HAYATI

Divan şairi ve devlet adamı. 1827’de Kaniçe’de dünyaya geldi. 1889’da İstanbul’da yaşama veda etti. Üsküdar’da toprağa verildi. Haremeyn muhasebeciliği yapmış Hüseyin Hüsnü Bey’in oğludur. Tam adı Musa Kazım Paşa’dır.

Küçük yaşta İstanbul’a gelen Kazım Paşa, öğrenimini yaptıktan sonra Babıali kalemlerine devam etti. Daha sonra askerlik mesleğini seçerek alay eminliğine dek yükseldi. Devletin ileri gelenlerini hicvettiği için rütbesi alındı ve Kıbrıs’a sürüldü. Ancak 1863’te bağışlandı ve tekrar binbaşılığa getirildi. 1877’deki Rus savaşı sırasında ferik olarak 4. Ordu komutanlığı yaptı, bir ara da Masarifat Nezaretine de vekillik etti. Kazım Paşa’nı son görevi ise Divan-ı Harp üyeliği oldu.

Bedevi tarikatınan hilafet alan, celvetiyyeden de taç giyen Kazım Paşa, Encümen-i Şuara şairlerinden biriydi. Divan geleneğini sürdürmüş, Şii-batıni inançları ile yaşadığı dönemde ün yapmıştır. Hicve olan merakı, onunla ilgili fıkraların edebiyat tarihine geçmesine yol açmıştır. İbnülemin Kazım Paşa ile ilgili şu fıkrayı aktarmaktadır:

“Bir gün Bab-ı Seraskeri’de Masarifat Nazırının yanında otururken bir kadın gelip aylığını ister. Nazır, veremem, der. Muhavere uzar. Kazım Paşa, Hanım beyhude ısrar etme. Bu ayı veremez. Fakat öbür ayı verebilir mi veremez mi, bilemem, der”. Bir şiirinde de ayı sözcüğünü kullanmıştır:

“Bu ayı verse de vermez öbür ayı malum

Etmesin adem olan gayri temenna-yı maaş”

Görüldüğü gibi, Kazım Paşa’nın hicvi nükteye ve alaya değil, sövgüye dayanmaktadır. Söz oyunlarıyla da beslenen böylesi bir hiciv anlayışının divan şiirinden geldiğini biliyoruz. Namık Kemal’in “Takib-i Harabat” adlı eserinde “Hakikat-ı hal aranırsa Kazım Paşa gerçekten şairdir” dediği Kazım Paşa Şii-batıni inançlarının sonucu olarak yazdığı mersiyeleri ile tanınmıştır. Bir bendinde,

“Düştü Hüseyn atından sahra-yı Kerbala’ya

Cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya”

beytini yenilediği mersiyesi ile ünlüdür.

Kazım Paşa’nın dil ve ifadesi gayet düzgün ve sağlamdır. Nef’i üslubunun taklididir. Söz oyunlarına yer vermez. Fakat şiiri, genişlikten, renkten, derin ahenkten ve derin ürperişlerden mahrumdur. Ruhi’nin  Terkib-i bendine, Nef’i’nin Saki-namesine nazireleri ve bu şaheserlerin basitlerinin nasıl olacağını göstermekten başka bir şey ifade etmez.

Kazım Paşa’nın mersiyelerini toplayan Makalid-i Aşk ve diğer şiirlerinin bulunduğu Divan’ı basıldı.

ESERLERİ
  • Dîvân-ı Kâzım Paşa
  • Mekâlîd-i Aşk (Ehl-i Beyt mersiyeleri, 1884)
  • Güvah-ı Dil (1874)
  • Mersiye ve Kaside (h. 1293)
  • Mersiyeler, Mesâib-i Kerbelâ (Ali Ferruh’la)
ESER ÖRNEKLERİ
DİVAN’DAN

Nazire-i Humayun be-Terkib-i Bend-i Ruhi

I. Bend

Sanmam ki sürahi gibi peymane-perestiz
Biz mest-i serasime-i sahba-yı elestiz

Mey tek yerimiz var ser-i erbab-ı safada
Ger cür’a gibi hak-i harabatda pestiz

Ayineleriz ehl-i nazar saydına da’im
Huşyar ile huşyar oluruz mest ile mestiz

Aramımız olmaz eser-i şu’le-i meysiz
Pervane gibi şem’-i şerer-bar ile hestiz

El erdiremez damenine pençe-i hurşid
Bir saki-i meh-ru ile kim dest-be-destiz

Geh beste-zebanız kalemaşa ser-i mudan
Geh gerden-i Mecnun gibi zencir-şikestiz

Üftadeleriz kuşe-i ebru-yı bütana
Ne mu’tekif-i deyr u ne mihrab-nişetsiz

Zahid senin olsun ne ise ni’met baki
Beşdir bize bu bezmde bir sagar u saki

II. Bend

Saki getir ol camı ki tac-ı ser-i Cemdir
Aşk ehline ayine vü zühd ehline semdir

Sakir getir ol köhne şarabı ki ayağı
Malişgeh-i ruhsar-ı sanadid-i ümemdir

Uşşak-i sitem-hara saladır ne dururlar
Gem def’ine mey nuş edecek mevsim ü demdir

Def-i gama bir çare mi var şahid ü meysiz
Ger rind-i Mesiha-dem u ger şeyh-i haremdir

Aşk olsun o mestaneye kim çektiği camın
En muhtasarı kase-i eflak-şikemdir

Reftara gel ey saki-i gül-çihre ki kaddin
Mahşerde bile mecma’-i rindana alemdir

Zahid bize ta’rif ü beyan etme behişti
Her kuşesi meyhanelerin Bağ’-i İremdir

Mest-i mey-i aşksız “erini” –guy-ı visaliz
Ser-ta-kadem ayine-i envar-ı cemaliz

III. Bend 

Bir özge tarab-hane idi ademe alem
Zevkinde devam olsa safasında bekaa hem

İkbalini ta’kibe şitab etmese idbar
İdbarına asar-ı bela olmasa munzam

Yok çare kararı olamaz cam-ı sipihrin
Durmaz şikem-i kase-i ma’kusda zemzem

Devran kime bir hande için verdi icazet
Ta gonca gibi eylemedi bağrını pür dem

Bir meykedenin hakine dikkatle bakılsa
Elbet görünür ademe her zerresi bir Cem

Yek lahza yine zevkin o eyler ki bu bezmin
Mey nuş ede bir şuh ile halvetde dem-a-dem

İhsanına kaldık meded ey saki-i müşfik
Mecruh-ı gamın senden olur zahmına merhem

Sahba-yı safa-güsteri li’illah sebil et
Ruh-ı şüheda-yı gam için ecr-i cezil et

KAYNAKÇA: Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri (c. 2, 1971-1975), Muvaffak Eflatun / Müselles ve Mûsâ Kâzım Paşa’nın İki Müsellesi (Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi dergisi, sayı: 29, Bahar 2004).

 

Paylaş