HAYATI

Şair. 26 Kasım 1961 günü Konya’ya bağşı Ereğli ilçesinde dünyaya geldi. Necla Hanım ile Kemal Yılmaz Kuyumcu’nun oğlu. Konya Ereğlisi Cumhuriyet Lisesi’ni bitirdi. !2 eylül 1980 Askeri darbesinde tutuklandı. 141, 142 ve 146. maddelerden yargılandı. Altı yıl çeşitli illerdeki cezaevlerinde yattı. 1999’dan beri İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde “kent kitapları” editörü olarak görev yaptı. Akdeniz Şairleri Derneği Başkanlığı yaptı. TYS, PEN Yazarlar Derneği üyesi, BESAM’ın İzmir temsilciliği görevinde bulundu. Kunduz Düşleri ve Ütopiya dergilerinin yazı kurulu üyeliği yaptı. İzmir Uluslararası Şiir Buluşmaları proje koordinatörlüğü yaptı. Salihli Belediyesi’nde danışman. İzmir’de yaşıyor.

İlk şiiri 1983’te Yarın dergisinde yayımlandı. Ürünlerini Kunduz Düşleri, Ütopiya, İzmir Kent Kültürü Dergisi, İzmirliye, E dergilerinde yayımlandı. Şiirleri İngilizce ve Fransızcaya çevrildi.

ÖDÜLLERİ

  • 1990 Akademi Kitabevi Şiir Ödülü (mansiyon).

ESERLERİ

Şiir:  

  • Talan Bir Ömrün Ortasında, İst.: Belge, 1985 
  • Belki Bir Şarkı, İst.: Piya, 1991 
  • Bir Şakayım Dünyada, İst.: Piya, 1996 

Deneme:  

  • Aşkın Rengi Siyahtır, İzmir: İlya, 2008 

ESER ÖRNEKLERİ

Gülüşümün İzini Bulurlarsa Aynada Gözlerimden Vurularak Öldürüleceğim

kör oldu kuyu. alındı gözlerim.
gitmek dedin. yelkenlerin vardı.
kaburgalarımı istedin… ödünç
dedin. sadece ödünç…)

zaten ödünçtür yaşamak

çığlıklar kendisine kırgın seslerden alınmıştır
gözyaşları gözlerden ve ipek inceliklerden
varsın ağlarımda aldatsın beni
sevmeyi kahanet saydığım günlerim
iflah olmaz bir aldanış olarak yazılabilir
yine de gökyüzündeki bütün yıldızları
armağan ediyorum
eski zaman satıcısı eski sözlere
yüreğimin yelkenini aşk rüzgarlarıyla açarak
günahlar işliyorum
ve yanlışıma secde ediyorum
sevmeyi kahanet saydığım günlere
soruyorum
‘uçurumları sevenlerin hep kanatları mı olmalı’

2.
zaten ödünçtür yaşamak
bütün avcılar biraz da avdır sürekte

3.
yasak sevişmelerin şehvetiyle ağardı gün
yağmur dindi
bahar gücenik
gücenik bütün sular
cinnet geçiren cinsellikleri tanımlıyor bir tanrı tanımaz
bileklerini kesmeyi kendine yediremeyen çocuk
yine kör jiletle traş ediyor yüzünü
ülkem biraz daha esmerleşiyor
sarışın bir kadın kaçırıyorum masamdaki atlastan
çay sunup harmandalı oynarken karşısında
yenilip yerçekimine ve gözlerine düşüyorum
kekemeliğiyle güzelleşen dostum geliyor aklıma
aşkların da tanrıtanımazlığı

4.
zaten ödünçtür yaşamak
aşk için damarlarımızı terkedebilir kan ve kırmızı

5.
aşk ve ihtiras
kine ve küfre dönüşünce
hançerin kınıyla ilişkisi tanımlandı yeniden
anladım neden demirini inkar ediyordu demirci çarşılar
çanların ses vermediği zamanın hesabı
neden çekiçlerden soruluyordu/yanılsamayı öğrendim
kendimi avutmak için
dokunmak ve gülüş
ve tenlerin ihtilalini edindim
gücenik sular kör çeşmelere akıyordu
gücenik bahar ve gözyaşları kör kuyulara
siz hep kaçak ve çerçevesini terkeden resimdiniz

6.
gitmenin vakti gelmedikçe
her ayrılık bir şakadır biliyorum
‘kalmak’ fiilleri yeniden çekimlenir
şarap rengindeki hicran sayfalarında
bütün denizleri terkeden gemilerin
karaya oturmuş kaburgası gibidir aşk
yalnızca kendi kıyısında eskir

aşk da ödünçtür aslında

KAYNAKÇA: Mehmet Çetin / Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (c.4, 2002).

Paylaş