HAYATI

Şair ve ressam. 1893 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 30 Mart 1957 günü İstanbul’da yaşama veda etti. Ressam ve yazar Abidin Dino’nun ağabeyidir.  Osmanlılar döneminde Yunanistan’da köklü, geniş bir ailenin çocuğuydu. Aile çevresinde de konuşulabilen diller olduğu için, Fransızcayı, Yunancayı anadili gibi bilirdi. Beldka”da Simon Stevens Enstitüsü’nde, Gemhloux Ziraat Okulu”nda, Cenevre Üniversitesi’nin Siyasal Bilimler Bölümü’nde okudu. lngenil’Ur Geometre diploması aldı. Okullara, diploma almak için değil de, öğrenmek için gittiğinden, derslerden yararlanamadığını görünce bırakırdı. Çok geniş bir kültürü vardı. 1 924-1929 yılları arasında Atina’da portre ressamı olarak ünlendi. Aynı dönemde Yunan filmlerinde “”kötü adam” rollerine çıktı. Bu arada ··facia Limanı” adlı filmi yönetti. 1929’da Türkiye’ye döndü. Fransızca olarak yazdığı, hiçbir anlayışa sığdırılamayacak yeniliklerle dolu şiirlerini Meksikalı bir arkadaşı, 1 930″da, Paris’te, Eclosion adıyla yayımladı. 1937’de Nazım Hikmet’in senaryosunu yazıp yönettiği Güneşe Dofiru adlı filmde iki Cınemli erkek rolünden birini oynadı. Bir yandan yaşamını kazanmak için grafikerlik yaparken, bir yandan da gönlüne göre işlerle ilgileniyor, örnekse “Yeni Adam” dergisinde sanat eleştirileri yazıyordu. 1 939- 1 942 yılları arasında Garip akımı çiçeklenmek üzereyken Türkçe şiirler de söyleyerek kendinden çok küçük olan genç yenilikçi sanatçıların yanında yer aldı . Aslında Nazım Hikmet’ten, Ercümend Behzad’dan hile yaşlıydı. Ama Serbest nazım öne çıkarken onlara katılmayı düşünmemişti. O günlerdeyse Asaf Halet Çelebi’yle, Orhan Veli’yle, Melih Cevdet’le yakın bir dostluk içindeydi, çevresinde bulunan gençler için, görgüsü, bilgisi, beğenisiyle, bir okul olmuştu. Asaf Halet Çelebi’den on dört, ötekilerden yirmi bir ya da yirmi iki yaş büyüktü. Ama hiçbir kurala boyun eğmez havası. Atılımcı kişiliğiyle gençlerden daha gençti. Ne var ki hu yakınlık ancak üç yıl sürebildi. 1942 yılında Alman faşistlerinin yükselişiyle birlikte, İstanbul’da faşizme karşı oldukları bilinen ilerici aydınlar tutuklanıp Anadolu’ya sürüldüler. Arif Dino önce Develi’ye, oradan da, kendi isteği üzerine Adana’ya gönderildi. İstanbul’a, dokuz yıl sonra, 1951’de dönebildi.

Arif Dino şiirlerini yazmaz, söylerdi. Günümüze kalan gerek Fransızca, gerek Türkçe şiirlerini, hep arkadaşları yazıya geçirdiler. Şiirlerine önem vermeyen, daha doğrusu, onları söylendikleri havanın dışına taşımayı gereksiz bulan bir kişiydi. Şiiri aklın sağlığını koruyan bir “ifrazat” olarak niteliyordu.

ESERLERİ

Şiir:

  • Eclosion ( Fransızca plaket), 1 930
  • Çok Yaşasın Ölüler ( Fransızca, Türkçe şiirleri, desenleri, vh), (ö.s .) 1 985.
ESER ÖRNEKLERİ

BİR VARMIŞ

Yok’u
Yok eden
Var oldu akıl
Renkten, sesten, rayihadan
Mest oldu akıl,
Kendini inkar etti.
His. sevgi. aşk yolundan
Yok’a döndü akıl,
Yok’a vardı.
Y ok’un yok’u var
Varlık.
Var·a vardı akıl,
Yok”dan hir kadın.
Var’dan hir erkek.
Çok çocukları oldu,
Rivayete göre
Bahtiyar yaşadılar

SEYAHAT

Saçların
Gözlerin
Dudakların
Ne güzel yolculuğum
Rüzgarlara
Denizlere
Göklerin
Meyvelerin
Sonralar dünyası ömrümün

ŞİİR

Cinnet
Cinayet
Esaret
Cenneti
Artık yeter! ..
Basacağız
Ateş damgamızı
Kürrenin sırtına.

KAYNAKÇA: Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009).

Paylaş