HAYATI

Şair. 9 Eylül 1964 günü İstanbul’da dünyaya geldi. Tam adı İbrahim Enis Akın olan şair, Adile Müjgân Hanım ile bankacı Cengiz Akın’ın oğludur. Orta ve lise eğitimini 1983’te İngiliz Erkek Lisesi’nde tamamladı. 1989’da İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Avustralya Swinburne Üniversitesi’nde “Trafik Işık Kontrol Simülasyonu” eğitimi aldı. Teknik tercümanlık, teknik metin yazarlığı ve programcılık yaptı; 1996’dan beri veri tabanı danışmanı. Graffiti yayını Beyaz Manto’yu çıkardı (İstanbul-Melbourne, 6 sayı, 1991-92). Yaşamını halen İstanbul’da sürdüren Enis Akın, evli, bir çocuk babasıdır.

Enis Akın’ın “Bir Boşanma İlanı” başlıklı ilk şiiri 1988’de Edebiyat Dostları dergisinde yayınlandı. Sonraki yıllarda ürünleri Edebiyat Dostları, Edebiyat Eleştiri, Öküz, Edebiyat ve Eleştiri gibi dergilerde yer aldı. Şiirlerinde “bilebildiği yazı dilinin sınırlarına sığmayan Enis Akın, yine aynı külhanilikle görsel-işitsel bir kurguyu zorluyor” (K. Durmaz).

ESERLERİ

Şiir:

  • Hiç Ama Birini, İst.: Edebiyat Dostları, 1989
  • Öyleyse Ayrılalım, İzmir: Edebiyat ve Eleştiri, 1994
  • Puşt Ahali, İst.; Öteki-siz; 2002
  • Öpünce Geçmez, İst.; Om; 2004
  • Çok Sevmek, İst.: Avesta, 2006
  • Güzel Boşluk, İst.: Komşu, 2008

Derleme:

  • Tanrıyla Bir Daha Hiç Konuşmayacağım (Sylvia Plath hakkında), İst.: Dünya Kitap; 2005.
ESER ÖRNEKLERİ

DÜNYANIN EN ÇOK SATIŞ YAPAN TEZGAHTARI

bazıları açıkgöz olamadılar ki onlar hayatta hiç
yer ayırtmamışlardı, buldukları yere oturdular,
emanet ve kocaman popolarıyla;
dünyanın en çok satış yapılan tezgahlarında

ambalajlardan kaçınan bir yanı gene de insanın vardır dersin
vardır onlardan,
yani insanlardan ve telefon tellerinden çok vardır;
dünyanın en çok satış yapılan tezgahlarında

lokmasına ve karısına sahip olamayanların
söylediklerini duyuramayanların, odaların hep köşelerine oturanların,
hayat ve dünya üzerine söyleyeceği bir çift söz yakında;
dünyanın en çok satış yapılan tezgahlarında

geldiğimizde dünya ayak kokuyordu
bütün sokaklar, rıhtımlar, kadınlar, düğünler,
kimsenin kimseyi duymadığı çalgılı lokantada;
kimse bilmiyordu, tezgahtarın ayakları peynir gibi kokuyordu

KALDIRIMLARDA BEN NİYE GEZİNİYORUM

kendi bacakiz toplum; edepsiz, kaçış mayabaş layınca: siz
topunuz tepsin diye atıpaş kımı ortaya, apış aramı: anarşiz
kesip bileğimi ortaya, gerekirse ve bile bile, varlaşmak için
tersleşerek özetlenemeyenimle, kökünüze noktayı oturturum, taş

ağırlaş maya baş layınca
kalbinizi kırarım, gururunuzla oyalanırım, karikatürünüzü
çizerim üstüstünüze, hüznünüzü büzerim, çürük memur izlenimi
bırakırım suratınıza, maddeselliğinize pişman ederim, taş

ağırlaş mayabaş layınca
güvercinlerini kaçırmış bir yuvadır siz
hem sıcaktır yağmur, terbiyesiz etmeyin
yağmurdan kaçmak yok

KAYNAKÇA: K. Durmaz, “Devrimci Biçimin Kırılgan Uçları”, Edebiyat Dostları, Eylül 1989; küçük İskender, “Lunaparka Sabahın Erken”, Şiirlideğnek, İst., 1995

 

Paylaş