HAYATI

Şair ve yazar. 14 Şubat 1920 günü İstanbul’da dünyaya geldi. 20 Ağustos 1979’da İstanbul’da yaşama veda etti. Mehmet Akif Ersoy’un da arkadaşı olan ilahiyat hocası  İsmail Hakkı Bey’in oğludur. Ortaöğrenimini 194 1’de Kütahya Lisesi’nde tamamladıktan sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde üç yıl okudu. Şiir yayımlamaya 1938’de, daha lise öğrencisiyken haşlamıştı. Önceleri ölçülü uyaklı yazıyordu. Toplumsalcı şiir anlayışına yöneldikten sonra, Eylül 1942 ile Temmuz 1943 arasında, yedinci sayıdan on sekizinci sayıya, “Yürüyüş” dergisinin son sayılarını çıkardı. 1945’te Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü’nde çalıştı. 1 947’de girip önce Ankara’da, sonra İstanhul’da memurluk ettiği Petrol Ofisi’nden 1972’de emekli oldu.

Ömer Faruk Toprak, toplumsal sorunlara yakın ilgi duyarak, savaşa, sömürüye karşı çıkan, özgürlük özlemini yansıtan açık, aydınlık şiirler yazdı. Emeği kutsadı, emekçilerden yana, onların ağzıyla konuştu. Soluklu bir şairdi. Kısa şiirleri görece azdır. Toplumsal konuları işlemesine karşın hiçime, şiirsel yapıya önem verdi, geleneksel kalıpları kullanmaktan çekinmedi. Örnekse devrimci sonneı’ler kaleme aldı.

ESERLERİ

Şiir:

  • İnsanlar (1943)
  • Hürriyet (Suat Taşer ile, 1945)
  • Dağda Ateş Yakanlar (1955)
  • Susan Anadolu (1966)
  • Ay Işığı (1973)
  • Ömer Faruk Toprak – Tüm Şiirleri (eşi Füruzan Toprak tar. hazırlandı, 1983).

Anı:

  • Duman ve Alev (1968).

Roman:

  • Tuz ve Ekmek (1973).

Öykü:

  • Karşı Pencere (1975)
  • Gönen Öyküleri (çocuk hikâyeleri, 1979).

Gezi:

  • Bir Geziden Kalanlar – Sosyalist Ülkelere Yolculuk (yay. haz. Füruzan Toprak, 2000).

Deneme:

  • Ömer Faruk Toprak’ın Düzyazıları (haz. Füruzan Toprak, 1994)
  • Ömer Faruk Toprak’ın Kaleminden Portreler (haz. F. Toprak, 1999).
ESER ÖRNEKLERİ

MEMLEKETİM

dağlarda bellerde onları tek tek tanımışım
yamalı mintanları ve ağızlarını örten bıyıkları
öfkeyi cesareti bilen gözleriyle
taş taşımışlar ekmeği bölerek yemişler
yıllar var ki hüznü kederi sevmiyorum
yalnız insanlar için şiir yazdığımı bilirler

sen kütahya sen samsun sen İstanbul
asfalt yollara çıkan dar sokakları
köprüleri ambarları ve akarsularıyla
düşünmüşümdür on sekiz saat yol boyunca
bir sabah erken yola çıktım
gavur dağlarında bıraktım türkümü
avuçlarım delik deşik dudaklarım çatlak
yağmurda ıslanmış saçlarım

yıllardır görmediğim ak saçlı anam
özlem türkülerini ezberler olmuş
bilirim çamaşırdan delinmiş parmakları
saçlarımı okşar her gece uykumda
“gurbet gurbet” diye dizlerini dövme
onu çoktandır kardeş bilmişim ben
mektuplarımda adı torbamda ekmeği var

NAZIM’A MEKTUP

ihtimal şimdi çok uzaklarda
yakmıştır ateşlerini çobanlar
seyre dalmışlar ağacı toprağı suyu
ne çare yüreğim konuşmak istiyor
boşaldı önümde bardağım

hu saatte gece olmuştur elbet hursa’da
süt hakracında buğday toprak altındadır
dağları duman sarmış yüceden
mapusanenin kiremitlerine karşı bulutlar
uzanacaklar sanırım dağlar arkasına
hir akarsu geçiyor uykunun yanı başından
silmiş bellekten ölümlü düşünceleri

haydi hir cıgara daha yak
gece haşlamış kimi yerde top ateşiyle
nemli rıhtımlara konan martılarla
kimi yerde kaputu ıslak nöbetçiyle
tüm ateşi ve suskunluğuyla haşladı gece

bilirim henden yanadır bütün çalışanlar
sırları çoktandır malum olmuş bana
mektuplarını okumuşum siyasetten bahsetmişim onlara
cıgarama ateş getirmiş kahve ocağından
kundurama pençe vurmuş dört saatte

cuma pazar çalışan aşık sami
gün battı efkar dağıtıyor akşam
yürek bu, susmaz, umut ister sabır ister
biraz sonra inecek yıkanmış caddelere
kahrolmasını dilediğim zifiri karanlık

ne kadar çok insan sevdik
yarın doğacak güneşi düşünerek
dünya güzel hele bir sıcak somun
bir kase çorba bir demet gül
inadına çok yaşasın isterim insanlar
sevsinler birbirlerini yürekten
kutsal bilsinler çalışmayı ve hürriyeti

KAYNAKÇA: Sennur Sezer / Yapıtları Yeniden Yayımlanan Bir 40 Kuşağı Ustası Ömer Faruk Toprak (Cumhuriyet Kitap, 24.2.2000).

 

Paylaş