HAYATI

Şair. 1971 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlk ve orta okulu Balıkesir’de okudu; Kuleli Askeri Lisesi (1989) ve AÜ Siyasal Bilgiler Fak. İşletme Bölümü’nü (1995) bitirdi. Marmara Üni. İktisadi ve İdari Bilimler Fak. Uluslararası Kalite Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisansa devam etti. Şubat 2008’de yayıma başlayan Karagöz Dergisi’nin yayın yönetmeni.

İlk şiirleri Mülkiye Mektebi dergisinde çıktı; daha sonra Yedi İklim, Şehrengiz, Dergâh, Atlılar, Kökler, Heves dergisinde şiir ve yazılarını yayımlamayı sürdürdü.

ESERLERİ

Şiir:

  • Batık Değirmenler, İst.: Mavi, 1996
  • Tadat, İst.: Ey Kitap, 2006
  • Yerçekimi Bilgisi, Ank.: Ebabil, 2007

Deneme:

  • Kahramanın Dönüşü: Modern Epik Şiir Üzerine, Ank.: Ebabil, 2008.

ESER ÖRNEKLERİ

Arayış

bir aralık, ancak bir hakaretin sığışabileceği kadar
güzel olan şeylerin ve herkesin ağırlığınca
bir aralık, bir ses, bir yarım
bir çeyrek ses olarak
seçilmez oysa -hiçbir şey- bu kanat çırpışları arasından
ancak gümüşsü pırıltılardan sağılmış, sabahın yıprattığı bir an, bir aydınlık
bir ırmak yatağını bulup oturur gibi
fark ettirir kendini bu çatlak aralandıkça
oysa bak, bu aralık
dallanıp budaklanan bir boşlukmuşçasına
yüreğinde atan bir şey duyamadığın senin
bir sığınak aslında senin bezediğin
ve yalnızca senin gözlerinin
gizlediği bir leke, soyunur gibi kendinden
kendinden başka her şeyi tükürür gibi geçmişe
ya da bütünler gibi eksik kalan şeyleri
bir kale, bir köpek uluması, bir birikinti, bir efsane…
bir muşamba ölüsünde, bir çift terlikte, bir anorakta ya da bir iskelede
(bazı sanatsal atılımlar olarak)
yani her şey bir başına akarak kendine doğru tükenirken
seçemiyor gözlerin bir şey bu aralıktan
asla bitişmeyen bir şey mi var seninle bu aralıktan
bir harf ya geçer ya geçmez
ya da kat edilmez bir mesafe bu
sen bakarken,
bir kırışıklık
silkinir gibi uykularından
rengini veren yağmurlar gibi dünyaya
ve her dilde karşılıklar bularak

Tadat

Ey benim bandolarım,
hadi gel toplanalım sık ayaklarla
nasırlı ayaklarla ve çıplak ayaklarla,
üşüyüp kalmış tarlalarda suya bata çıka, gücenik
ve bakımsız ayaklarla, atletik ayaklarla ve körpe ayaklarla,
ve kara, kararmış olsa da kararlı ayaklarla.
Toplanalım sonra meshedilen,
sonra müzdelifenin kalbini titreten ayaklarla,
sonra her biri bir tempoda o şakrak ayaklarla
kavgaya hazır ve konuşmaya aç.
Ama sen iyisi mi benim yumruklarım ol,
kimseye sataşmasak da şimdilik
düztabanlığa karşı tehditler savur.

Ey benim bandolarım, hadi gel,
n’oluyor, diye soralım şu sert çocuklara
ne oluyor, yani durum ne,
ısrar ediyorum bandolarım, bir kerecik soralım;
onlara gününü gösterelim laf arasında.

Yalpalıyosun ama bandolarım,
hiç ayak uyduramıyosun bana,
oyalanıyosun boyuna bahaneler sunarak,
oyalanıyosun böyle rapada rapada rapada
oyalanıyosun hani kulakların, hani kulak, hani ku
o paytak yatılıların şarkılarında.

Aç benim bandolarım,
aç kapa aç kapa
anahtarlarını
1 0
(ya da)
1 1
kurtulsun hayvanlarım.
Aç ve açmaktan asla utanma.

Aç ve açılalım hep beraber şu kudurmuş cereyanına yongaların,
açılalım şifa dağıtarak siyatiğe, romatizmaya ve tutulmaya.
Diyceksin ki: “bu mevsimler de normal değil artık,
Dert etme sen, o eklembacaklıların müzmin ağrılarına çareler ara
ve hâlâ ayaklarımızın altında ufalanıp kalmadılarsa
onlara hava durumları hakkında periyodik raporlar sun.

Hadi gel bandolarım,
tıpırdat parmaklarını bu kocamış rüzgarlara inat
anısı yad olsun, b’rak o sefil okul bahçelerini
geçelim çalımlar atarak koridorlardan
geçelim yepyeni arkadaşlarla technically
geçelim geçimsiz kuşaklar arasından
o birbiriyle sidik yarıştıranlara çatalım;
ve pos’modernden bir ifade takınarak,
çatalım ürperiyomuş gibi yapanlara da
bir yürüyüş kararı boyunca hep beraber:
derrida derrida derrida

sonra ben istesem hep böyle sololar da atarım,
sonra benim new age, benim be-bop plaklarım var,
-i got de rhythm, you’re chasin’ de bird
sonra dilersen bana katılabilirsin,

Keşke canımız bu kadar sıkkın olmasa
Dalgamızı da geçerdik.

KAYNAKÇA: Işık, 555.

Paylaş