HAYATI

Şair. 27 Kasım 1942 günü Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır’da tamamladı. Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. 1974 yılından itibaren Ankara’da memur olarak çalıştı. 1978’de Sümerbank dergisine yönetici olarak atanıp Ankara’ya yerleşti. 1 Ocak 1988’den itibaren Çaba dergisini çıkardı.

ESERLERİ

Şiir:

  • Güneş Bir Başka Doğsun (1979)
  • Sen Hain Ol Yaşam (1982)
  • Seni Yalnız Gecelerime Sakladım (2006).

Öykü:

  • Fato (1985)
  • Onaltıncı Sokak (1986)
  • Önce Umutlar Kök Saldı (1996)
  • Gecenin Sessizliği Altında (1996)
  • Kasabadaki Kınalı Keklik (2003)
  • Tutkunun Elindeki Sır (2005).

Roman:

  • Merhaba Yaşam (1986)
  • Sahildeki Adam (1987)
  • Tayfunlar Estikçe (1989)
  • Şafağın Öncüleri (1993).

Deneme-Söyleşi:

  • Güneydoğu Güneydoğu (1997)
  • Merhaba Ey Demokrasi (1998)
  • Ne Yamandır Diyarbakır Elleri (1998),
  • Sefaletin Gölgesinde (1999).

ESER ÖRNEKLERİ

HARRAN’IN YARALI CEYLANI

Boynunu büküp durdu yavrucak. Onca iş arasında bir de elleri nasır bağlayıncaya dek tulumbanın sapına yapışıp ha bire kuyudan su çekecekti. Koca bahçe kim bilir kaç kazan su yutacaktı. İşin yoksa çek babam çek!… Tulumbanın sapı bir de öyle çok ağır işliyor ki; “Duumm-lop, duuum-lop Bir avuç suyu ağzından boşaltıncaya dek adeta insanın canını alıyor…

Ağanın ayak işlerini yapan Samet, ay parçası Neslihan’ı öyle kuyunun başında görünce ilk kez, tüm cesaretini toplayıp su içmeye geldi. Usul usul kapıdan yana yürürken, kim bilir kaç kez “Gitsem mi, gitmesem mi?” diye, ikilemde kaldı. Başından aldığı kasketini avucunda sıkıp dururken, birden tüm korkusunu yenip kafasına tekrar geçirdiği gibi Neslihan’ın karşısına dikeldi;

— “Bu Allah’ın sıcağında sanki kavurma yemişem, ciğerim ateş kimi yani; eğer izin verirsen bir avuç su içem?”

Acaba birileri etraftan görüp canına okur mu kuşkusuyla çevresini gözetleyen Samet, diğer yandan hafif tebessümüyle yüzünde güller açan Neso’nun vereceği yanıtı sabırsızlıkla beklemeye başladı. Saçları beline dek inen al yazmalı ağa kızı, beklediği fırsatı yakalamışçasına şartını söyledi;

“Ula Semo! Senden bir dileğim var; eğer dediğimi yaparsan, izin veriyem, yoğsam vermiyem!”

Samet neredeyse havalara uçacaktı. Kanadı yoktu ki dağlardan dağlara konsun; tıpkı kartal gibi. 0 anda kendini nasıl güçlü hissettiğini bilemezsiniz. Hiç zaman yitirmeden yanıt verdi;

— “Neslihan hanım, emrin başım üstüne! Sen buyur ben yapam; İstersen canım feda!”

Neslihan işi sağlama aldı;

— “Sonra caymağ yoğ ama? Erkek adam dedin mi sözün de durur değil mi?”

— “Elbette dururam! Dedim ya; iste, canımı verem!”

— “O zaman eyi dinle; bu gece al beni götür buralardan! Ya sen götürürsen, ya canıma kıyaram! Tamam mi?”

— “Kız sen ne deyisen? Ağa ikimizi de ipe götürür valla!”

— “Hane istesem canıni verecağtın? Hem sen ne biçim erkeksen; iki Dakka önce verdiğin sözü tutmisan? Yazığlar olsun!

— “Yav sen ele bişe istisen ki; gere ki kendi ipimizi kendimiz çekağ!”

— “Hane istesem canıni verecağtın? Yazığlar olsun senin erkeklığına

— “Sahan gene söyliyem; iste, canımi vereyim!”

— “O zaman bu gece sahat onda beni avlunun çığış kapısında bekle, anlaştığ mi?”

KAYNAKÇA: İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas. 2009)

Paylaş