HAYATI
XVIII. yüzyıl halk ozanlarından. Hayatı hakkında bildiklerimiz oldukça azdır. Aynı zamanda ünlü bir minyatürü olan Levni’nin asıl adı Abdülcecil Çelebi’dir. Bazı kaynaklarda Edirne olduğu yazılıdır. İstanbul’a geldikten sonra girdiği nakkaşhaneden usta olarak ayrılır. Sonraki yıllarda merak sardığı resim sanatında kendini kabul ettirir. 1733’te İstanbul’da vefat eder ve burada gömülür.
ESER ÖRNEKLERİ
ATALARSÖZÜ DESTANI
Tut atalar sözün kalbi selim ol
Gönülden gönüle yol var demişler
Gider yavuzluğu tab’ı halim ol
Sert sirke kabına zarar demişler
Bilirsin alçağa akmadadır su
Kâmilin cahile nasihati bu
İkrarını gözet olma abesgu
Bildir iman ile ikrar demişler
Her kâra uzatma elin eteğin
Yelkovana döner âhır emeğin
Nitekim şaşkını gölde ördeğin
Başın kor kıçından dalar demişler
Aldanma cihanın sakın varına
Bir nefesi verme cihan varına
Bugünkü işini koyma yarına
Yâr yıkıldığı gün tozar demişler
Kestim bu arsada ben de bir koyun
Meydan-ı hünerde gel sen de soyun
Feleğin zoruna dayanmaz oyun
Katı zor oyunu bozar demişler
Çoktur bu âlemde boşa yelenler
Kande bilenler ile bilmeyenler
Eskiden âdettir dağdan gelenler
Bağda olanları kovar demişler
Dediler bu pendi sordumsa kime
Tuz ekmek bilmeze müşkilin deme
Kül kömür ya namerd lokmasın yeme
Gün olur başına kakar demişler
Abestir her vara yoğa koşanlar
Gâhi doğru gâhi eğri eşenler (aşanlar)
Ağlamak ne demek kendi düşenler
İki gözden bile çıkar demişler
Arz eyle bu pendi kendi özüne
Dost addetme her güleni yüzüne
İncinme dostunun doğru sözüne
Doğru söz insana batar demişler
Darbımesellerle eylersen amel
Kırkların birine olursun bedel
Usulü manayı bilmeyen echel
Solağına davul çalar demişler
Bir mürşid-i kâmil bulmayanlara
Bin nasihatten ders almayanlara
Sözünün sübutu olmayanlara
Dipsiz kile bir boş ambar demişler
Eşkin at yanına bağlansa güre
Huy alır huyundan ol göre göre
Hizmet eyler isen eyle bir ere
Su aktığı yere akar demişler
Çarşuy-ı dehirde nice toz kopar
Ol vakti gözeten çok takye kapar
Helalzade gelir pazarlık yapar
Haramzade pazar bozar demişler
Âdet-i Hak budur ezel ü ebed
Kul kula sebeptir ey dil-i naşad
Baye geda hizmet etmekte murad
Bal tutan parmağın yalar demişler
Dilden ister isen gıll ü gış gide
Meta-ı razını açma hâside
Kıyma müşteriye az al faide
Alan da satandan umar demişler
Yâr ile ettiğin kavle ver karar
Kâr etmezsen bari eyleme zarar
Aza kanaat et olma tamahkâr
Ucuz satan tizcek satar demişler
Ham tamaı gel terk eyle erken
Elimden çıkmasın der isen örken
Deve ahu gibi boynuz ararken
İki kulaktan da çıkar demişler
Hileyi irtikâp etme kıl hazer
Denilsin namına bir er oğlu er
Sen elin kapısını kakarsan eğer
El de senin kapın kakar demişler
Irzıyla varamaz eşkıya eve
Uslu gez kim seni kâmiller seve
Hardan büyük at var attan da deve
Deveden de büyük fil var demişler
Güneş balçık ile sıvanmaz ey dil
Bîzeban da olsa bellidir kâmil
Kendinden gayriyi beğenmez cahil
Kendi çalar kendi oynar demişler
Tâlib-i marifet çekerse emek
Yüğrük at attırır yemin giderek
Şaire ses ile saz ü söz gerek
Yalnız taş olmaz duvar demişler
Kûy-ı dilâraya eylersen akın
Hele gafil olma etrafa bakın
Karda yürü izin bell’etme sakın
Arif olur il tiz duyar demişler
Yüzüm yerde tenim hâk ile yeksan
Serim gavgalarda hâlim perişan
Gözlerim cemal-i canana hayran
Gönül masumdur umar demişler
Gerek şaki olsun gerekse said
Kereminden Kerim eylemez baid
Böyledir Mevlâ’dan kesme sen ümid
Gün doğmadan neler doğar demişler
Kanaat kıl lokma-i rûz u şebe
Eller konar topladığın zehebe
Bilirsin ki atalarımız bir tepe
Yakılır bir dere dolar demişler
Yırtıcı kuşların ömürleri az
Bir tek ipte iki canbaz oynamaz
Şahrahta kuyuyu kametince kaz
Ezkaza ayağın kayar demişler
Levnî nasâyihi pirlerin böyle
Durub-ı emsâli nazmile söyle
Meydan-ı hünerde ağırlık eyle
Ağır basar yeğni kalkar demişler
KAYNAKÇA: M. F. Köprülü, Türk Saz Şiiri