HAYATI
Tarihçi ve şair. Bitlis’te dünyaya gelen İdrisi Bitlisi’nin tam olarak ne zaman doğduğu hakkında yeterli bilgi yoktur. Kimi kaynaklar doğum yılını 1452 olduğunu yazarken, diğer kaynaklar 1457 yılını işaret etmektedir. 1520’de İstanbul’da yaşama veda etti. Mezarı Eyüp’te kendisi tarafından yaptırılan İdris çeşmesi ve köşkünün mescidindedir. Bitlisli Kürt bir aileden gelen İdrisi Bitlisi, Bölgenin âlim ve şeyhlerinden olup Diyarbekir’de Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın sarayında münşîlik yapan, Akkoyunlu Devleti’nin merkezi Tebriz’e nakledilince oraya giden ve burada Abdurrahman-ı Câmî’nin ilmî toplantılarına katılan Hüsâmeddin Ali’nin oğludur.
Akkoyunlu hükümdarlarından olan Uzun Hasan’ın oğlu Yakup’un yanında divan katipliği yaparken II. Beyazıt’ın bir mektubuna verdiği bir yanıt padişahın dikkatini çekti ve İdrisi Bitlisi’yi İstanbul’a sarayına çağırdı. Kendisini yetiştiren koruyucusu Kadı İsa’nın vefat etmesi üzerine İstanbul’a geldi ve bir daha geri dönmedi. Dönemin padişahı olan II. Beyazıt’ın buyruğu ile ilk sekiz Osmanlı padişahını konu alan tarihi eserini kaleme aldı. Daha sonra tahta çıkmış olan Yavuz Sultan Selim’in de güvenini kazanarak önemli hizmetlerde bulundu, İran seferine katıldı. Çaldıran dönüşü ordu Amasya’da kışlayınca Yavuz Sultan Selim tarafından Doğu Anadolu bölgesine Osmanlı propagandası yapmakla görevlendirildi. Şeyh olan babasının nüfusundan da yararlanarak Sünni Kürt beylerinin düzenlerinin sürmesi koşulu ile Osmanlı egemenliğini kabul etmelerini sağladı. Diyarbakır ve Mardin’in alınmasına Kürt gönüllüleri ile katıldı. İdrisi Bitlisi’nin bu çabaları sonucunda Cizre, Siirt, Bitlis ve Hasankeyf gibi bölge beyleri de Osmanlı egemenliğini kabul etmiş oldular.
Divani yazısında son derece usta olan İdrisi Bitlisi üç dilde şiir söylemişse de günümüze kalan en önemli yapıtı tarihidir. Söz sanatları ile yüklü olmalarına karşın, özellikle önsözü ve Osmanlı tarihine giriş bölümü tarihçiler açısından oldukça değerlidir. “Heşt Bihişt” (Sekiz Cennet) adını taşıyan yapıt 80 bin beyittir ve Fars dilinde kaleme alınmıştır. Oğlu tarafından yazılan zevliyle birlikte 1733’te Vanlı Abdülbaki Sadi Efendi tarafından Türkçeye çevrildiyse de bu eser basılmadı. Mir’atül-Uşşak, Bahariye, Hasaniye adlı yapıtlarının üçü kasidedir. Ayrıca II. Beyazıt adına kaleme aldığı üç yapıt ile dönemin ileri gelenleri için yazdığı kasideler de bu listeye eklenebilir.
ESERLERİ
- Risâle-i Bahâriyye (Rebî’u’l-ebrâr)
- Risâle-i Hazâniyye
- Münâžaratü’ś-śavm ve’l-‘î
- Heşt Bihişt
- Mirâtu’l-cemâl
- Mir’âtü’l-‘uşşâķ
- Selimnâme’
- Münâžara-i ‘Işķ bâ ‘Aķl
- Kaśâ’id ve münşe’ât ve mürâselât
- Mecmû’a-i Münşe’ât
- Ķānûn-ı Şâhenşâhî
- Risâletü’l-ibâ ‘an mevâķı’i’l-vebâ
- Risâle fi’n-nefs
- Şerĥu esrâri’ś-śavm min şerĥi esrâri’l-‘ibâdât
- Mecmûatü’l-münşeât
- Haķķu’l-mübîn fî şerĥi Ĥakkı’l-yaķīn
- Hâşiye ‘alâ Tefsîri Beyżâ
- Terceme ve Tefsîr-i Ĥadîŝ-i Erba’în (çeviri)
- Tercüme-i Hayâtü’l-Hayavan (çeviri)
KAYNAKÇA: Mehmed Şükrü, Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Bitlisli İdris ve “Heşt Bihişt” Adlı Eserine Göre, Ankara 1934, tür.yer.; a.mlf., “Das Hešt Bihišt des Idrīs Bitlīsī”, Isl., XIX (1931), s. 131-157