HAYATI
Şair ve tezkire yazarı. Asıl adı Ahmet Çelebi. Bağdat’ta doğduğu bilinen Ahdi’nin doğum tarihi hakkında bilgi yok. 1593’te hayatını kaybetti. Kendisi de şair olan Şemsî-i Bağdâdî’nin oğludur. Yaşamı üzerine ayrıntılı bilgi yok. Kanuni Sultan Süleyman döneminde bir süre İstanbul’da kaldığını ve dönemin ünlü şair, yazar ve bilginleriyle tanıştığını biliyoruz. Yaşadığı devirde şiirleri ile tanınmış olmasına rağmen adını günümüze taşıyan eser, Gülşen-i Şuara adlı tezkiresi olmuştur.
ESERLERİ
Gülşen-i Şuara: II. Selim adına yazılmıştır. Eser, üç bölümden oluşur. I. bölüm şair şehzade ve sultanlarda, II. bölüm alim ve şairlerden ve son bölüm olan III. bölüm ise dönemin önemli şairleri yer almaktadır.
ESER ÖRNEKLERİ
GÜLŞEN-İ ŞUARA’DAN
MEVLANA FUZULİ
Bağdadi kemal-i marifetle kamil ve fünun-ı fezail ile fazıl şuh-tab u şirin-sohbet ve ilm ü hey’et ile ehl-i hikmet ve manzum-ı belagat-nümun bulmakla bi-masal. Üç zeban ile esnaf-ı şi’re kaadir ve tarz-ı muamma ve aruzda mahir üslub-ı inşa-yı selaset-engizi müsecca manend-i Hace-i makbul-i ehl-i zaman ve kavaid-i pür-fevaid kasaid-i fesahat-amizi mülemma misal-i kasaid-i Hace Selman dil-pesend-i ehl-i irfan semt-i mesnevide Leyla vü Mecnun manend-i dürr-i meknun sebt itmişdür. Ve dahi Ravzatü’ş-Şüheda-i Mevlana Hüseyin Vaiz-i be-tarık terceme Hadikatü’s-Süeda nam bir kitab derç kılmış. Hakk budur ki muhteri ve tarik-i maanide mübtedi’ ve şahid-i fikri eflaz-ı pak ile müzeyyen ve gün gibi came-i zerrin ma’na ile a’yan içre mübeyyen ve lisan-ı tazide olan ebyatı fuhasa-yı Arabdam meşhur ve güftar-ı Nevayı-ayini Türkan-ı Mogol yanında mezkur ve zeban-ı fürsde olan divanı pesendide-i şuara’yı her merzebun ve eş’ar-ı türkisi makbul-ı zürefa-yı Rum olmışdur. Gazellerinde birkaç matla-ı farisi ve türki beyt ve gazel-i aşıkaane ki meşhur-ı merdüm-i devr-i zamanedür, sebt ve kendü sene selase ve sıtfin u tıs’ai’ede maraz-ı taunla mat’un olup diğer gun olmışdur.
Bu ebyat-ı pür-nükaat ol şair-i şirin kelamındur:
Sabrum olup felek mana yüz bin bela virür
Az olsa bir meta’ ana el çok baha virür
Düşdüm bela-yı aşka hiredmend-i asr iken
El şimdi benden aldugı pendi bana virür
Olur ruhsaruna gün la’line gül-berk-i ter aşık
Sana eksük degül gökden iner yirden biter aşık
Nurını mah-mihr-i ruhunda alur müdüm
Anlar inkar iderse şehr güvahun durur teman
Penbe-i merhem-i dag içre nihandur bedenüm
Diri oldukça libasum durur ölsem kefenüm
Canı canan dilemiş virmemekle olmaz ey dil
Ne niza eyliyelüm ol ne senündür ne benüm
Ney gibi her dem ki bezm-i vasılı yad eylerem
Dost bi-perva felek bi-rahm devran bi-sükun
Derd çok hem derd yok düşmen kavi-tali zebun
Yürütmeyin arakı meclis içre bade ile
Helal-badeyi koşman haram-zade ile
Bırakdı hake hüsnün afitab-ı alem-arayı
Götürdi yir yüzünden mu’ciz la’lün Mesiha’yı
İki gözden revan itmiş sirişküm kaametün şevkı
Asa-yı mu’cizi gör kim iki bölmiş bu deryayı
Bükülmüş kaddümi kurtaragor kullab-ı zülfünden
Hatadır çekmesün çok bağrı çökmiş bir sırık yayı
Ruhun üzre ham-ı ebruni görmek isterem amma
İnen düşvar olur gün var iken görmek yeni ayı
Şarab-ı nabe lutf it muhtesib kahriyle çok bakma
Mükedder kılma aks-ı fireden cam-ı musaffayı
Yedi gündür ol mahı görmezem ahum şerariyle
Nola kılsam benatü’n-na’ş ile yeksan Süreyya’yı
Fuzuli eşk seliyle perişan olma sabr eyle
Ana hem-vardur ahır tutup tutsa bu dünyayı
Görünmez yar halk eşküm temaşasına cem olmış
Eger nagah görürse ol peri gel gör temaşayı
KAYNAKÇA: Babinger, F (1982). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Çev. Coşkun Üçok. Ankara: Kültr ve Turizm Bakanlığı Yay, Solmaz, Süleyman(hzl.) (1996) Ahdî.Gülşen-i Şuarâ. Ankara: Kültür Bakanlığı e-kitap:118-120.