1883’te İstanbul’da dünyaya geldi. 1946’da Giresun’da hayatını kaybetti. Soy adı Aygün’dür. Adliye Nezareti memurlarından Salih Reşat Bey ile Koniçeli Kazım Paşa’nın yeğeni Nigar Hanım’ın kızıdır. Özel eğitim görerek yetişti. Babası önce Sivas’a oradan da Tokat’a sürüldü. Ancak Güzide Sabri hastalıklı bünyesi yüzünden, annesi ile birlikte bir süre İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. İstanbul’da tanıdığı veremli bir arkadaşının ölümü ona “Münevver” romanını yazdırdı. 1899’da, 16 yaşındayken Hanımlara Mahsus Gazete’de yayımlanan, iki yıl sonra da kitap halinde basılan bu duygusal roman büyük ilgi gördü ve Sırpçaya çevrildi. Güzide Sabri, asıl ününü ikinci romanı “Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi” ile kazandı. Küçük yaşta Beyoğlu birinci noteri Ahmet Sabri(Aygün) ile evlendi. 1944’de kadar yazdığı sekiz romanında kırık aşkların dokunaklı öykülerini işleyerek popüler roman türünde ilk ünlenen yazar oldu. Kahramanlarını özellikle iyi çevrelerde yetişip büyümüş, kültürlü, ince ruhlu, çoğunlukla da hastalıklı gençlerden seçen Güzide Sabri, romanlarını bu gençlerin duygusal çatışmaları üzerine kurar.
Yapıtlarının bir kısmı Ermenice ve Sırpçaya çevrilir. Yapıtlarından “ Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukeysi” 1956’da Metin Erksan tarafından; aynı romanın “Ölmüş Bir Kadının Mektupları” adıyla 1969’d Ülkü Erakalın tarafından; “Yaban Gülü” 1961’de Ü. Atlav tarafından; “Hicran Gecesi” ise 1968’de Osman Seden tarafından filme alınmıştır.
ESERLERİ: Münevver (1901), Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi (1905), Yaban Gülü (1920), Nedret (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi romanının devamı, 1922), Hüsran (1928), Hicran Gecesi (1930), Gecenin Esrarı (hikâyeler, 1934), Necla (1941), Mazinin Sesi (1944).