HAYATI
5 Aralık 1939’da Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinde dünyaya geldi. 6 Temmuz 2006 günü uzun süre mücadele ettiği hastalığına yeni düşerek İstanbul’da hayatını kaybetti. Saliha Hanım ile çiftçi Mehmet Enver Akan’ın oğludur. İlk ve orta öğrenimini Birecik’te, lise öğrenimini Haydarpaşa Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’ndeki eğitimini son sınıfta terk ederek tiyatro ile ilgilenmeye başladı. 1959’da katıldığı Genç Oyuncular tiyatro topluluğu tarafından sahnelenen “Kiraz Çiçek Açıyor Aykırı Dal Üstüne” ve “Akçagüler ile Karagülmez” oyunlarını kaleme aldı. Türk Devrim Ocakları’nda halk dansları çalıştı ve Madam Helenar’dan bale dersleri aldı.

Ahmet Akan, 1961 yılında Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Keşanlı Ali Destanı” oyununun ekibi ile birlikte.
Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyarosu’nda dört yıl oyuncu, yönetmen ve kareograf olarak çalıştı. 1968 yılında “Hum Hum Şaralop” adlı oyunu Ulvi Uraz tiyatro topluluğu tarafından sahnelendi. “Hasat” adı ile bir halk dansları topluluğu da kuran Mehmet Akan’ın 1985’te kaleme aldığı “Fatoş’a Sesli Mektuplar” adlı oyunu Türkiye’nin Sesi radyosunda seslendirildi. 1974 yılında Çekoslovakya’da, sahnelendiği dönem izleyicinin büyük bir beğenisi ile karşılaşan, Keşanlı Ali Destanı’nın kareografisini gerçekleştirdi.
Mehmet Akan, Atıf Yılmaz’ın “Aahh Belinda” ile Halit Refiğ’in “Teyzem” filmlerinde rol aldı. 1986 yılında yayımlanmaya başlayan ve Türk televizyonlarının en uzun soluklu yapımlarından biri olan Bizimkiler dizisinde izleyici karşısına çıktı. Akan, çalışmalarında geleneksel halk sanatını çağdaş tiyatroya ve dansa aktarırken toplumcu sanat anlayışını benimsedi.
Tiyatro Oyuncuları Derneği (TODER), Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği üyesi olan Mehmet Akan, “Hikaye-i Mahmud Bedreddin” adlı çalışması ile 1982’de Ulvi Uraz En İyi Yönetmen Ödülünün, Ankara Sanatseverler Derneği En İyi Yönetmen Ödülünün ve İsmet Küntay Oyun Ödülünün sahibi oldu.
“Oyunculuğunun yanı sıra çok iyi bir koreograf ve oyun yazarıydı mesela. Türk folklorunu özellikle dansını çok iyi bilirdi. O, televizyonun karton karakterlerinden biri değildi. Dolu dolu bir entelektüel ve aydındı. Düşünebiliyor musunuz? Urfa’da doğuyor, o kültürle yetişip belli bir yaşa geliyor, İstanbul’da tiyatro yapmaya başlıyorsunuz. Kökeninizle yaşadığınız yer arasında büyük çelişkiler ve mesafeler var. Ama Mehmet o kadar bilinçli ve akıllı bir insandı ki bu açıkları çok güzel kapattı, uyum sağladı her şeye. Ve bunu kökenlerinden kopmadan, aslını inkâr etmeden yaptı. Çok okuyan bir insan olduğu için bilgisi bunları çözmeye yeterdi de artardı. Bu tarafıyla çok tanınmıyordu.
İyi ki Umur (Bugay), “Bizimkiler”i yazıp Mehmet’i Sabri Bey karakteriyle meşhur etti, diye düşünmekten de alamıyorum kendimi. Böylesine büyük bir tiyatro adamı sessiz sedasız göçmemiş oldu”. (Şevket Altuğ)
ESERLERİ
OYUN:
- Hikâye-i Mahmud Bedreddin (1983’de)
- Toplu Oyunlar 1: Hikâye-i Mahmud Bedreddin
- Analık Davası, Midirllik Oyunu (1993’de).
KAYNAKÇA: TBE Ansiklopedisi