HAYATI

Öykü yazarı. 10 Kasım 1969 günü Rize’de dünyaya geldi. Ayşe Hanım ile esnaf Osman Paşalı’nın kızı. Üsküdar İmam Hatip Lisesi’nde ve İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Viyana Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. 1996’dan beri edebiyat öğretmenliği yapıyor. Viyana’da Sabah Ülkesi dergisinin editörlüğü, İstanbul Burç FM’de haber spikerliği yaptı. İstanbul’da yaşıyor. İlk öyküsü Kardelen dergisinde çıktı (1991). Öyküleri Mostar, Hece, Dergâh dergilerinde yayımlandı. Almancadan çeviri kitapları vardır. Şiirleri Almancaya çevrildi.

ESERLERİ

Öykü:

  • Hayal Günlüğü, İst.: Kaknüs, 1997
  • Camtutan, İst.: Kaknüs, 2003.

ESER ÖRNEKLERİ

HAYAL GÜNLÜĞÜ’NDEN

Yumuşak bir yürek taşıyorum; kanatları yolunmuş bir kelebeğe ağlayacak kadar. Oysa konuşmam mahkeme huzurundaki bir avukata benziyor en çok. Hep ayaktayım ve savunmada. Hazırlıksız yakalanmaktan korkuyorum.

Ne çok yol varmış içimde meğer; kimi uzun, kimi dar, kimi dolaşık. Kimi de karanlıktı. Bu yollarda günler süren yolculuğum sonunda yorgun, yenik ve boynu bükük sana dönüyordum. Sen, hep yeniden diyordun; “yeniden denemelisin. Sevgiyi ve sonsuzluğu içinde bulacaksın; başka yerde değil. Vazgeçemezsin!”

Rüzgarların istediği yöne savurduğu zayıf ve dirençsiz güç yaprağıydım. Kimi gün ağaçların tepesinde ve göğe yakın, kimi gün insanların aldırmaksızın geçtiği bir kaldırımın üstünde çiğnenip duruşum. Yerle gök, maviyle siyah, gerçekle hayal arasında gidip gelişim.

Geceyi salıncağıyla dolaşan kızlar gündüzü bir ünlem olarak yaşayabilir miydi? Henüz bilmiyordum. Onun için ben kurdum salıncağı, bir ipi geceye, bir ipi gündüze gergin oturdum.

Usulca kapanan kapılar şüphe veriyor bana. Kesik hıçkırıklar bekliyorum, herkesten gizlenen yaşlar… Ne zaman kendimizden kaçsak bir kapının ardına sığınıyoruz, kapıya dayıyoruz sırtımızı, ellerimiz boğazımızda düğümlenen hıçkırıklarda…

Dengeyi düşlüyordum, yitirilmiş duyguyu. Karanlıktan aydınlığa, serinlikten sıcaklığa, yumuşaklıktan katılığa gidiş gelişler bir şeyleri bir şeylere katabilirdi. Bekledim. Unuttuğum neydi?

Yaşamak büsbütün hazırlıksız yakalandığımız bir fırtına değil mi? Hatalarımızın ve yanlışlarımızın sonunda affedilmesi de bu sebepledir, belki. Geçmiş ne kadar yanlış yaşanmış da olsa üzerine kurulan hayalleri kabul etmiyor. Çizilmiş bir resmin üzerine bir yenisini çizemediğimiz gibi.

KAYNAKÇA: R. Özdenören, “Camtutan”, Yeni Şafak, Eylül 2003.

Paylaş