HAYATI
1950’de “Köy Edebiyatı” akımını başlatan Türk yazar, şair ve öğretmen. 1930’da Aksaray, Gülağaç’ta dünyaya geldi. 10 Ağustos 2018’de Ankara’da yaşama veda etti. Bazı yapıtlarını Tufan Mahmut Makal imzası ile kaleme aldı. Atike Hanım ile çiftçi, çoban İsmail Makal’ın oğludur.
1937’de Demirci Köyü İlkokulu’nu ve 1947’de Konya İvriz Köy Enstitüsü’nü bitiren Mahmut Makal, 1955’te Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’nde mezun oldu. Aksaray’ın Nurgöz, Çardak ve Demirci köylerinde öğretmenlik yaptı (1947-53); Antalya (1955), Ankara (1957-64) ve Adana bölgesinde (1966-67) ilköğrenim müfettişi olarak çalıştı. 1967’de Dilsizler Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği yaparken istifa ederek Bizim Köy Yayınevi’ni kurdu. Venedik Üniversitesi’nde Türk dili ve edebiyatı dersleri verdi (1971-72); bir yıl Paris’te, bir yıl da Londra’da toplumbilim ve eğitim tekniği alanlarında öğrenim gördü. 1976’da Karadeniz Bakır İşletmeleri’ndeki görevinden kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Mahmut Makal, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Edebiyatçılar Derneği ve Dil Derneği üyesiydi.
Mahmut Makal’ın ilk şiiri “Toros’un Eteğinde” 1945’te Türke Doğru dergisinde yayımlandı. Sonraki yıllarda yazı ve şiirleri Köy Enstitüleri Dergisi, Varlık, Çağdaş Türk Dili, İmece ve ABeCe gibi dergilerde yer aldı. Makal, asıl ününü ise 1947-49 yılları arasında öğretmenlik yaptığı Nürgüz köyü ile kendi köyünün sorunlarını, acımasız koşullarını gerçekçi bir tutum ve yalın bir dil ile anlattığı köy notlarıyla kazandı. Bu notlar Bizim Köy adı ile kitaplaşınca büyük bir yankı uyandırdı. Bu kitap bir yıl içinde dört baskı yaptı ve çoğunluğunu köy kökenli öğretmenlerin oluşturduğu bir yazar kuşağının anı – izlemin karışımı köy notları yazmasına ön ayak oldu. Köy-kasaba gözlemlerini notlar, izlenimler, yaşanmış öyküler yansıttığı, eğitim sorunlarını konu alan yazı ve incelemelerini topladığı yapıtları pek çok baskı yaptı.
ÖDÜLLER
- 1967 UNESCO Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü
- Değişenler-Bizim Köy 1975 ile 1977 TDK Gezi Ödülü
ESERLERİ
Anı-İzlenim-Öykü:
- Bizim Köy, İst.: Varlık, 1950
- Köyümden, İst.: Varlık, 1952 (yb Hayal ve Gerçek, İst.: Varlık, 1957)
- Memleketin Sahipleri, İst.: Varlık, 1954
- Kuru Sevda, (yaşanmış öyküler) İst.: Varlık, 1956
- Köye Gidenler, Ank.: Köy ve Eğitim, 1959
- 17 Nisan, İst.: Yeditepe, 1959
- Kalkınma Masalı, İst.: Varlık, 1960
- İplik Pazarı, Ank.: İmece, 1964
- Ötelerin Havası, İst.: İnkılâp, 1965
- Kamçı Teslimi, İst.: İnkılâp, 1965
- Halktan Ayrı Düşenler, İst.: İnkılâp, 1965
- Köpeksiz Köy, İst.: İnkılâp, 1965
- Yeraltında Bir Anadolu, İst.: May, 1968
- Zulüm Makinesi, İst.: May, 1969
- Açlık Pınarı, Ank.: Telliağa, 1973
- Karanlığı Zorlayanlar, İst.: Yeni Büyük Dağıtım, 1976
- Değişenler-Bizim Köy 1975, İst.: Sander, 1976
- Bir İşçinin Günlüğünden, İst.: Tekin, 1980
- Anımsı Acımsı, İst.: Görkem, 1990
- Bozkırdaki Kıvılcım, Ank.: Başak, 1992
- Köy Enstitüleri ya da Deli Memedin Türküsü, Ank.: Başak, 1993
İnceleme:
- Eğitimde Yolumuz Nereye?, İst., 1960
- Köy Enstitüleri ve Ötesi, İst.: Çağdaş, 1979
Deneme:
- Ağlatı, Ank.: 17 Nisan, 1989.
ESER ÖRNEKLERİ
BİZİM KÖY’den
KÖY EVİ
“Tabanında tahta döşeme, etrafında odaları, ayrıca mutfağı, kileri, helası, hamamı, hasılı bütün müştemilatı tamam bir şehir evi gelmesin gözünüzün önüne.
Mutfağı da, sofrası da, yatağı da, oturması da içinde olan, toprak ve is kokulu tek oda… Toprak tabanlı, taş kemerli, is sıvalı bir yer.
Hemen hemen evler bu tiptir. Ailenin bütün nüfusu o tek gözden ibaret evde yatar, kalkar. Duvarlarda ağaç kovuklar doludur. Ya kırık, işe yaramaz bir çömlek, ya da isli bir kese asılıdır oralarda.
- Ana, bunları atmalı, ne ile yarıyorlar ki sanki?
- Başımıza bela kesildin oğul. Get yavrum, get. Koyduğumuzu koyduk yerde, dediğimizi yedik
yerde durutmaz oldun? Delirdin mi sen, n’ittin?
TANDIR
Bu tek odanın ortasında fidan dikmek için kazılan çukurlara benzer bir çukur vardır. Buna tandır denir. Kışın her sabah, günde bir defa yakılır. Bu kuyu gibi şeyin nasıl yakıldığına insan akıl erdiremez ilk bakışta. Köstebek deliği gibi bir delik (adına külle derler) duvarın altında tandırın altına gelir. Tandır yanmak için lüzumlu havayı buradan alır. Tandırın işi bitince deliğin dış taraftaki ağzına çul çaput tıkanır ki, hava gelip içerdeki ateşi soğutmasın.
- Ana, bu çok zahmetli, hem de pis iş. Bir soba alsak.
- O da neymiş?
Şöyle şöyle, diye anlatıyorum. Kavrıyor:
- Öyle şey yaramaz bize. Tandıra yarı yerine kadar gömülmeyince olmaz ki..”
KAYNAKÇA: BF (9 Nisan 1999); Necatigil, İsimler, 244; Özkırımlı, TEA, III, 803-804; “Makal, Mahmut”, TDEA, VI, 123; Kurdakul, Sözlük, 405-406; Karaalioğlu, 350; A. Binyazar, “Otuzuncu Yılında ‘Bizim Köy’ ”, Sanat Olayı, S. 14 (Şubat 1982); T. Bele, “Yazarlığının 50. Yılında Bir Köy Enstitülü” (söyleşi) Cumhuriyet Kitap, S. 426 (18 Nisan 1998); O. Bolulu, “Mahmut Makal’ın Dili”, aynı yerde; Y. Kanbolat, “Gerçekçi Türk Yazınının Başlangıcı”, aynı yerde.