinden geçmez, dünyadan geçer. İskenderiyeli Stebius bir berber çırağıydı. Çeşmeden damlayan su sesi, ona ilham oldu. Önce işinden arta kalan zamanlarda, sonra tüm gün ve gece, uzun uzun inanç ve inatla çabalayan ilk su saatini, sonrasında guguklu saati buldu. Stebius bu icadıyla ilgili kitaplar da yazdı ama İskenderiye Kütüphanesi yakıldığında çoğu yandı. Kim bilir; “zamanın su gibi akıp gitmesi” sözü, belki de o zamanlardan gelmedir. IŞK, AŞK’tır, güzelim Can Yunus’ta. Kaynak: Onlar Bilge Zeytin Ağaçları…

KAYNAKÇA: Kurdakul, Sözlük, 534

Paylaş