HAYATI
Divan şairi. 1465’te Makedonya, Üsküp’te dünyaya geldi. 1536’da Şam’da yaşama veda etti. Burada toprağa verildi. Kılıç yapmakla hayatını kazanan İbrahim adında bir adamın oğludur. Medrese eğitimini tamamladıktan sonra Mevlana Kara Bali’den icazet alan İshak Çelebi, Edirne, Üsküp, Bursa ve İznik’te müderrislik görevlerinde bulundu. İshak Çelebi’nin son görev yeri ise Şam müderrisliği oldu.
İshak Çelebi, zamanının en ünlü ilim adamlarından ders alarak, ilim adamlarına ait eserleri ve çeşitli şairlerin gazel ve kasidelerini okuyarak yetişti. Kaynaklarda İshak Çelebi’nin son derece hoş sohbet, şakacı bir insan olduğu ve hiç evlenmediği belirtilir. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında padişahın can sıkıntısı gidermek için görevlendirilmiş olan üç kişiden biri olduğu söylenmektedir. İshak Çelebi, gazellerinde oldukça yalın bir dil kullanmış, söz sanatlarından kaçınmış ve yaşadığı hayatını son derece içtenlikli bir dil ile anlatmaya gayret göstermiştir. İshak Çelebi’nin bu tutumu halk arasında da ünlenmesine neden olmuştur. Aşık Çelebi tarafından anlatılan şu fıkra bu yansıtmasının ötesinde divan şiirine egemen olan düşünüş biçimi de sergilediği için ilginçtir; İshak Çelebi’nin gazellerinin yalın ve süssüz olduğu hokkabazlar ve hanendelerce düğünlerde, eğlentilerde söylenirmiş. “Hatta bir gün bir düğünce kendi hazır iken bir kase baz her gazel okundukça merhumun gazelini okur. Merhum naz yüzünden, ‘Acaba bizim gazellerimiz olmasa bunlar ne okurdu ola?’ der”. O sırada mecliste bulunan ve İshak Çelebi ile arası açık olan Şah Kasım adlı bir şair istediği fırsatı bulunca “Bunlar olmasa aya sizin şiirinizi kim okurdu ola?” yanıtını yapıştırmıştır.
ESERLERİ
İshak Çelebi’nin Yavuz Sultan Selim’in kahramanlıkları anlatan Selimname (ya da İshakname) adlı küçük bir tarihi yapıtı ile İmtihan Risalesi ve Divan’ı vardır. Yapıtlarından hiçbir basılmamıştır.
ESER ÖRNEKLERİ
DİVAN’DAN
GAZELLER
GAZEL I
Diyar-ı gurbete düştük didük gerçi sana yahu
Sakın devletlü başınçün unutma ben kulun yahu
Tarık-ı aşkunı gerçi begayet pur-hatar derler
Refik olursa tevfikun bana bu yolda ne korku
Koma gam gerdini dilde safa-yı hatır istersen
Kuduretden beri olmaz yalın pak etmeyince su
Beni bir veçhile bidar edüpdür halet-i aşkun
Düşüm gibi gelür oldı kaçan fikr eylesem uyhu
Seraser alemün halkın helak etmek mi istersin
Behey zalim beher kafir nedür bu çeşm ü bu ebru
Miyanunla dehanunçün dil ü can cenge düşmüşdür
Heman yok yere gavgadur ne ol var ortada ne bu
Begüm mahbuba can verür sözine bakma İshak’un
Ne var halt-ı kelam etse aceb mi ölecek sayru
GAZEL II
Her belaya sabr ederdüm mihnet-i yar olmasa
Yar cevri neyleyeydi ta’n-ı agyar olmasa
Gam degüldi gamze-i fettanı hun-rız olduğı
Yolına can vermek olurdı dil-azar olmasa
Ah u nalemle kaçan dem-saz olurdı andelib
Demdebem gülşende gül hem-sohbet-i har olmasa
Hatırum seyr-i gülistan istemezdi ta ebed
Anda ger pelid gibi bir yar-ı gam-har olmasa
Derd ü gamdan kurtulurdum gönlüm anlardı beni
Aşk elinde mübtela olup giriftar olmasa
Dil-şekest olup perişan-hatır olurdum eger
Zülf-i müşginün gibi bahtum siyeh-kar olmasa
Rahm edüp İshak’a cana suret-i halin yazup
Sana kim eş’ar ederdi nazm u eş’ar olmasa
GAZEL III
Saki baharı gördi dağıtdı ayağını
İşitmez oldı kimse şerabun yasağını
Bülbüllerini dinlemez olmuşdur ol gülün
Bal ile saba bura dursun kulağını
Nazüklük ile ağzın arayup o goncenün
Neylersem eyleyüp öpe bilsem dudağını
Benzer kitab-ı hüsnüne eyler mütalaa
Mehtabı gör sabaha çıkardı çerağını
İshak neyle gönlüm açılsun baharda
Bir gül-ruhun ki ohşamışam ben yanağını
GAZEL IV
Çün verüldi dostum bu hüsn-i bi-hemta sana
Mübtela olsa aceb midür bütün dünya sana
Bir söz ile alemün kalbini teshir eyledün
Canib-i Hakkdan kerametdür begüm güya sana
Zahir oldı cümle afak ehli etdi ittifak
Mihr ü mehden pek yaraşur tal’at ziba sana
Dil kesilsün deyu sohbetde zebanun kesdiler
Dil uzatdı gibi benzer şem’-i bezm-ara sana
Zahida men eyleme İshakı kuy-ı yardan
Ger nasib olsun derinsen cennetü’l-me’va sana
***
Ey benim ruh-ı revanım ölmeden göster yüzün
Yoluna olsun feda cismimde canım kandesin
Her belaya sabr iderdim mihnet-i yar olmasa
***
Yar cevri neyleyeydi ta’n-ı ağrar olmasa
Nazikliğe ağzın arayıp o goncenin
Neylersem eyleyüp öpebilsem dudağını
KAYNAKÇA: Sadık Erdem / İshak Çelebi’nin Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri (Türk Dünyası Araştırmaları dergisi, Ağustos 1994), Selim S. Kuru / Şiirin Aynasında İshak Çelebi’nin Şiiri Üzerine Değinmeler (Yasakmeyve, Kasım-Aralık 2004).