HAYATI
XVI. yüzyıl Bektaşi şairlerinden. Yaşamı üzerine herhangi bir bilgi yok. Kendi adını taşıyan türbesi Tokat’ın Almut ilçesine bağlı Varzıl (Görümlü) köyündedir. Bu sebeple Tokat’ta vefat ettiği bilinmektedir. Şiirlerinde, Şah Tahmasb (ölm.1576) döneminde yazılan “Menakıbü’l- Esrar Behçetü’l- Ahvar” adlı yapıtta rastlandığına göre XVI. yüzyılda yaşamış olması gerekir. Kul Himmet’in Pir Sultan’ın müritlerinden biri olduğu sanılıyor.
Alevi- Bektaşi edebiyatının Pir Sultan Abdal ile birlikte en iyi örneklerini verdiği görüle Kul Himmet, geleneği izleyerek hece ölçüsü ile şiirler yazmış, kendine özgü söyleyişle günümüze kadar gelebilmiştir. Bir dörtlük:
Bozuk şu dünyanın temeli bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömüre yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
ESERLERİ
Kul Himmet’in şiirlerine “Menakıbü’l- Esrar Behçetü’l- Ahvar” adlı yapıtta rastlanır. Şiirleri bir kitap halinde toplanmamıştır. Yazdığı pek çok şiir günümüze kadar gelmiştir.
KUL HİMMET ŞİİRLERİ
I
Aklım fikrim yar eyledim ben bana
Öğüt verdim deli gönül almadı
Bir kileciği var almış eline
Dünyayı içine koydum dolmadı
Alması farz imiş sünnettir selam
Hak nurdan yaratmış yaz dedi kalem
Bir çiçek yarattı ol Rabbü’l-alem
Anı kokulayan mahrum kalmadı
Var bir pire eriş serseri gezme
Gözet gözün önün yolundan azma
Değme bir dükkana yükünü çözme
Bunda çok bezirgan assı kalmadı
Gençlik yaza benzer kocalık güze
Yüreğim başlıdır dertlerim taze
Boynun eğ de hizmet eyle üstaze
Şeytan benlik ile menzil bulmadı
Kul Himmet’in deste gülü elinde
Daima zikreder Hakk’ı dilinde
Bir güzel sevmişim Hakk’ın yolunda
Hayali gönülden zail olmadı
II
Seyran edip şu alemi gezerken
Uğradım gördüm bir bölük canları
Cümlesinin erkanı bir yolu bir
Mevlam bir nurdan yaratmış anları
Cümle bir mürşide emişler belli
Teşbihleri Allah Muhammed Ali
Meşrebi Hüseyni ismi Alevi
Muhammed Ali’ye çıkar yolları
Durakları irfan bağıyla bostan
Silinmiş kalbleri gümandan pastan
Cümlenin muradı bir fidan dostları
Arı gibi sadalaşır ünleri
Sırat’ı Mizan’ı bundan geçmişler
Varlık benlik kal’asını yıkmışlar
Al giymişler yas donundan çıkmışlar
Gece kadir gündüz bayram günleri
Cennet istemezler azm-i didare
Ne korku çekerler tamuya nare
Secde kılmaktan geçmişler divare
Didar’a karşı tutmuşlar yönleri
Bu nefeste bir imana uymuşlar
Birinin niyazın bine saymışlar
Kaynabıyan kaptan kaba konmuşlar
Şah Hüseyin uğruna akmış kanları
Kul Himmet’im gerçeklerin bu meydan
Özün kurtarmışlar sıfat-ı şerden
Hep içmişler içtiği meyden
Haber duymuş dost ilinden canları
III
Bizi bu sevdaya salan
Kendi Cenab-ı Allah’tır
Bu sevdaya gönül veren
İşi gücü eyvallahtır
Eyvallahı bilen kişi
Her dem artar aşkı cuşu
Resul’den bindiği taşı
Hala durur muallaktır
Bir sözüm vardır tutana
Er odur Hak’tan utana
Kul olmuşuz Pir Sultan’a
Eşiği de kıblegahtır
Er odur ki Hak’tan öğe
Desti damanına değe
Benzemez ağaya beğe
Ali şah bir ulu şahtır
Dest ü dameni salmanam
Cevhersiz göle dalmanam
Kırklar saili Selman’am
İşim gücüm şey’ullahtır
Kul Himmet’im okur yazar
Şu cihanı eler gezer
Hak’tan bize öldü nazar
Bu bir sırr-ı sırrullahtır
IV
Dün gece seyrimde bir şara vardım
Niyaz ile kapıları açılır
Laleli sünbüllü bağını gördüm
Bülbül öter gonca güller açılır
Pazarında gül alırlar satarlar
Koklaşıban canı cana katarlar
Gerçekleri bir kıl ile yederler
Mü’minlere hülle donu biçilir
Dallarında baharları yazılı
Yaprakları bir sıraya dizili
Meleşirler kurbanları kuzulu
Canlar bağışlanır kandan geçilir
Bu şar Kul Himmet’in erenler şarı
Bu şarda satarlar erenler varı
Bu şarın adı var gönül pazarı
Engürlar ezilir meyler içilir
Gül kokusu Muhammed’in teridir
Gönlü saf olanlar Hakk’ın yâridir
Aşıka ma’şukun ber- güzardır
Sevdalar nasibler nurlar saçılır
V
Seyyah olup şu alemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkarımca okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
İki elim gitmez oldu yüzümden
Ah ettikçe yaşlar gelir gözümden
Kusurumu gördüm kendi özümden
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Bozuk şu dünyanın temeli bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömüre yazık
Bir dost bulamadık gün akşam oldu
Kul Himmet üstadım ummana dalalım
Gidenler gelmedi bir haber alam
Abdal oldum şal giyindim bir zaman
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
NEFES
Hey ne güzel muhabbeti var bana
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Baktıkça yâr güzel görünür bana
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Seherin yellerini zülfün değdiği
Kanber kulluk edip boyun eğdiği
Allah’ın arslanı deyip öğdüğü
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Gönül kuşu pervaz vurup uçtukça
Kalkıp arzulayıp yola düştükçe
Muhabbetin deryaları çoştukça
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Yanalım da deli gönül yanalım
Gene arayalın vücutta bulalım
Seven canlara da hemdem olalım
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Ehline senettir anın nazarı
Ya kim sevmez sencileyin güzeli
Muhabbette ezelidir ezeli
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Muhammed’in muhabbeti kadimdir
Beli kırklar meclisinde hadimdir
Mürşidimdir pîrimdir üstadımdır
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Mürebbinin musahibin gediği
Özü özüm deyip nişan koyduğu
Muhammed “Lâhmike lâhmi” dediği
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Kırmızı yakuttan kadeh elinde
Saki kevser vardır cennet elinde
Başında tacı var kemer belinde
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Fatıma’dan Hasan Hüseyin oldu
İmam Zeynel şu âleme zeyn oldu
İmam Bâkır ganimeti ayn oldu
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
İmam Câfer tarik-i tarikatın
İmam Musa Kâzım erdi rahatın
İmam Ali Rıza’ya muhabbetim
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
Muhammed Taki’ye Ali Naki’ye
Hasan Ali Asker alem şakıya
Bî-zevaldir bâki değil faniye
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
İmamların muhabbeti candadır
Muhammed Mehdi’nin devri sendedir
Kul Himmet de sevici bendedir
Sevdikçe sevesim gelir Ali’yi
KAYNAKÇA: Alova, Erdal (2002). Türk Halk Edebiyatı Antolojisi. İstanbul: Alfa Yay, Bezirci, Asım (1993 ). Türk Halk Şiiri. İstanbul: Say Yay, Boratav, Pertev Naili (2000). İzahlı Halk Şiiri Antolojisi. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay, Elçin, Şükrü (1986’da). Halk Edebiyatına Giriş. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay, Ergun, Saadettin N. (1944). Bektaşi Şairleri ve Nefesleri. İstanbul: Maarif Kitaphanesi, Gölpınarlı, Abdülbâki (1953). Kul Himmet- Hatayî. İstanbul: Varlık Yayınevi, Gölpınarlı, Abdülbâki (1971). Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi. İstanbul: İnkılap Kitabevi.