HAYATI
Divane Mehmed Çelebi, Semâî Mehmed Çelebi ya da Sultan Dîvânî, Osmanlı döneminde yaşamış mevlevî şeyhi ve divan şairi. 1448’de Afyon’da dünyaya geldi. 1529’un Nisan ayında Afyon’da yaşama veda etti. Kabri, Afyon’da şeyhi olduğu dergahta bulunmaktadır. Sâkıb Dede’ye göre Divane Mehmed Çelebi, Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled’in kızı Mutahhara Hatun ile evlenen Süleyman Şah’ın torununun oğludur.
Babası tarafından Afyon Karahisar mevlevihanesi şeyhliğine atanan Divana Mehmet Çelebi’nin coşkun bir yaradılışı olduğu, Mevleviliğin yayılmasında önemli bir rol oynadığı biliniyor. Yaşamı çevresinde destansı öyküler de oluşmuştur. “Rivayete göre o, Konya ovalarında gezermiş. Kırk kişi de ona uymuş, çuvallara bürünmüş. Zemheride bir gün Mevlana’nın türbesine girmiş, sandukasına binmiş, sandukadaki külahı başına geçirmiş. Bir elinde şarap testisi, diğer elinde de kadeh varmış. Hem içiyor, hem sandukanın üstüne ve türbeye döküyormuş. Eyvah, helak olacak, Mevla’nın gazabına uğrayacak diyenlere bağırmış: “Görmüyor musunuz Mevlana’yı?” Bir de bakmışlar ki sandukanın üstündeki bizzat Mevlana (Şahidi, Abdülbaki Gölpınarlı). Yine Şahidi’nin söylediğine göre kalenderiler gibi saçlarını, kaşlarını, sakal ve bıyığını usturayla tıraş ettirmiş. Şahidi bu bilgilerin edinildiği Gülşen-i Esrar adlı eseri 1544’te kaleme aldığına göre Mehmet Çelebi’nin bu tarihte sağ olduğu, XVI. Yüzyılın ikinci yarısında öldüğü sanılmaktadır. Necef, Kerbela, Bağdat, Meşhed, Şam ve Mısır’a gittiği, Anadolu’yu dolaştığı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde İstanbul’a gelmiş olduğu bilinmektedir.
Divana Mehmet Çelebi, şiirlerinde, genellikle babasının verdiği Şemal mahlasını kullandı. Sonraki yıllarda Divane sanını da kendisi tarafından alındığı kaynaklarda yer alan bilgilerden anlaşılmaktadır. İnanç olarak kalenderilik, Hurufilik ve Bektaşilik gibi tarikatlara da ilgi duyduğu, şii-batıni eğilimler taşıdığı bilinmektedir.
“Bilhamdillah ki bi nam u nişanız adımız yoktur
Dil-i viranemizden özge bir abadımız yoktur
Ezelde mazhar-ı aşksız bizim icadımız yoktur
Elemler cümle bizdendir ona üstadımız yoktur
Bela dildendir ol dildar elinden dadımız yoktur
Gönüldendir şikayet kimseden faydamız yoktur”
Benzeri beyitleri ile inançlarının yanı sıra duygularını da iç bir söyleyiş ile yansıtan Divane Mehmet Çelebi’nin şiirleri bir divanda toplanmamış, mecmua ve tezkirelerde dağınık olarak kalmıştır. Mevlevi mukabelesinde yer alan rumuzlardan söz eden elli iki beyitten oluşan mesnevisi ile bir bölük şiiri Abdülbaki Gölpınarlı tarafından yayımlandı.
ESERLERİ
- Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, s. 473-493 (Abdülbaki Gölpınarlı tarafından Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan şiir mecmualarından derlenen yirmi dört adet şiiriyle birlikte yayımlanmıştır.)
KAYNAKÇA: Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sûfilik: Kalenderîler, Ankara 1992, s. 203, 204, 232, Gölpınarlı, Katalog, II, 151, 250, 366; III, 170.