HAYATI
Divan şairi. 1553’te Malkara’da dünyaya geldi. 1599’da İstanbul’da yaşama veda etti. Mezarı Şehf Vefa Türbesi’ndedir. Halveti şeyhlerinden Pir Ali’nin oğludur. Adı Yahyâ’dır. Babası Pîr Ali, Ankara’dan gelip Malkara’ya yerleşmiş olan Nasuh Halife’nin oğludur. Annesi, Muhammediyye müellifi Yazıcıoğlu Mehmed’in soyundan gelir.
İlköğrenimini babasından alan Nev’i, 1550’de İstanbul’a gelerek medrese öğrenimi gördü. Baki, Hoca Sadettin ve Emri sınıf arkadaşıydı. Hocası Karamanlı Mehmet Efendi müderris olarak 1555’te Edirne’ye gönderilince onunla gitti, 1563’te yine hocasıyla İstanbul’a döndü. 1566’da Gelibolu’da, 1572-1590 yılları arasında İstanbul’da birçok medresede müderrislik yaptı. Bağdat kadılığı görevine atandıysa da yola çıkmak üzereyken III. Murat’ın oğlu Şehzade Mustafa’nın öğretmenliğine getirildi. Bu dönemde diğer şehzadelere de ders verdi. Padişahla müşaverelerde bulundu. 1595’te III. Mehmet tahta çıkıp da kardeşlerini öldürtünce açıkta kaldı. Ama ödeneği kesilmedi. Sonraki yıllarda Nev’i’ye kazasker rütbesi verildi.
Oğlu Atai’nin (Nev’izade) söylediğine göre şairin tasavvuf, tefsir, kelam, fıkıh ve mantık gibi konularda otuzu aşkın yapıtı bulunmaktadır. Yapıtlarından hepsi günümüze kalmamıştır. Şiirleri, arkadaşı Baki’nin sanatlı söyleyişi yanında oldukça yalındır. “Külfetsiz yazan, edebi sanatlara ve mazmun bulmaya fazla mütemayil olmayan, hisli, içli, aşk ve şevk dolu bir şairdir (A. Karahan). Tasavvuf etkisinde şiirler de yazan Nev’i’nin hakimane şiirleri dilden dile dolaşmıştır.
ESERLERİ
- Divan (bilimsel basımı M. Tulum – M. A. Tanyeri tarafından, 1977)
- Hasbihal (mesnevi, tasavvufla ilgili)
- Hadis-i Erbain Tercümesi (manzum kırk hadis çevirisi)
- Füsusü’l-Hikem Tercümesi ( Muhyiddin-i Arabi’den çeviri ve şerh, Keşfü’l-Hicab adını taşıyan yapıt Topkapı’dadır)
- Netaicü’l-Vüzera ve Hasailü’l Ümera (siyasetname)
- Leyla ile Mecnun (mesnevi)
ESER ÖRNEKLERİ
NEV’İ DİVANI’NDAN
MÜSEDDES
Meded ey gülşen-i nazun nihal-i lale-ruhsan
Letafet sebze-zarınun tezerv-i kebk-reftan
Vefasuz dil-rubalar askerinun şah-ı serdan
Ağardı giryeden lutf it esirge çeşm-i hun-ban
Gözümün nuri gönlümün sururi ömrümün varı
Bizümle dost olmazsın adavet eyleme bari
Reva mıdur bu ey şah-ı serir-i milk-i istiğna
Rakib-i ru-siyeh sayen gibi sana ola hem-ta
Yaşum gibi ayaklarda kalam ben aşık-ı şeyda
Gam-ı zülfünle oldum ağlamakdan şimdi na’bina
Gözümün nuri gönlümün ömrümün varı
Bizümle dost olmazsan eyleme bari
Ser-i kuyundan özge ka’be maksuda rahum yok
Kapundan gayrı bu deyr-i fenada secde-hahum yok
Kime yalvarayın ben senden artuk dad-hahum yok
Beni öldürdi gam ey cevri çok cürmün günahum yok
Gözümün nuri gönlümün sururi ömrümün varı
Bizümle dost olmazsan adavet eyleme bari
Nasib olmazsa vuslat ey sipihr-i izzetün mahı
Irakdan merhaban ile kana’at eylerüz gâhi
Esirge alma ahumla yaşum istersen Allah’ı
Unutma zulmet-i şam-ı gamunda can-ı gümrahı
Gözümün nuri gönlümün sururi ömrümün varı
Bizümle dost olmazsan adavet eyleme bari
Sana gamz itse Nev’i bi-günahı dostum düşmen
Ümid itmezdüm anı gül gibi guş eylemek senden
Ne ba’is oldı bilmem yüz çevirdün bülbülünden sen
Ne çare fürkatün yazu imiş başumda evvelden
Gözümün nuri gönlümün sururi ömrümün varı
Bizümle dost olmazsan adavet eyleme bari
GAZELLER
GAZEL I
Ne dehrün bendesi ne şah-ı ali-şanıyuz cana
Esirün olalı milk-i gamun sultanıyuz cana
Bizi eğler gam-ı aşkunda bir künc-i feragat yok
Bu meydan-ı belanun guy-ı ser-gerdanıyuz cana
Ferahdan ağlaruz gamdan güzel biz özge abdaluz
Lebünle hattunun geh mest ü geh hayranıyuz cana
Vuhuş-ı deşt ile gündüz misafir kuh u sahrada
Kilab-ı kuyunun şeb-ta-seher mihmanıyuz cana
Olaldan halka-i zülfünle Nev’i bi-ser ü saman
Mahabbet bezminün ser-halka-i rindanıyuz cana
GAZEL II
Gönlümi yıkmak benüm şahum reva gördüm mi hiç
Kendü iklimin yıkar bir padişa gördün mi hiç
Hublarda sen peri-peyker melek-manzer gibi
Can-ı uşşaka görünmez bir bela gördün mi hiç
Ben senün gibi cefcü dilbere duş olmadum
Sen benüm gibi bela-keş mübtela gördün mi hiç
Salik-i mülk-i adem olmış miyanun aşkına
Bu dil-i şeyda gibi ehl-i fena gördün mi hiç
Bunca yıllardur işin hercayilikdür ey felek
Ol yüzi mahum gibi bir bivefa gördün mi hiç
Güllerin ben hep fena suretlü buldum gülşenün
Sen de bak gör ey gönül ruy-ı baka gördün mi hiç
Görmeyelden Nev’iya bir ay olupdur ol mehi
Şehr içinde ana benzer mehlikaa gördün mi hiç
GAZEL III
Can Yusufı o çah-ı zenahdan esiridür
Gel ey aziz esirge ki zindan esiridür
Ol şeh meta’-ı hüsn ile Mısr-i cemalde
Bir hacedür ki Yusuf-ı Ken’an esiridür
Tatar-ı zülfine o şehün bağlanur gönül
Ya’ni geda esiri degül han esiridür
Urmış sürahi gerdenine niçe yirde bend
Bi-çare gör ki halka-i rinsan esiridür
Boynında Nev’iya neye zenar-i şa’şa’a
Benzer güneş de ol şeh-i devran esiridür
GAZEL IV
Kanda bir gam yarsuz kala benümle yar olur
Bir bela kim sahibin bulmaz bana gamhar olur
İstesem bir çare bin na-çarlık yüz gösterür
Vüs’at istersem geniş dünya başuma tar olur
Her har-ı nadan içün pa-bend olan zülf-i siyah
Bana gelse mürg-i can sayd etmek içün mar olur
Tali’ümde hak tasavvur kıldugum batıl çıkar
Rişte-i tevhid olan halka bana zinnar olur
Bar-ı ümmidin kesüp Mansur-veş bu bağdan
Nev’iya ber-dar olan ma’nide ber-hurdar olur
GAZEL V
Bela dildendür ol dildar elinden dadumuz yokdur
Gönülden şikayet kimseden feyadumuz yokdur
Niçün aşk ehlini yad etmez ol la’l-i Mesih-asa
Bilür hod alem-i ervaha nisbet yadumuz yokdur
Harabat ehline ruz-ı hesabı anma ey vaiz
Bizüm hergiz bu varlık defterinde adumuz yokdur
Toğup kumri-sıfat biz anandan tavk-ı mahabbetle
Esir-i kayd-ı derd ü mihnetüz azadumuz yokdur
Mukarrer şair-i şirin-zebanuz Nev’iya ancak
Bu devr içinde bir şöhret verür Ferhad’umuz yokdur
GAZEL VI
Senün mahzunun olmak bana şidan olmadan yegdür
Gamunla ağlamak illerle handan olmadan yegdür
Cihanun izz ü cahın böyle iz’an eyledüm ben kim
İşigünde kul olmak dehre sultan olmadan yegdür
Cihan-ı bi-sebatun rağmına devr itdürüp camı
İçüp la’ya’kul olmak şah-ı devran olmadan yegdür
Şarab-ı aşk ile Nev’i gibi mest-i müdam olmak
Bakup bu ni’met dünyaya hayran olmadan yegdür
ŞİİRLER
Nev’i yabana attı bizi rüzgar
Düştük heva’yi aşk ile bir özge aleme
Geldimse nola ben şu’ara bezmine ahir
Adet budur ahirde gelür bezme akabir
Bu sade nazmı ehl-i sanayi beğenmese
Nev’i ne gam bizim sözümüz aşıkanedir
Mukarrer şair-i şirin-zebanız Nev’iya ancak
Bu devr içinde bir şöhret verir Ferhadımız yoktur
***
Kapunda ölmeğe Nev’i mani oldu rakip
O seg komadı ki bir lahza istirahat edem
Ne mümkin oldu gam-ı firkatinle ülfet edem
Ne çare var talebinden senin feragat edem
Ne kadirim ser-i kuyun varam ziyaret edem
Ne fırsat oldu sana halimi hikayet edem
Ne vüs’at oldu ki hicran gamın rivayet edem
Ne bad-ı ah ile ol servi eyledik meyyal
Ne eyledi eser ol mü’miyana kil ile kaal
Salah-ı kar ise şimdengerü hayal-i muhal
Ne arz-ı hale meded var ne dilde sabra mecal
Ne çare neyleyeyim bilmezin ne halet edem
KAYNAKÇA: Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri II, İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi.