HAYATI
Şair. Doğduğu yıl tam olarak bilinmemektedir. 1571’de Şam’da hayatını kaybetmiş, orada toprağa verilmiştir. Arnavutluk’un Adriyatik kıyısında bir liman şehri olan Draç’ta doğdu. Hırvat asıllı hıristiyan bir aileye mensuptur. Küçük yaşta devşirme usulüyle İstanbul’a getirildi.
Fevri, İstanbul’a getirildiği zaman Nakkaş Ali Bey adından birinin kölesiydi. Tezkirelerde Muhyiddin-i Arabi’nin manevi işareti ile Müslüman olduğu kayıtlıdır. Ailesi hakkında hiçbir şey bilinmediği için Abdullah oğlu diye anılan Fevri’nin asıl adı Ahmet’tir. Dönemin Rumeli Beylerbeyi Lütfi Paşa’nın yanında iken azat edilmiş, Paşa’nı yardımı ile medrese öğrenimi görmüş ve müderris olmuştu. Bir süre Bursa’da kalan, Hacca giden Fevri, 1547’de Kadı Medresesi’nde müderrislik yaptı. Kanuni Sultan Süleyman’ın yanında Nahcivan Seferi’ne katıldı. Dönüşte müderrislik görevini sürdürdü. 1566-67’de İstanbul’da müderris olarak çalışmakta idi. Müftülüğe kadar yükselen Fevri, son görevi olan Şam müftülüğü sırasında “Revan oldu bekadarına Fevri” dizesinin gösterdiği gibi hicri takvim ile 978’de hayata gözlerini yumdu.
Fevri’den söz ederken Aşık Çelebi, Hasan Çelebi ve Latifi gibi tezkireciler Fevri’nin dönemin seçkin şairlerinden biri olduğu görüşünde birleşirler. Özellikle muhammes ve müseddesleri ile ünlenmişti. Bursalı Mehmet Tahir ise Fevri’nin tahmis ve tesdis yazan ilk Osmanlı şairi olduğunu dile getirir. İslami bilimler alanında, irfan sahibi olduğu, Arap edebiyatını çok iyi bildiği kuşku götürmek olan Fevri, he ne kadar Divan şiirinin belli başlı temsilcilerinden biri olmasa da ikinci bir şair olarak kabul edilebilir. Şair, bir söylentiye göre Mevlevi, bir söylentiye göre ise alevidir.
ESERLERİ
Kanuni’nin divanını toplayan ve düzenleyen Fevri’nin Divan’ı basılmadı. Kanuni Sultan Süleyman adına yazdığı Ahlak-ı Süleymani adlı manzumesi, Dürer-i Gurer’ haşiyesi, Müftafü’l Meani adlı Farsça bir çevirisi diğer yapıtları arasında sayılabilir. Fevri’nin ayrıca, hat ve hadis ilmi ile ilgili yapıtları olduğu da söylenmektedir.
ESER ÖRNEKLERİ
BEYİTLER
Dehrden mürdeleri sanma mürur elyediler
Yattılar arkaları üzre huzur eylediler
Sana ben can feda ettim hasetten, düşmanım öldü
Meseledir bu ki harcı bir olur nakesle cömerdin
Güneş ruhsarına Fevri gibi aşık değil çünkü
Niçün gördükçe sen meh-rüyu mihr-i asuman titrer
***
Bana dünyada ya Rab demezem tac ü hilafet ver
Ya sultan-ı cihan-gir eyleyip küll-i riyasel eder
Ya bir şah-i Süleyman-şana Asaf kıl letafet ver
Ya erbab-ı menasıb gibi bir özge siyadet ver
Cihanı ehline sevk eyle bana şeyk ü halet ver
Kesafet kalbi zeng etse musaykal kıl letafet ver
Kemal-i fazl u küt-ı layemut ile sa’adet ver
Dem-i ahirde iman dünyede sabr ü kana’at ver
GAZELLER
GAZEL I
Kaçma bizden deme kim mihr u muhabbet baki
Güzelüm sanma kalur hüsn ile Behçet baki
Meylimiz şimdi senün kuyuna oldı kıblem
Kaçan ise edevüz kıbleye niyyet baki
Kamu terk eyledün y dost cefa huylarun
Kaldı gönlünde vefa etmemek adet baki
Elün ermiş iken ayag tozuna sür yüzüni
Bu mübarek kademi gör deme fırsat baki
Sofi mescidde çün etmez sana rağbet Fevri
Düş mugan ayağına kim yine hürmet baki
GAZEL II
Gel ey şehbaz-ı dail haki kafesden azm-i pervaz et
Kaza-yı la-mekan sırrına ankaa-veş ser-agaz et
Ayağuna gele dirsin nasibun bum-veş dayim
Dila ehl-i harabat ol cihana hırsını az et
Muhabbet meclisinde hemdem-i yar olam dirsün
Dila dil ney gibi bağrun figanın çenge dem-saz et
Dil-i uşşaka cümle birbirinden yer gelür şahum
Gerek hışm et gerek lutf et gerek cevr et gerek naz et
Kemale irgürüp şi’ri zamanun Hafız’ı oldun
Gel ey diyar-ı Rum’ı şimden giru Şiraz et
GAZEL III
Aşk eyleyeli canı derd ü gamuna mu’tad
Sahrada benüm Mecnun tağlarda benüm Ferhad
Var ise cihan içre aşk ile benüm ancak
Mecnun’a bedel mahzun Ferhad’a bedel na’şad
Mecnun ile Ferhad’a aşk içre benüm mürşid
Pir-i gamun idelden ol yolda bana irşad
Vadi-i meşakkette Mecnun’a benüm hadi
Kuh-ı gam-ı mihnetde Ferhad’a benüm üstad
Esrar-ı gam-ı aşkı Fevri kime şerh itsün
Mecnun ise bir cahil Ferhad ise bir ırgad
GAZEL IV
Biz şol şehüz ki kuy-ı fenadur turağımuz
Anda habab-ı eşk-i otağımuz
Biz şol müsafirüz ki dehanına can virüp
Kuy-ı fenada eyledük evvel konağımuz
Biz şol hezar-ı gülşen-i aşkuz ki gül olur
Gülzar-ı sinede açılan taze dağımuz
Bir şol şarab-ı aşk ile mestüz ki sakıya
Bezm-i cihanda çekmedi kimse ayağımuz
Biz şol mukim-i genc-i fenayuz ki her gice
Ah-ı derun-ı Fevri uyarur çerağumız
KAYNAKÇA: Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1970, s. 352-356, 412-413, Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s. 394, Mehmet Kalpaklı, Fevrî; Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri (yüksek lisans tezi, 1986), Mimar Sinan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.