HAYATI

Öykü yazarı ve şair. 13 Temmuz 1924 günü Tunceli’ye bağlı Çemişgezek’te dünyaya geldi. Uytun Kurt, Nurettin Kutlu Kurt ve Gökoğlu Nurettin Uytun imzalarını da kullandı. Nazire Hanım ile maliyeci Tahsin Uytun’un oğlu. Şair Göktürk Mehmet Uytun kardeşidir. Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’nü bitirdi. İlkokul öğretmenliği ve müfettişliği yaptı (1944-77); emekli. Çocuk Gazetesi’ni çıkardı (G. M. Uytun ile; 14 sayı, 1968-69), Uytun Yayınevi’ni yönetti. İLESAM üyesi. İstanbul’da yaşıyor; evli, iki çocuk babası. Öykü, şiir ve yazılarını Defne, Orkun, Türk Edebiyatı dergileriyle Hergün, Tercüman ve bazı yerel gazetelerde yayımladı.

ESERLERİ

Öykü:

  • Yemin, Ank.: Gaye Mtb., 1975
  • Kahramanlık, Ank.: Gaye Mtb., 1976
  • Vahşet, Ank.: Gaye Mtb., 1976

Şiir:

  • Muhabbet Kuşu, İst.: Yeni Asya, 1998
  • Erguvanlar Açarken, İst.: Yeni Asya, 1998
  • Gül Düşmüş Bahtına, İst.: BYŞBD, 2005

ESER ÖRNEKLERİ

Gül Ayında İstanbul

Enfes râyihalarla büyülenir hülyâlar
Çiçektir,gülistândır,gül ayında rüyâlar.

Çiçeklerin dilinden binbir mâna dökülür,
Ruhun iştiyâkiyle zirvelere çekilir.

Derde düşmüş her çiçek,güzellik yarışında
Cilvesi,nazı “haz”dır; nihândır duruşunda.

Sihirli renkleriyle gönüllere akmakta,
Gönül penceresinden muhâbbetle bakmakta.

Ortancalar mor-mâvi,lâleler gönül gözü
Sardunyalar balkondan gözlemektedir bizi.

Mor ışınlar,ötede,mor salkıma dönüşmüş,
Cezbesinden başına,bal arısı üşüşmüş.

Erguvan,kalemiyle bahara imza atmış,
Hanımeli ipini,dut dalına uzatmış.

Kızıl çama imrenip,yükselmekte sarmaşık,
Sığınma mı,sarma mı,işi karmakarışık.

Yeşile kan damlamış,bir bahçede,ilerde,
Bir öbek,pembeleşmiş heyecandan,beride.

Nâzenin şükûfeler meltemle ayılmakta,
Âzade miskî amber kubbeye yayılmakta.

Ol hicrân âleviyle şafakta açan gülün
Sirâyet’figânıdır,dil-i mecrûh bülbülün!

Martılar çığlıktadır,kumrular “Hû! ” çekmekte,
Güvercinler sulaktan,sabah suyu içmekte.

Serçeler,derslerini ezber okumaktadır,
Kırlangıçlar,havada mekik dokumaktadır…

Manolyalar semaî şarkılara güftedir,
Akasyalar,leylâklar çiçekte,keyiftedir.

İğde uyanmak üzere,şimdi derin uykudan
Nilüferler vazgeçmez,sihirli durgun sudan.

Polenlerin pür neş’e düğününde,toyunda
Bir füsûnkâr havadır yaşanan gül ayında.

Şâşaalı âlemdir,İstanbul’da ilkbahar
Gönülleri,ruhları esrârı ile sarar.

Demet demet çiçektir, her solunan havası,
İstanbul gülistândır, sevdâların yuvası.

İstanbul

Arzın kadim incisi, yedi tepe,İstanbul
Zerafete,hasrete; güzelliklere sembol.

Nurlu ufuklarını süsler nice mâbedler
Okunan ezanlarla,yapılan ibadetler.

Ne eşi,ne menendi asla yoktur dünyada,
Yaşayanları kalır,uzun tatlı rüyada

Tepelerde bin mabed minareler şehridir:
Her semti bîbahadır,kıyasız değildir.

İrfanıyla maruftur, ulema diyarıdır
Türk-İslam âleminin gözbebeği yârıdır.

İklimi emsalsizdir, kışı yazından kısa
Bütün yılı kucaklar baharları, uzarsa.

Sahil boyunu sarsa tatlı mevsim ilkbahar
Geçmişi hatırlatır Kayışdağı’ndaki kar

Açan,şurda bademse,dağda kar çiçeğidir,
Bu, bahar ülkesinin yaşanan gerçeğidir

Günün ilk ışıkları servilerden süzülür,
Tepelerden denize enfes tablo çizilir.

Sular,denizler yanar bayrakların alında,
Laleler, gelincikler açar Koşuyolu’nda.

Boğazı benzersizdir, iki yakası cennet,
Lütfu ilâhî ile milletime emanet.

Tarabya’sı bir âlem,Emirgân korudadır
Çiçekleri sihirli, mayası arıdadır.

Büyük Ada, Heybeli, Burgaz, Kınalı Ada…
Hazinesi denizdir, birer inci, pırlanta.

Mevsiminde şöyle bir tur atınca Boğaz’da
Mavi ile yeşili bulursun kurda, nazda…

Anlı şanlı ismiyle gözler doldurur Şile
Tasviri kolay olmaz benzetilse de güle

Nazire kavakları,görürsün Sarıyer’i
Ölçülere,tartıya sığmaz asla değeri.

Yeşillikler sahilden tepelere uzanır,
Boğaziçi maviyle yeşil ile bezenir.

Az içerde, dorukta, işte Fatih ormanı
Muratlar yeşillenir, güzellikler harmanı.

Gelin gibi bezekli yeşil duvaklı başı
Asaleti isminden sorulmaz asla yaşı

İçine sindirirsin Fatih ormanlarını
Hasretin vuslatıyla yayla dumanlarını

Bakarsın öte yanda mâruf Yuşa tepesi
Libası zümrüttendir, yeşimdendir küpesi.

Çam kokan ufuklarda, gönüllerde ve gözde
Gök mavisidir esrar, mürtesemi denizde.

Yeşille kol koladır, can-canadır mavilik
Boğazın kaderidir bu renklerle evlilik.

Baş döndüren büyülü manzaralar,yalılar
İle sarmaş-dolaştır Boğaz’a sevdalılar

Yıldızlar sağnak sağnak iner Boğaziçi’ne
Süs olur sevenlerin başlarında, tacına.

Binbir gece masalı yaşanır bir gecede
Musikide,ahenkte,güftelerde,hecede…

Gönlün rüyetindedir Küçüksu, Beylerbeyi
Boğaz’ın incileri her semti, Çengelköy’ü;

Büyükdere,Yeniköy,Bebek,Beykoz,Beşiktaş…
Yalıları, Boğaz’la denizle olmuş sırdaş.

Sanırsın okşamıştır Hızır’ın kutsal eli,
Peş peşe inci olmuş Paşabahçe, Kuleli…

Hayallerin dalıp da kaybolduğu Boğaz’da
Titreşir nağmeleri musikilerde, sazda…

Gece mehtap yıkanır, mehtapla uyur sular
Bir rüya âlemine kucak açar uykular

Hissin, hisleri, azat ettiği mekândayız
Deryada mı,yerde mi,gökte mi,yakandayız?

KAYNAKÇA: İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).

Paylaş