HAYATI

Şair. 5 Mayıs 1962 günü Kars’ta dünyaya geldi. Kıymet Hanım ile Mürsel Ayaz’ın oğlu. Kartal Lisesi’nden 1983’te mezun oldu. EÜ Sosyoloji Bölümü’nü tamamladı (1988). Radyoculuk ve gazetecilik ile uğraştı. Bir dönem Darıca Kalespor’da futbol oynadı. İzmir’de yaşıyor, bekâr. İlk çalışmaları 2000’e Doğru dergisinde yayımlandı. Berfin Bahar dergisi ve Aydınlık gazetesinde yazıları yayımlandı.

ESERLERİ

Şiir:

  • Yüzün Bir Hüzün, İst.: Kara, 1998
  • Düşlerime Gömdüm Seni, İst.: Kora, 2000
  • Aşk Utandı, İst.: Kora, 2004

İnceleme:

  • Chat Geyikleri, İst.: Kora, 2001

Çeviri:

  • Babek (Said Nefisi), İst.: Berfin, 1998.

ESER ÖRNEKLERİ

Ben Kendime Ölürüm

Yenilmişliğimi sığdıramadığım yüreğimle delirdim
ben sarmaşıklar diktikçe yüreğime onlar yoldular
karanfiller kanadıkça iyileşmez bilirim
aşka uzanan uzun yürüyüşte yoruldum
yaramı bir sır gibi sakladım yüreğimden vuruldum
karanfiller kanadıkça iyileşmez bilirim
çocuksu özlemlerim düşlerime üşüşmüşler
düşlerimdeki bütün kuşlar ölmüşler
sevgilinin düşleri kanar yüreğim acır
karanfiller ayaklanarak kanadıkça yüreğime usulca
her şafak vakti bir çocuk büyür yüreğimde gizlice
ben kendime ölürüm
gözlerimde çığlık ve buğu
ben kendime ölürüm.

Hangi Kente Kaçsam

Yağmurlarla gelirdin hep
bakışların daha bir hüzünlenirdi
yıllar oldu gözbebeklerinden öpmeyeli
biliyor musun hiçbir şey unutulmuyor
hele o sarışınlığının kokusu…
yıllar oldu… daha dün gibi ama
anıları kül edip gömemedim seni öldüremedim
yaşanmış şeyler yaşanmamış sayılmaz ki
gençliğimin en yaşanmış dilimini silemem ki
öyle çok şey öğrendim ki ama hep İzmirde
inançlarımın birer birer yıkılışını seyrettim çaresiz
şiirler artık iğreti, felçli ve şiirsiz
eskidikçe eksiliyorum kendimden uzaklaşıyorum
zaman geçmiyor sanki ben hep aynı yerdeyim
durmadan çoğalan uzlaşmaz çelişkilerdeyim
hangi kente kaçsam sen de gözüme kaçıyorsun
seni çoğaltırken içimde darmadağın oluyorum
o arkaik kentin bildik sokaklarında kayboluyorum
gözetlenen tenha sokaklarda sarışınlığını buluyorum
yalnızlığımız gizli sevişmelerimiz kederli akşalarımız
ve hüzünlü şarkılarımız yankılanıyor o kokulu körfezde
bıyıklarımı çekiştirip durunca sen de tırnaklarını kemiriyorsun
ne yazık artık birbirimize kızamıyoruz
bir aşkı yasallaştırmak ne zormuş meğer

ben seni ertelenmiş yaşanmamışlıklarla saklamıştım
paslı ve kanayan şiirlerde
paramparça uykularda buluyorum artık seni
ne denli sulasam da birer birer soluyor saksı çiçeklerim
birlikte dolaştığımız deniz kıyılarında
ölü martılar buluyorum artık ne tuhaf
okul duvarlarına yazdığımız yazılar silinmiş de
sahildeki ayak izlerimiz silinmemiş ne tuhaf
artık kan, gözyaşı ve keder bulaşıyor gecelere
şimdi gözlerin eskisinden daha hüzünlü
şimdi gözlerin eskisinden daha çekik ve dalgın
ağlamaklı ve umarsız gözlerine
öpücükler konduramıyorum ne acı
hep o dalgın ve hüzünlü gözlerine ağlarım
bir türlü tükenmeyen gecelerime çığlık çığlığa giriyorsun
çaldığım yaralı ıslıklar gözlerini anlatır hep
gözlerin hala ilk günkü gibi utangaç mı?
devriyeler gezer düşlerimde uykularım kana bulanır
dostlarımı şiirlerimde saklıyorum
gözlerin şiirlerimden çıkmıyor
o işgalci gözlerinin gönüllü kölesiyim

korkunç yanılgılar yenilgiler
kısır döngülerde tükeniyorum
çürümüşlüğün ortasında gözlerine tutunuyorum

KAYNAKÇA: TBE Ansiklopedisi (c. 1, 2.bas. 2003).

Paylaş