HAYATI

Şair ve yazar. 1970 yılında Ordu’ya bağlı Akkuş ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve orta eğitimini Fatsa’da tamamlayan Ahmet Fidan, liseyi 1989’da Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi’nde okudu. 1993’te İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. 1996’da İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde “Belediyelerde İnsan Kaynakları Yönetimi” başlıklı tez çalışması ile yüksek lisans derecesi aldı. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden “Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyon Yönetimi” konulu tez çalışması ile sosyal bilimler doktoru unvanı aldı. Ahmet Fidan, öğrencilik yıllarından başlayarak Pamukbank (1991), Tim Ajans’ta (1995) ve Gaziosmanpaşa Belediyesinde basın danışmanı olarak (1995) çalıştı. 1996-98 ve 2000-2001 yılları arasında İETT Genel Müdürlüğünde personel uzmanı ve kontrolör olarak görev yaptı. Yazar halen Balıkesir Üniversitesi Erdek Meslek Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Ahmet Fidan’ın şiir ve yazıları Zaman gazetesi ve Ribat dergisi ile çeşitli bültenlerde yer aldı. Yazar, İ. Ü. Siyasal Mezunları Derneği, İstanbul Siyasal Vakfı ve Birlik Vakfı üyesidir.

ESERLERİ

Mizah:

  • Bizim Duvarlar (1996).

Araştırma:

  • Belediyelerde İnsan Kaynakları Yönetimi (1996)
  • Liberalleşme Sürecinde İslâmi Burjuvazi ve Sömürü, Bilgi Toplumu Sürecinde Şehirlerin Evrimi (e-kitap, 1999)
  • Belediyeler İle İl Özel İdareleri Arasında Yönetim Hizmet ve İdari Vesayet İlişkileri (e-kitap, 1999)
  • Belediyelerde Başlıca Politika Belirleme Alanları (e-kitap, 1999)
  • Hayek ve Liberalizm (e-kitap, 1999)
  • Eyüpsultan Şehri ve Estetik Yapısı (e-kitap, 1999)
  • İkibinli Yıllarda Yerel Yönetimler ve Kentiçi Ulaşım (elektronik kitap, 2002).

Şiir:

  • Dinamik (1996).

ESER ÖRNEKLERİ

Bir Bebeğin Doğuşu

Bebek doğuyor! …
Inga ınga, vıyak vıyak,
Acep bu sabinin hali ne olacak?

Sabi mi! ? Yok mu bu yavrunun adı anacak?
– Var tabi onu basına paşası sunacak.

Dört bir yana nadiler tutulur,
Cümle kalem ve fikir erbabı katılır,
İlk basın toplantısı yapılır;

Sabinin gözü parlak ve kararlı,
Paşası ateşli ve hummalı bir batılı.

Derken ism-i âzam açıklanır;
Herkes kürsüye bakışır baka kalır.
Şakşakçılardan bol bol alkış alır.

Sabiyyül Azam:’ DEMOKRASİ’ muazzam!
–Felakettür ötesi hünkarım paşam! !

Her şey ona emniyettür can üstüne can,
Doğal sözleşme öyle yapılır, bu bir ferman.
Özgürlüğe susamış gönüllere bu bir derman.

Nice bâdireler atlattı bizim sabi.
Evrimler, devrimler, savaşlar geçirdi.

Tarih bindokuzyüz… civan gençti monşer demokrasi,
Başka kasıtlar olsa da çarpık mîr-i hilafet ilga edildi.
Gitti adli ilahî, geldi adli medenî (!) .

Monşer Demokrasi’nin yetişeceği yeni muhit,
Geleni gideni çoktu, toprağı aziz hem münbit mi münbit.

Uzaklarda yakınlarda yoktu akranı,
Çünkü Batı’dan geç, Doğu’dan erken atmıştı dünyaya adımını.
Adaştılar; fakat Batı’dakiler olmuştu onun amcası.

Doğu’daki akranları doğmamış, doğuluların zihninde bir
heyulaydı.
İktidarı tek elinde tutanlara korkulu bir rüyaydı.
Adaşları da dahil monşerin özgeçmişi lekeli ve karanlıktı,
Kimileri çıkar ona demagog der, kimileri de faydacı.
Ama yine de başarmıştı ayakları üstüne sağlamca basmayı.
Derken ağır ağır zamanın basamaklarında olgunlaşıyordu.
Herşeyden öte, genç monşer, kendi çapında hayat nizamı
olmuştu,

KAYNAKÇA: Abdülhak Ademoğlu / Kitap dergisi (Ağustos-Eylül 1996).

Paylaş