Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/turkede/public_html/wp-content/themes/Divi/includes/builder/functions.php on line 5079
Gelibolulu Ali Kimdir? Hayatı ve Eserleri | Türk Edebiyatçılar İnternet Ansiklopedisi
HAYATI

Divan şairi ve tarihçi. 1541’de Gelibolu’da dünyaya geldi. 1600’de Cidde’de yaşama veda etti, Şam, Erzurum, Bağdat ve Amasya’da defterdarlık görevlerinde bulundu. Ali Mustafa Paşa’nın son görev yeri Cidde defterdarlığı oldu. Kanunu Sultan Süleyman ve II. Selim dönemlerinde yaşadı. Gelibolulu Mustafa Ali Paşa, Kıbrıs fethine birlikte katıldığı Lala Mustafa Paşa’nın himayesinde yaşadı ve divan katipliği yaptı.

Manzum eserleri de bulunan Gelibolulu Mustafa Ali Paşa’nın en önemli eseri ilk iki cildi, diğer iki cildi ise Moğolların ve Türklerin hayatını yansıtan dört ciltlik “Künhül’Ahbar”’dır. Cevdet Paşa’ya kadar yaşayan öteki tarihçiler gibi değerlendirme, karşılaştırma, yorum yöntemlerinden yararlanmayan, ya duymaya ya da betimlemeye dayanan bir anlayışla, genellikle yansıtama çerçevesinde kaldığı halde anlaşılır bir anlatım kurabilmiştir. İbnül Elim Mahmut Kemal İnal tarafından baskıya hazırlanan “Menakıb-i Hünerveran” adlı yapıtında ise aynı anlatım özelliği içinde yaşadığı dönemin ünlü hattatlarını, mücellit ve tezhipçilerini (yaldızlama) yaşamları ve sanatları üzerine bilgi verir. Osmanlı İmparatorluğu’nun XVI. Yüzyıl yaşamını anlatan yapıtı “Mevaid’ün Nefaisfi Kavaid’il Mecalis” , 1975’te Cemal Yener tarafından günümüz Türkçesine çevrilerek yayımlandı.

Asıl şahsiyeti nesirde görülen büyün tarihçi, Gelibolulu Mustafa Ali Paşa, Divan’ı da döneminde orta seviyenin üstüne çıkmış değerli bir eserdir. Pek çok şiiri en itinalı dergilerde dahi yer aldı. Bu şiirlerin arasında canlı, doğal, sevimli ve ritmik olanları da bulunmaktadır. “Sadef-i Sad Güher” adını taşıyan eserini elli üç yaşında iken 1592’de yazdı. Şair, güzel şiirin nadir olduğunu, bugüne kadar iki divan yazdığını, vaktiyle Hayali, Fevri, Necati ve Zati’nin divanlarını tetkik ettiğini, bunların her birinde güzel gazellerin sayısının otuza, kırka çıkmadığını şu manzum eserinde şöyle söylüyor:

“Şu’aranın aransa güftarı

Yüze Çıkmaz güzide eş’arı”

Bu sebeple kendi divanlarından güzel yüz gazel seçerek yeni bir divan meydana getirdi. Gelibolulu Mustafa Ali Paşa’nın bu gazelleri diğer divanları da yer almaktadır.

 ESERLERİ
  • Künhü’l-Ahbar (4 cilt, 1860-70)
  • Menâkıb-ı Hünerverân (Hünerlilerin Menkıbeleri, 1586, Hattatların ve Kitap Sanatçılarının Destanları adıyla 1982)
  • Türkçe Divan (dört Türkçe divanı vardır: 1567-1574 [gazel ve kasideler], 1574, dördüncü divanı şair Hisâlî ölümünden sonra tertip edilmiştir)
  • Melâidü’n-Nefâis Kavaidi’l-Mecalis (muaşeret, Osmanlı Gelenek ve Görenekleri adıyla, Cemil Yener tar. 1975; Ziyafet Sofraları adıyla, Orhan Şaik Gökyay tar. 1978)
  • Mühr-ü Mah, Heft Meclis (Kanuni’nin son yılları, II. Selim’in tahta çıkışı)
  • Farsça Divan, Mir’atü’l-Evalim (Hz. Peygamber’in mucizeleri)
  • Nusretnâme (İran seferini anlatır)
  • Câmiü’l-Hubur der Mecâli-ü’l-Sur (Şehzade Mehmet’in sünnet düğünü)
  • Hilyetü’l-Rical (tasavvuf).
ESER ÖRNEKLERİ
DİVAN’DAN

TAHMİS-İ BE-GAZEL-İ USULİ

Ne derya sahilinde oldı ya Rab huşk ü ter peryada
Ne baharun malikindendür melek zahir beşer peyda
Sanasın katrelerdür anda her pinhan ü her peyda
Vücud-ı mutlakun bahri ne mevci kim eder peyda
Ene’l-Hakk sırrını söyler eger mahfi eger peyda

Fena gülzarındur alem güli çok gülsitanı bir
Serapa nergis amma şahsar-ı erguvanı bir
Hezaran bülbüli var cümlesinün aşiyanı bir
Bu bağun ger hakikatda suyı bir başbanı bir
Veli olmış halayıkda nice yüz bin şecer peyda

Biter nahl-ı vücudın meyvesi geh telh ü geh hoş-ter
Görinür berg ü barı gahı her dem taze bi-fer
Nice ham ü nice kamil nice ebter
Nazar kıl nev’-i insana kim izer ü kim sükker
Aceb hikmet bir ağaçdan olur dürlü semer peyda

Güherdür piledür hasıl bu kanın varidatından
Dür-i şehvar ü haşak oldı bahrın lazımatından
Bilindi nik ü bed ilm-i ledün içre sıfatından
Me’adindür kamu eşya eder öz kendü zatından
Kimisi sim ü zer zahir kimi seng ü meder peyda

Hakikat badesinden habe varmış nice serhoşlar
Degül ta’bire kaabil her birinün gördüği düşler
Alınca ten hisarın nefs-i serkeşden adu-küşler
Düzilür nice bin işler bozulur nice cünbişler
Ne kar-ı bü’l-acebdür bu ne olmaz kar-ger peyda

Sual etdüm tarikat semtini bir merd-i bi-bake
Dedüm lutf et hakikat yolların göster bu ben hake
Dedi zinhar mağrur olma mal u cah ü emlake
Şu serverler ki tuğlar gibi baş eğmezdi eflake
Yaturlar yerde pest olmış ne fig ü kemer peyda

Bu meclisde nice arif şarab-ı vahdeti içdi
Fena semtin tutup gitdi yiyüp içdi konup göçdi
Ne zahir gözlerin açdı ne agı karadan seçdi
Nice gündüz gece oldı nice bin ay ü yıl geçdi
Diriga olmadı kaldı şeb-i hecre seher peyda

Ticaret azmin eylersen bekaadan yana uy bana
Düşürme nakd-ı kalbi kalbe bir pendüm budur sana
Çekildük bir alay bi-dillerüz biz gerçi ol yana
Yolumuz bir beyabana erişdi nagehan k’ana
Gider bin karban olmaz birinden bir eser peyda

Bu bir vadidur ey zahid ki güldür haki ser-ta-ser
Görinür her taşı hunabeden bir pare-i ahker
Ne ateş var ne ateş-dan velikin sureta yer yer
Nice şuride aşıklar gezerler cümle tayihler
Bir tih-i bi-nihayetde ne reh ne rahber peyda

Cihandur kişt-zarın tohm-ı za’ilden onup bitdün
Egerçi anda sen tez bitdün amma yine tez yitdün
Bir iki gün fena dünyada bilmem n’eyledün n’etdün
Bu tokuz kubbe vü şeş içinde geldün ü gitdün
Ne geldügin kapu zair ne ne gitdügin memer peyda

Olur peygule-i uzletde sofi nice yıl akif
Keşef gibi yazur esrar-ı aşkı olamaz kaşif
Ma’arif gevherine değme sarraf olımaz vakıf
Nice zahmet çeker kesb-i kemal edince bir arif
Beli çok kan yudar kan eyleyince bir güher peyda

Reh-i hidmetde her bir dane hak olmak gerek ta kim
Peder mader demadem derd-nak olmak gerek ta kim
Ciğerler kan bedenler çak çak olmak gerek tu kim
Nice bin adem oğlanı helak olmak gerek ta kim
Yalancı kahbe dünyada ola bir gerçek ey peyda

Sevad-ı mülk-i ma’na ehl-i irfane musahhardur
Hususa her biri manzur-ı sultan-ı hünerverder
Sühan bir gencdür nazır anı Ali bir ejderdür
Kamu nezzarede ebkar-ı ma’na muntazırladur
Usuli gibi ta kim ola bir sahib- nazar peyda

KAYNAKÇA:  İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) – Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) – Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009) –  Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) – Encyclopedia of Turkey’s Fomous People (2013), Mehmed Çavuşoglu / Âlî’de Tenkid: Osmanlı Araştırmaları VII-VIII (1988), Ömer Faruk Akün / Alî Mustafa Efendi (TDV İslâm Ansiklopedisi 2, 1989), Mehmet Şeker / Gelibolulu Ali ve Mevâidü’n-Nefâis Kavâidü’l-Mecâlis (tenkittahlil, 1996), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999).

 

 

 

Paylaş