HAYATI

Şair. 2 Ocak 1945 günü Çorum’a bağlı Sungurlu ilçesinde dünyaya geldi. Tam adı Karip Tahir Sapaz. Safiye Hanım ile çiftçi Arif Sapaz’ın oğlu. İlk ve orta öğrenimini Çorum’da tamamladı; 1979’da Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Çorum ve Ankara’da öğretmenlik yaptı; 1994’te emekli oldu. Edebiyatçılar Derneği üyesi. Ankara’da yaşıyor; evli, dört çocuk babası. Toplumcu gerçekçi anlayışta ürün verdiğini belirtti.

ESERLERİ

Şiir:

  • Aydınlığın Dibine Dökülenler, Ank.: Kerem, 1994
  • Biz Ne Zaman Güleceğiz, Ank.: Mozaik, 1994
  • Bir Sen Çiçek Açtın Yüreğimde, Ank.: Ürün, 1999

Araştırma:

  • Türk Edebiyatının Çağdaşları, Ank.: Ürün, 1997.

ESER ÖRNEKLERİ

Aklar Mısın Sen Beni

Dikensiz bir gül gibi; yollarında açılsam,
Geçerken eğilirde; koklar mısın sen beni,
Attığın her adıma; yaprak yaprak saçılsam,
Ezmeden, çiğnemeden toplar mısın sen beni?

Serince meltem gibi saçlarını dağıtsam,
Kahrolayım bin kere gözlerinde ağıtsam,
Ölüm beni ararken ben dizlerinde yatsam,
Kalbinin köşesinde saklar mısın sen beni?

Sevgi yüreğimizde hani düğüm düğümdü,
Gözlerinin mavisi, hem yerim hem göğümdü,
Sevenler bizim gibi; suçlandı ve döğündü,
El sözüne uymadan aklar mısın sen beni?

Altmış Sekizliydi Onlar

Onlar,
Bu halkın çocuğuydular,
Özgürlük türküleri dolaşırdı körpe yüreklerinde,
Damar damar,
Henüz terlememişti dudak üzerinde bıyıkları,
Taze bahar dalıydı her biri şitil şitil,
Ne aşkı tanıdılar, ne paranın kirliliğini,
Tek kaygıları,
Sevgiydi, bölüşümdü, paylaşımdı,
Alıp götürdü onları, gülgoncası gibi
İnsanlık onurları.

Onlar,
Bu halkın çocuğuydular,
Usta sözüne uydular, çoğu tekmil,
Can pazarına soyundular, ürküntüsüz,
Uğraşını verdiler, halk adına, halk için,
İnandıkları gerçeklerin,
Artı değerleri, savundular, yalansız dolansız,
Toplumsal açmazların potasında,
Saygı duydular, saygılıydılar,
Emeğe, üretime, alın terine,
Yandılar, yıkıldılar, yılmadılar,
Yıkılsın istediler, köhneleşmişliğin duvarları
Öylesine görkemseldi gururları.

Onlar,
Bu halkın çocuğuydular,
Apansız takıldılar, düzenin ödlek ağına,
Ters akıyordu ırmaklar, hemde yeterince kirli,
Öylesine bataktı ki bıngıl bıngıl,
Hiçe sayıp öz yaşamlarını, vurdular,
Kokuşmuşluğun öfkesel akıntısına.
Bir bir boğuldular,dal dal fidan fidan,
Düşledilerse de aydınlık yarınları.
Sorgusuz infazlarla kesilmişti,
Güler yüzlü yolları

Onlar,
Bu halkın çocuğuydular,
Fırtınalı yüreklerle çıkıntılar,
Ayaza çalmış dağ başlarına, lâkin,
Değildi aşılası, kördumanlıydı yollar,
Çıksın istedilerse de, düzlüğe,
Memleketin insanları,
Acımasızdı düzen, ve düzenin avcıları,
Avlandılar birer birer, çil keklikler gibi,
Kör kurşunlar sıkıldı, öfkeli tetiklerce,
Mezar oldu çoğuna,
Kırsalın kuytuları, dağ başları,
Gözü yaşlı kentlerin, kör sağır sokakları,
Bolca ağıt yazıldı her birine “leylim leyli”
Unutmak olası mı o günleri
Katmerleşmiş acıların oncasını,
Kim teselli edebilir,
Vurgun yemiş anaları.

Onlar,
Bu halkın çocuğuydular,
Öykündülerse de Bedrettin’lere, yoruldular,
Göğüslediler yüreklice, düzenin ödlek ipini,
İşkenceyle örülmüştü dört duvarlar,
Bilmem ki ne zaman çıkar, “Karanlıklar aydınlığa”
Güneş bin utançla doğar, o gün bugün,
Ne var ki, “Ateş düştüğü yeri yakar”
Kişi saygıyla anmalı, anımsamalı,
Tarihsel oluşumları,tarihi yaratanları.

KAYNAKÇA: Işık, 517

Paylaş