HAYATI
Mutasavvıf ve şair. 1454’te Amed’te (Diyarbakır) dünyaya geldi. 1533’te Mısır’da yaşama veda etti. Babası Şeyh Muhammed’dir. Amcasının gözetiminde öğrenimini yaparken bilgisini arttırmak amacı ile Tebriz’e gitti. Uzun Hasan’ın kazaskeri olan Mevlana Hasan tarafından korunarak İslami bilimleri tam anlamıyla kavradı ve Mevlana Hasan’ın güvenini kazandı. Uzun Hasan tarafından Dede Ömer Ruşeni’yi Tebriz’e davet etmek için gönderildiğinde, ünü tüm Azerbaycan’a yayılmış olan bu şeyhle karşılaştığı zaman hissetmiş olduğu bir değişiklik üzerine onun müridi olmuş ve şeyhinde hilafet almıştı. Şiilerin baskısı üzerine, Tebriz’de yaptırılan Ruşeni zaviyesinde çok kalamadı, oğulları ile birlikte Diyarbakır’a kaçtı. Bir süre sonra da Mısır’a kaçtı. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı almasından sonra da irşada devam eden İbrahim Gülşeni, bir ara da Kanuni Sultan Süleyman’ın çağrısı üzerine İstanbul’a geldi. Bu sırada yüz dört yaşında olduğu, gözlerinin görmediği, padişahın buyruğu ile gözlerinin tedavi ettirildiği ve gözlerinin açıldığı söylenir. İstanbul camilerinde vaazlar veren Gülşeni’ye bu sırada halktan ve ileri gelenlerden pek kişi bağlanmıştır. Kemalpaşazade’nin (İbn Kemal) Nişancı Mustafa Bey’in Fenari Muhyiddin Efendi’nin onu sevenler arasında bulunduğu söylenir. Tekrar Mısır’a dönen İbrahim Gülşeni, el-Müeyyediye’de, Türkçe anlamı “zamanın kutbu İbrahim öldü” olan Arapça bir terkibin gösterdiği hicri takvim ile 940’ta hayatını kaybetti.
Şair’e Gülşeni mahlasını, şeyhi Ömer Ruşeni vermiştir. Türkçe şiirlerinde Nesimi’nin ve Yunus Emre’nin etkisi görülür. Kuşkusuz şiirlerinde tasavvuf etkisi ağır basmaktadır. Bir yandan Mevlana’nın etkisinde de olduğu açıktır. Zaten kurucusu olduğu Gülşenilik’ten söz eden menakıplar, bu inancın Mevlevilikle olan ilgisi üzerine muhakkak dururlar. İbrahim Gülşeni’nin de Mesnevi’ye nazire yazması bunu gösterir. Şairliği üzerinde durulurken bir tarikat şeyhi olduğu unutulmamalıdır. Bir beyit:
Ben bu ile garip geldim kimse halim bilmez benim
Eğer sabır eyler isem gönlüm karar kılmaz benim
***
İkiliği terkedüben birlik yolun tutan benem
Kasvet içinde bulunup vahdet ile iten benem
ESERLERİ
- Manevi (40.000 beyitten oluşan Farsça yazılmış bir mesnevi, Mevlana’nın yapıtına naziredir)
- Türkçe Divan
- Simurgname
- Çobanname
- Risaletü’l Edvar
- Kenzü’l Cevahir
ESER ÖRNEKLERİ
I
Gaflet ile geçti günüm ah n’ideyim ömrüm seni
Çün bozıla bu düzenün ah n’ideyin ömrüm seni
Ecel irişe nagehan canın ala çü Kahraman
Döndüre yasa düğünün ah n’ideyin ömrüm seni
Gice gündüz çalışduğın hırs u emelle yığduğın
Kala sensüz hanumanun ah n’ideyin ömrüm seni
Anma mısın öleceğin kara yire gieceğin
Azrail’e virüp canın ah n’deyin ömrüm seni
Terk itmedün bir dem heves elindeyken almadun ders
Çün kim hevayadur yönün ah n’ideyin ömrüm seni
Kıyamet kopar haşr içün dirilür ölen neşr içün
Canun olıser düşmanun ah n’ideyin ömrüm seni
Zikir budur ey Gülşeni telkin idelden Ruşeni
Can atmadun sevdün teni ah n’ideyin ömrüm seni
II
Ben bu mülke gelmedin nerdenliğüm bilmişem
Bilmeyene o mülki bildürmeğe gelmişem
Od u su toprak heva bulmadan neşv ü nema
Gelübeni bu eve girmeğe yönelmişem
Evveli yok evvele gün gibi mir’at ile
Mazhar olup zat ile ayn-ı safa olmışam
Işk ile aklın ilin tayy kıluban cüz’ külün
Yokluğ ile varlığın bilmek içün gelmişem
Ma’rifetin haline münkir olan kaline
Cehl ile ıdlaline ağlar iken gülmişem
Işk ile hamr-ı ezel içeliden lem-yezel
Sarhoş olup sahv ile sanmanuz yanılmışam
Ruşeni’den ay gibi Gülşeni devran ile
Ay ile gün yoğ iken buluşuban dolmışam
III
Bana sensiz cihan ey can gerekmez
Tenimde senden özge can gerekmez
Devasız derd imiş derdini bildim
Deva istemezem derman gerekmez
Benüm gönlüm alan dilber
Gider dirler gider dirler
Beni Mecnun tek o Leyli
İder dirler ider dirler
Kapup aklumı başumdan
Komadı bilgi huşumdan
Soraram yad bilişümden
Gider dirler gider dirler
Ne sevdadur dey’nuz bana
İşidüp kalmanuz tana
Gönül benden kaçup ana
Gider dirler gider dirler
İşitdüm ışk ile sevda
Kılanda aşıkı şeyda
Düşüp deli gibi dağa
Gider dirler gider dirler
N’idem ey uslular dey’nüz
Delirmeden gamum yey’nüz
Çü başdan aklumı yaz güz
Gider dirler gider dirler
Görüp ışk ile medhuşi
Bilün aşık o bihuşı
Çü anun akl ile huşi
Gider dirler gider dirler
İşitdüm Gülşeni seni
Doğaldan Ruşeni guni
Ziyadan aydın iline
Gider dirler gider dirler
IV
Bi-vücudam ışk odı bilsem benüm nem yandurur
Yanuban külli kül oldum pes dahı nem yandurur
Yandurur gerçi cihanda ışk odı aşıkları
Lik ben aciz kulını katı muhkem yandurur
Ah idersem bir nefes dünyayı oda yakuban
Yedi çerhi ahum odı cümle bir dem yandurur
Ruşeni’nün ışkuna düşmüş çeker dert Gülşeni
Işk odı pervane misli beni her dem yandurur
V
Işk ile den halumi n’olasıdur akıbet
Nem var ise çün anun olasıdur akıbet
Işk ile mecnunluğum valih ü meftunluğum
Faş oluban has ü am bilesidür akıbet
Işk aluban aklumı unutdurup naklümi
Deli gibi dağlara salasıdur akıbet
Işk ile şeydalığum ağlar iken güldüğüm
Yad ü biliş görüben gülesidür akıbet
Işka olup müptela bir dime yüz bin bela
Başuma andan kaza gelesidür akıbet
Dilin ile varlığın sal yerine yokluğ al
Almaz isen bi-makal alasıdur akıbet
Işk izini izleyen doğrı yolın gözleyen
Ruşeni’den Gülşeni bulasıdur akıbet
KAYNAKÇA: Himmet Konur / İbrahim Gülşenî/ Hayatı Eserleri –Tarikatı (2000), Nihat Azamat / TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 21, 2000), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) – Diyarbakır Ansiklopedisi (2013