HAYATI
“Nevres-i Cedîd, Nevres Efendi” olarak da bilinen Osman Nevres, 19. yüzyıl divan şairlerindendir. Türk edebiyatının yenileşmeye başladığı devirde, eski tarzı, Namık Kemal’in “Tahrib-i Harabat” adlı yapıtında bulunan,
“Bir ehl-i kemal eliyle heyhat
bir har ola dahil-i harabat”
şeklinde acı tarizlerine hedef olacak kadar kuvvetle temsil eden bir şairdir.
Nevres, 1820’de Sakız Adası’nda dünyaya geldi. 1876’da İstanbul’da yaşama veda etti. Rum asıllı bir aileden gelir. Bağdat valisi Laz Ali Paşa’nın adamlarından biri tarafından satın alınıp yetiştirildikten sonra Paşa’nın yanında öğrenimini tamamladı ve katiplik görevinde bulundu. 1846’da koruyucusu ölünce İstanbul’a geldi, Hariciye Mektubi kalemine girdi. Tahrirat katibi olarak 1849’da Bağdat’ta, 1852’de de Diyarbakır’da bulundu. 1858’de Irak ve Hicaz orduları muhasebeciliği yaptı. Bir süre de Şumnu ikinci ordu muhasebecisi olarak görev aldı. Bağdat’taki denetleme sırasında ortaya çıkan bir yolsuzlukla suçlanınca görevinden alındı, maaşsız kaldı. Bu olayın etkisi ile delilik belirtileri gösterince hastaneye kaldırıldı. Tedavisi tamamlandıktan sonra (1874’te) Zaptiye Nezareti Mektupçuluğu görevine getirildi. Ama çok geçmeden yine aynı rahatsızlık belirtileri görüldü. Yaşamının son yılını Üsküdar’da bulunan evinde geçiren Osman Nevres, Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Tanzimat döneminde Batı etkisindeki edebiyattan çok divan edebiyatına eğilimi olan Nevres’in duygusal na’t ve mersiyeleri, kimi yeni düşünceleri yansıtan vatani gazelleri, şarkıları çağdaşları arasında küçümsenmeyecek bir şair olduğunu göstermektedir (F. Abdullah Tansel). Dönemin padişahı Abdülaziz’e, devrin ve bulunduğu vilayetlerin büyükleri için kaleme aldığı kasideler ekseriyetle eski ruhtadır. Ziya Paşa tarafından beğenilmiş, Harabat’a şiirlerinden bol bol örnekler alınmış, bu durum, yukarıda da değinildiği gibi, Namık Kemal’in onun şiirlerini Tahrib-i Harabat’ta eleştirmesine ve yermesine yol açmıştır.
ESERLERİ
- Mersiye (taşbaskı, h. 1289)
- Divan (Ziya Paşa tarafından düzenlenerek Yusuf Kâmil Paşa’nın himayesinde yayımlandı, 1873)
- Destâr-ı Hayal (mesnevi tarzında kısa hikâyeler, 1872)
- Eser-i Nadir (Abdülkadir Nadir, Ali Rıza Paşa’ların, kendisinin mektup ve şiirleri, tsz.)
- Gülistan Tercemesi (basılmamış)
- Mersiye-Kerbela Şehidleri (tsz.).
ESER ÖRNEKLERİ
Ölürsem derd-i çeşminle beni çöllerde defnettir
Ki gelsin hak-ı kabrim üzre mesken tutsun ahular
***
Sinemde ger mü’essir bir dud-ı ah olaydı
Ruhsarını yakardım ger gökte mah olaydı
Evvel senin elinden şekvaya ben giderdim
Alemde aşıkana bir dad hah olaydı
Zülfün görenlerin hep bahtı siyah olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyah olaydı
Olmazdı kalb-i mahzun ta böyle zar ü mecnun
Çeşmin kılaydı efsun zülfün penah olaydı
Ömrüm içinde senden ger bir vefa göreydim
Razi idim gamınla ömrüm tebah olaydı
Göçmüş murada ermek Nevres vefa yolundan
Ey kaş-ı yâre bir başka rah olaydı
***
Senden bilirim yok bana bir fa’ide ey gül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül
Etsem de abestir sitem-i hara tahammül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.
KAYNAKÇA: Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri II (1972), M. Kayahan Özgül / Osman Nevres Hayatı ve Eserleri (1999), AYVAZOĞLU, Beşir (2000). “İlmü’l-cemâl”, İslâm Ansiklopedisi, C.22, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, BAYRAM, Yavuz (2005). “16. Yüzyıldaki Bazı Divan airlerinin ‘Şiire ve Okura Dair’ Görüşeri”, Milli Eitim, S.168, Ankara