HAYATI
Şair. Edirne’de dünyaya geldiği bilinen Kami’nin doğum tarihi hakkında bilgi yok. 1723’te İstanbul’da vefat etmiş ve Üsküdar’da gömülmüştür. Asıl adı Mehmet olan şair, Edirneli Kami olarak tanınır. 1690’da İstanbul’a geldi ve burada eğitimini tamamladı. Galata ve Bağdat kadılıklarında bulundu. Evkaf müfettişliği yaptı, Mekke payesi ile onurlandırıldı. Bursalı Mehmet Tahir, edebi bilgileri ve Farsçayı Neşati’den öğrendiğini belirtir.
Kadı olmasına, fıkıhla ilgili yapıtlar vermesine ve gülşeni tarikatına girmesine karşın, Kami’nin şiirlerinde ne tasavvufun, ne de dinin etkisi görülür. XVIII. yüzyılda birbirinden kesin çizgilerle ayrılan iki yoldan din dışı olanını seçmiştir. Nedim’in “içinde” redifli gazeline yazdığı nazire de bunu gösterir:
“Çöz düğmelerini gör ne letafet var içinde
Teşbih edemem maha kesalet var içinde”
Bir yandan geçerli şiir anlayışını şu beyitlerle eleştirir:
“İbaretten ibaret oldu şimdi Kami’ye eş’ar
Müreşşah taze mazmun ile yoktur bir gazel söyler”
Öte yandan eski mazmunları daha iyi söylemek alışkanlığından kendisini kurtaramaz:
“Bülbülün nale vü feryadına güç etmediğin
Yüzüne urdu gül ali utandırdı saba”
Yine de klasik şiir geleneği içinde belli bir çizgiye ulaştığı da belirtilmelidir.
ESERLERİ
- Dîvân
- Behcetü’l-Feyhâ
- Tuhfetü‘z-Zevrâ
- Fîrûz-nâme
- Şerh-i Hicv-i Şifâî
- Âsaf-nâme
ESER ÖRNEKLERİ
EDİRNELİ KAMİ DİVANI’NDAN
GAZELLER
GAZEL I
Na-revadır demem ol afet-i devrane göre
Aşina-cuy nevazişleri bigane göre
Sehl idi aşk-ı derun olmasa dağ-ı ye’si
Bari ummid-i visal olsa bu sahra ne göre
Duhter-i rez bir ayağ ile çok er aktarmış
Akl-ı evveldir o hasmını merdane göre
Ber-tarafdır hele cem’iyyet-i hatır dilden
Neyledi bad-ı saba zülf-i perişane göre
Göz terazisi ayar edeli hak-ı kademin
Rağbet eyler mi nazar kuhl-ı Sıfatname göre
Kamiya, karı şikest eylemedir devranın
Her kimim dest-i neşatında ki peymane göre
GAZEL II
Semt-i kuyun kıble-gah olduysa afakilere
Ebruvanın kaldı mihrab olmağa bakilere
Lale-i gül-reng ruhsarından almış pertevi
Sünbül-i zülfün müşabih oldu leylakilere
Cevr ü nazın fasl-ı hüsn-i hulka yazmışlar veli
Müşkil olda gamze-i bidadın ahlakilere
Çin-i zülfünden saba neşr-i şemim etti meğer
Bais-i derd-i ser oldu misk çakmakilere
Mü-şikafi-i hayal-ı mu-miyanın acz ile
Verdiler ahur guluvv erbabı iğrailere
Ma’rifet nam mahrem-i bezm-i suhandır Kamiya
Şimdi erbab-ı tabi’at döndü işrakilere
GAZEL III
Zabt eden zencir-i zülfünden dil-i divaneyi
Erre ber-ser olmasın gösterme cana şaneyi
Ruh-bahş ol mutrıb-i gül-çehre sen nayınla bize
Bus-ı la’limdir demadem söyleden cana neyi
Müşteriyle kesretin gördükte saki şevkile
Ayağı yer basmadı devr eyledi meyhaneyi
Lütfunla dil verme yarın haline bakma demiş
Zahit inkar eylemiş takdir-i ab u daneyi
Gamzesinden çeşm-i dildare şikayetle abes
Ol giran-hab-ı tegafül dinlemez efsaneyi
Kakülün bir zülf-i per çıkmış meğer destardan
Bir fitilden şem’-i hüsnü yakdı sad pervaneyi
Eğri baksa gam değil ol çeşm-i ahval aşıka
Kamiya bir görmedik doğru yürür mestaneyi
KAYNAKÇA: Bursalı Mehmet Tahir (1333). Osmanlı Müellifleri. İstanbul. III: 141-142, Gölpınarlı, Abdülbaki (1955). Divan Şiiri XVIII. Yüzyıl. İstanbul: Varlık Yay. 8.