HAYATI
Yazar. 1919 yılında Girne’de dünyaya geldi. 5 Mart 1989 günü Lefkoşe’de yaşama veda etti. Lefkoşe İdadisi ile Shakespeare Özel Okulu’nda okudu. Öğrenimini sürdürürken bir yandan da edebiyatla uğraşmaya başladı ve 1930’lu yıllarda ilk öykü ve yazılarıyla adını duyurdu. 1942’de Kıbrıs’ta yayımlanan Halkın Sesi gazetesinde gazeteciliğe başladı. Hürsöz, İstikbal gibi çeşitli Kıbrıs gazetelerinde çalıştı. Devrim adıyla yayımladığı gazetenin yazarlığını da yaptı.
ESERLERİ
Roman:
- Son Damla, 1937
- Diken Çiçeği, 1938
- Son Çıldırış, 1939
- Kendime Dönüyorum, 1943
- Mermer Kadın, 1948
- Kök Nal, 1952
- Üçümüz, 1954
- Beyaz Gül, 1962
Öykü:
- Toprak Aşkı, 1943
- Kahve Fincanındaki Aşk, 1943
Oyun:
- Duman, 1938
- Meşale, 1942
- Altın Şehir, 1943
ESER ÖRNEKLERİ
MASUM MİLLET, İLK YAZILARIM ve İLK DAVA
…
Değer ölçüsüz insanlarız ve değerlendirici liderlerden yoksunuz. Yalnız bu konuda değil. Hemen hemen her konuda böyle olmuştur. Bu tutum, yeteneksizliğin ve kıymet ölçümüzün bir sonucudur. Herkes, her yapılanı kendine mal etmek ister. Bunun içindir ki, gerçek mimarlardan söz edilmez. Daha doğrusu onlardan korkulur ve kıymetler her zaman unutturulmak istenir. Bizim toplumumuzun da görüş açısındaki değer ölçüsü maalesef budur.
Cengizzade Mehmet Rifat bey, ceketsiz dolaşmasını severdi. Çoğunlukla haki bir pantolon, haki bir gömlek ve başında da haki bir şapka ile dolaşırdı. Sabahları Girne’deki evinden çıkar, sahildeki kahvelerden birine oturur, kahvesini içtikten sonra tomar tomar gazete ve kitapları incelemeye koyulurdu. Önce yerli Türkçe, Rumca gazeteleri gözden geçirirdi. Dünya ahvaline bir göz atardı. Sonra yanındaki İngilizce kitapları okumaya başlar ve saatlerce baş kaldırmadan dalar giderdi.
Böyle zamanlarda biz yanına sokulur, onunla konuşmak imkânı arar, beklerdik, beklerdik. Dünyasının dağıtılmasına çok kızardı. Onun için de beklemek zorundaydık. Okuduğu gazeteyse makale bitmeliydi. Okuduğu kitapsa, fasıl tamamlanmalıydı. Ondan sonra başını kaldırır ve bizlere seslenirdi.
– Karpazlıya verdiğim cevabı okudunuz mu? Herif uslanmıyor. Yıkanıp, temizlenmesi lazım. Bu sabunlarla da olmuyor galiba. Ona “Monkey Soap” gerek der ve kahkahalarla gülerdi.
Ciddi yazıları yanında, mizah yazılarının da ağır bastığını görüyordum.
Sözleşmiştik. Cebimde hikâyemle bir gün yanına gittim. Sessiz sedasız bir sandalyeye oturdum. Gazeteleri okuyordu. Tamamladıktan sonra, beni yanında görünce:
– Ha, geldin mi? Diye sordu.
– Evet efendim. Dedim.
– Getirdin mi?
– Getirdim efendim.
– Okuyabilirsin.
…
KAYNAKÇA: İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).