HAYATI
Şair. 1915 yılında Aydın, Söke’de dünyaya geldi. 6 Kasım 1989’da Söke’de yaşama veda etti. Orta ve lise eğitimini İzmir Erkek Öğretmen Okulu’nda tamamladı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Daha sonra Rize, Çayeli, Sivas, Sinop, Edirne, Seferihisar’da Türkçe öğretmeni olarak çalıştı. Bir dönem Balıkesir’de İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinde bulundu. Daha sonra Ankara’da Mektupla Öğrenim Şube Müdürlüğü ve Özel Öğrenim Kurumlarında Müdür Yardımcılığı görevlerini üstlendi. Ahmet Altümsek’in ürünleri Varlık, Dost, Yelken, Ajans Türk ve Çağrı gibi dergilerde yer aldı.
ESERLERİ
Şiir:
- Aralık Kapı (1959)
ESER ÖRNEKLERİ
Aralık Kapı
Hani aralıktı kapı içeri girmiştim.
Hırsız gibi gizliden, konuk gibi çekingen değil.
Kırk yıllık tanıdık gibi ellerim, ayaklarım özgür
Aralıktı kapı vurmadan girmiştim.
Eşiğinden tut, ne varsa içinde hep bildiğim
Elimle konmuşcasına her şey düşündüğüm gibi
Pencereler açıktı, perdeler yarı inik
Loşluğunda bir süre gezinmiştim.
Her şey aman ne güler yüzle karşılamıştı beni,
Tanrı’nın gönderdiği beklenen miydim neydim?
Yüce mağaralar örneği el, ayak değmemiş evde
Perdeleri çekmiştim, ışıklar dolmuştu içeri.
Birden değişmişti her şey ev, eşya, bahçe
Yediveren gülleri açmıştı kat kat ve renk renk
Duvarlar daha bir beyaz olmuştu, aydınlık
Bir şenlik dolaşmıştı ortalıkta bir süre.
Unutulmuş mutluluklar dirilmişti bir bir
Simsiyah yaşamalar yerine ak umutlar.
Her şey Tanrı eliyle konmuştu düzene
Tanrı diliyle söylenmişti bağlandığımız şiir.
Aralık kapıdan girmişti müziği
Uçsuz bucaksız sevilerin geleceklere bakan
Akla gelmez, bir gün hangi el hoyrat,
Aralık kapıyı kapatmağa deyesi.
Gençlik Resmi
Bekar odamın perişan masası üstünde
Parlak bakışlı, şen gülüşlü gençlik resmim!
otuz yaşından sonra ben artık sen değilim.
Besbelli memnunsun küçük cam resimliğinde.
Nolurdu, ben de mesut olsaydım şimdi senin gibi
Martta ağaçların çiçek açışını yaşasaydım hâla.
Bak mevsim değişti benim şakaklarımda
Yeni bir fal gösteriyor alnımda her çizgi…
Yıllar etmiş bizi, birbirimize, ne kadar yabancı,
İlk fark belli olmuş, görüyorum saçlarımda.
Bir balta dolaşmış haince bu gür ormanda
Kopmuş seni çektirdiğim günden beri kaç takvim yaprağı…
Yalnız saçlar mı ya? Yüz başka, gözler başka
Kulaklarda o günlerden kalma tatlı ses yok
Dünya mı değişti, bende mi eski heves yok,
Yol almak için doludizgin, hayata ve aşka…
Bu dik duruş ne? Dağları ben yarattım der gibi.
Dünyayı nerdeyse yerinden oynatacak.
Şimdi sadece kuvvet aranıyor yaşanacak,
Omuzların da hani az şey değil söyledikleri…
Hangi menzilde kalış bu? Ey mağrur delikanlı
Gün o gün değil, zaman durmuyor
Kalp aynı sesle, nabız hızla vurmuyor.
kanın da kalmamış damarda eskisi gibi…
Ama seni koymuşum yine masamda baş köşeye
Bilmem bi dönülmez çağı özleyiş mi bu?
Yoksa senden hâla, fayda bekleyiş mi bu?
Elde edilmesi şimdi, hayal olan her şeyde…
Sen, sen benim şen gülüşlü gençlik resmim
Vaktim sükûnu içinde yaklaşmada ikindi,
Ömrün göz kamaştıran fecrinden şimdi,
Sensin elimde kalan son şahidim…
KAYNAKÇA: Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999).